İktidar; yönetme gücünü elinde bulunduranlardır.
Muhalefet ise; yönetme gücünü elinde bulundurma yanlardır.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde; seçim ile iktidara gelmiş olan bir iktidar ile belirli seçim barajını aşarak parlamentoda halkı temsil eden, iktidarın politikalarını eleştiren, denetleyen, uyaran bir muhalefet vardır.
Demokrasi İle yönetilmenin temel koşullarından biri, iktidarın ve muhalefetin seçimle belirlenmesidir. Seçimle gelmiş olsa bile, iktidarı denetleyen bir muhalefetin olmadığı, siyasi iktidarın güç kullanarak muhalefeti çalışamaz duruma düşürdüğü rejimlerin de demokratik olduğunu söylemek mümkün olmaz...
Muhalefet, halkın sesi olarak, iktidar partisini denetler, yanlış giden konularda uyarır, çareler üretir ve gelecek seçimlerde iktidara gelmek için çaba sarf eder...
İktidar partisi başarısız ise, bunun tek sorumlusu görevini layıkıyla yapmayan muhalefet partileri dir.
Bütün olumsuzluklara rağmen, kendisini “Ağaçtan çıkma ak kaşık” gibi gören muhalefet partilerinin iktidara gelmek için en ufak bir çaba sarf etmediklerine şahit oluyoruz. Ne muhalefet oluyorlar ne de iktidara gelmek için çalışıyorlar.
Yıllardır, varsa, yoksa, Osman Kavala ile Enis Berberoğlu gibi birkaç kişinin adaletsizliğe uğradığını, adaletin olmadığını dile getiriyorlar. Adaletsizlik denince akıllarına başka bir şey gelmiyor mu? Bu ülkede adaletsizlikten inim inim inleyen birçok kişi var ama maalesef bunları görmüyorlar ve dile getirmiyorlar...
Şu fetö denen vatan hainleri bu ülkenin başına bela oldu ve hala da olmaya devam ediyor. Bu ülkenin kahraman askerlerine kumpaslar kuruldu ve hapse atılıp tasfiye edildiler. Emniyette görev yapan birçok Emniyet Müdürü fetöcü gibi gösterildi. Deşifre olan fetöcü Emniyet Müdürleri ile birlikte fetö ya da başka illegal yapılarla hiç ilgisi olmayan, kanun ve yönetmeliklere göre görev yapan liyakatlı, konusunda uzmanlaşmış birçok Emniyet Müdürü emekli edilerek devletin güvenliği konusunda önemli karar makamlarında planlı bir şekilde boşluklar oluşturuldu.
Bu Emniyet Müdürlerinin , 2015 yılında başlayan hak arama mücadeleleri uzun yıllar devam etti ve bu süre zarfında birçoğu emeklilik yaş haddini doldurmuş oldu. Devletine hizmetten başka gayesi olmayan, kimseye boyun eğmeyen bu kişilerin emekli yaşını doldurmaları belki de istenen bir durumdu. Mahkeme kararları bir ay içinde uygulanması gerekirken, uzunca bir süre kurulun toplanarak karar vermesi beklendi ve kurulda yine keyfi olarak söz konusu mahkeme kararı içerik olarak değil şeklen uygulandı. Tekrar sil baştan mahkeme kapılarında hak arama mücadelesi başlattılar ama bu süreç bu sefer yıllarca değil aylarca sürdü. Mahkeme, yapılan işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle verilen önceki kararın bir ay içerisinde içerik olarak uygulanması gerekirken, şeklen uygulandığını dikkat çekerek hukuka aykırı işlemin iptaline karar verdi ama bu karar da aylar geçmesine rağmen hala uygulanmadı. Bu kişilerin özlük hak kayıplarının yanında, yaşadıkları travma, hayallerinin yok olması, başarıları dolayısıyla devletine sağlayacakları faydalı hizmetler göz önüne alındığında uğrayacakları zararların telafisi mümkün olur mu? Bir çok kişi bu tür mağduriyetleri yaşadı ve yaşamakta da devam ediyor.
Şimdi, muhalefet partilerine özellikle de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na soruyorum, siz adaletsizlik denince, Osman Kavala, Enis Berberoğlu gibi isimlerin dışında başka adaletsizliğe uğrayanların olduğu aklınıza gelmiyor mu? Mesela, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, bu mahkeme kararlarının uygulanıp uygulanmadığını sorarak iktidarı denetleme görevini yapabilir siniz ama yapmadınız... En büyük adaletsizlik, bazı adaletsizlikleri görmezden gelmektir. Diğer muhalefet partileri de aynı şeyi yapabilirler di ama yapmadıkları için biraraya gelebiliyorlar...
Gerçekten muhalefet, doğru muhalefet yapmış olsaydı, adaletsizlik, liyakatsızlık, adam kayırmacılık, sağlıkta, eğitimde, ekonomide, üretimde bu kadar sorun olmaz, iktidarda bu kadar iktidarda kalamaz dı.. İktidarın iktidarda kalması etkili bir muhalefete bağlıdır. Muhalefetin görevi, sadece Osman Kavala’nın mağduriyetini dile getirmek değil asıl diğer sorunları ve çözüm yollarını gündeme taşımak olmalıdır.