Sadullah Özcan

Türkiye içte, bölgede ve dünyada yaşanan bütün kargaşa, kaos ve belirsizliklere rağmen dünyanın gelecek vaat eden ender ülkelerinden biridir. Türkiye’nin ekonomik, siyasi, teknik, bilişim, sosyal, askeri açılardan güçlenmesi başta bölgesi olmak üzere dünyanın geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. 

Türkiye’nin ekonomik, siyasi, sosyal ve askeri açılardan zayıflaması ise bugün bütün şiddeti ile bölgede yaşanan kaosun Anadolu ile birlikte bütün dünyaya yayılması demektir. Dünyanın düzeninin alt-üst olması demektir. Tıpkı Osmanlı’nın dağılması ile ortaya çıkan durum gibi. Ne Ortadoğu, ne Balkanlar, ne Kafkaslar, ne Afrika, ne Uzakdoğu, ne Orta Asya ne de Amerika kıtası 1.Dünya Savaşı sonrası ve 2. Dünya Savaşı ile birlikte “Böl-parçala-yönet” yöntemi ile daha uzun süre gidemez.

Dünya yeni bir değişime, yeni bir dönüşüme gitmek zorundadır. Türkiye bu değişim ve dönüşümü görmüştür. Bu değişim ve dönüşüm gayreti içindedir. 1980’lerin Türkiye’si gözlerini açmış, 1990’ların Türkiye’si uykuya dalmış, 2000’lerin Türkiye’si ile kıpırdanmaya başlamıştır. Aslında siyasette, ekonomide, sosyal yapıda, askeri alanda yaşadığımız belirsizliğin nedeni bu değişim ve dönüşüme eğrilme sancıları, çabalarıdır. 

Siyaset kurumları farkında mı? Bilmiyorum. Ama Türkiye’de her alanda çok ciddi kadrolar oluşuyor. Bu tek bir alanda değil her alandadır. Etrafınıza baktığınızda bunu çok iyi fark edeceksiniz. Ekonomi alanında, sosyal alanda, teknik alanda, bilişim alanında, kültürel alanda ufku geniş, becerikli, tuttuğunu kopartabilecek nesilleri rahatlıkla görmeniz mümkündür.
Türkiye uluslar arası finans sektörlerinin oyuncağı kadrolardan gayrı, kendi insan kaynaklarını bilinçli şekilde yetiştirmesi ile büyüyecektir. Kısa vadede devlet aklının eldeki ufku geniş, her türlü gelişim ve dönüşüme hazır bu nesilleri yapacağı organizasyonlarla harekete geçirmesi gerekmektedir. Türkiye’nin güçlenmesi, Türkiye’nin bölgesine hâkimiyeti, Türkiye’nin dünyaya gelmesi gereken huzura katkısı ancak bu şekilde olacaktır. 

Türkiye bir taraftan her alanda yeni nesil kadroları kurarken diğer taraftan tıkanmakta olan, klasikleşen, değişim ve dönüşüme direnen siyaset kurumunda da yeni nesillerin önünün açılması sağlanmalıdır.  Bir dönem güzel işler yapmış, Türkiye’nin değişim ve dönüşümün eğrilmesine katkısı olmuş, vazifesini bitirmiş kadroların dışında dönemin şartlarına uygun yeni nesil kadrolar kaçınılmazdır. Bunun mevcut siyaset kurumunun kendiliğinden yapmasını beklemek artık imkânsızdır.

Türkiye her alanda olduğu gibi 2023’e kadar siyaset kurumlarındaki yenileşme ve dönüşümü sağlaması halinde çok daha güçlenecek, geleceğe daha emin adımlar atacak, iç huzur ile birlikte bölgenin huzura kavuşmasına katkısı artacaktır. 

Bugünlerde siyaset kurumu içindeki arayışlar bir süredir atıl kalmış kadroların beyhude çabalarından başka bir şey değildir. Siyasette oluşan boşluk bir süredir kenara itilmiş kadrolarla doldurulamaz. O nedenle yeni nesil kadroların hızla yetiştirilmesi kaçınılmazdır. Türkiye sosyolojik, psikolojik ve kültürel yapısındaki bütün kalıpları kırmıştır. İdeolojik, fikri ve siyasal bloklar yıkılmış toplumun kaynaşması daha kolay hale gelmiştir. O nedenle toplumsal yapıda yeni duvarlar örülmeden harekete geçilmelidir.

Kalın sağlıcakla…

Kaynak: ANKARA KORİDORU - Türkiye yeni nesil kadrolara hazırlanmalıdır - Sadullah Özcan