Elveda Tanık
PURSAKLAR DEVLET HASTANESİ...?
İnternetin, bilgisayarın, mobil cihazların kullanımının yaygınlaşmasıyla, hayal bile edemediğimiz bilgilere, hizmetlere bir tek dokunuşla ulaşabiliyoruz ama bazı teknik aksamaları fırsat bilen bazı art niyetliler sayesinde de bırakın hizmet almayı hayatınız kabusa bile dönebiliyor. ..Mesela; işitme kaybı olan anneme sağlık kurulu raporunun alınması için ne zaman randevu sistemine girsek ya ulaşılamıyor ya da teknik arıza gibi nedenlerle randevu almamız mümkün olmuyordu. Daha önce, Pursaklar Devlet Hastanesine erken saatte gidildiğinde, raporu alınabileceğini duymuştum. Bundan dolayı, Dikmen’de oturan annemi söz konusu hastaneye götürdüm ama randevu olmadığı için kayıt yapılmadı.
Doktorla görüşmek için, KBB Polikliniğinin bulunduğu yere gittim. 2 muayene odası vardı ve ikisinin önü de boştu. Sağ tarafımda kalan odanın kapısını tıklatarak açtım ve bilgisayara odaklanmış doktorun bakmasını bir iki saniye bekledikten sonra, “Hocam, rahatsız ediyorum ama, 87 yaşında olan annemi randevusuna gelmeyen hastanız varsa, onu yerine alır mısınız?” dedim. Kafasını sağa, sola çevirerek, oflayıp puflayarak, suratıma bile bakmadı ve “Ben randevu vermiyorum, benim işim muayene” dediğinde “Hocam o zaman kiminle konuşayım” dedim ama yumruğunu balyoz gibi masaya vurduğunu görünce özür dileyerek kapısını kapattım. Tekrar 182’yi defalarca aradım ama arızanın devam ettiğini söylediler. Hasta hakları bölümüne gittim ama arızadan haberlerinin olduğunu, randevusuz muayene olmayacağını söylediler. Şaka gibi...
Başhekimle görüşmek istedim ama özel kalem görevlisi hangi konuda görüşeceğimi sordu.Bende randevu alamadığımızı, annemi zor şartlar altında getirdiğimi, doktorla görüştüğümü ama olumlu cevap alamadığımı söyledim. Birisine telefon açtı ama red cevabı aldı ve “Hanımefendi benimle gelin” dedi. Başhekimlik koordinatörünün yanına gittik. “Mustafa bey, bir hastamız var ama randevu olmadığı için doktor bakmamış. Şu işi halleder misin” dedi. O da “Merak etme, hemen arar hallederim” dedi ve sekreterin yanına giderek bir yere telefon etti. Doktor Yücel Çiçek yazılı not kağıdını bana vererek hasta kabule götürmemi söyledi. Kağıdı alan görevli, 16.12.2021 günü 16 numaralı sıra sayısıyla saat 10.04’de kaydı yaptı. Poliklinik önü bomboştu ama biraz bekledik. Annemin ismi panoda yazınca, içeri girdik ama doktor bilgisayara kilitlenmiş olduğu için annemle bir süre ayakta bekledikten sonra yüzümüze bakmadan sert bir şekilde “Ne var?” dedi. Ben de, hocam annem demeye başlar başlamaz,“Sabah gelen sen değil miydin? Çıkınnn, çıkınnn dışlarıya” diye bağırdı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Annemle birlikte girdiğim için bana mı söyledi diye “Hocam ben mi çıkayın?”dediğimde “Çıkınnn, çıkınnn diyorum size, ne duruyorsunuz? Defolun!”diye avaz avaz bağırırken, bir eliyle telefona sarılırken diğer eliyle masasının üzerindeki eşyalar sağa sola savurdu.
Bu nasıl bir öfke? Biz bu şahsa ne yapmış olabiliriz? Ne demiş olabiliriz? Bunun bu keyfiliği nedir? 87 yaşındaki hastayı odasından hangi hakla kovabilir? Bu cesareti kimden alıyor? Onun bu bağırmasını karşısında annem “Kızım beni götür! Lanet olsun bunların vereceği rapora, soğuktan dondum” dedi.
Beni gönderen kişinin yanına çıktım ve sekreter, diğer sekreterin Başhekim Yardımcısı İlker beyle bizim iş için görüştüğünü söyledi. Sekreter ile birlikte odasından çıkan İlker bey, “Siz doktorla kavga etmişsiniz, keşke önce bize gelseydiniz” dediğinde neye uğradığımı şaşırdım ve siz bu kavga iftirasını bana söylemeden önce kamera görüntülerine bakmış olsaydınız; benim yalvarır gibi ricada bulunduğumu, doktorunuzun da, kibirli, umursamaz, öfkeli bir ruh hali içinde olduğunu görmüş olurdunuz. Bana nasıl böyle iftira atıyor? Kamera görüntüleri incelenirse doktor tarafından nasıl bir şiddete ve iftiraya maruz kaldığımız ortaya çıkar.” dedim ve oradan ayrıldım.
Aynı gün, 29 Mayıs Hastanesi, KBB doktoru’nun kapısını tıklatarak içeri girdim ve annemi muayene ettirmek istediğimi daha söylemeden “Gelin benimle” dedi ve görevlinin yanına giderek “Annesinin kaydını ve ses testini yaptırın” dedi ve sonra bana dönerek “Test sonucunu bana getirin”dedi. Test sonucunu gördükten sonra “Annenizi yormayın, raporu siz alabilirsiniz” dedi ve ertesi günü gidip raporu aldım. Bu da doctor.
Büyük hastaneler açmakla, hizmet verilmiyor. En başta liyakat ve iletişim ahlakı olmalıdır. Liyakatsız insanlarda iş ahlakı olmadığı gibi işini kaybetme korkusu da yoktur. Çünkü kendini kurtarmak için her türlü kalıba girebilirler. Bu olayın zerre kadarını anlattım. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Başhekimin bu olayla ilgili düşüncesini çok merak ediyorum. Hastaneye gitmeye korkar olacağız. Bütün bunlar olurken, Sayın Başhekimin, bunlardan haberi olmadı mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.