SADULLAH ÖZCAN YAZDI: NÜKLEER’DEN BİYOLOJİK TEHDİT DÖNEMİNE
Dünya’da hakikaten neler olup bitiyor? Neler yaşanıyor? İletişim teknolojilerinin bütün imkânlarına rağmen yaşananlar hakkında yeterli, doğru bilgi almakta zorluk çekiliyor.
Tam aksine iletişim imkânları arttıkça bizlere gerçekler mi, yoksa kurguların mı ulaştığını anlamak imkânsızlaşıyor.
O nedenle bize ulaşan-ulaştırılan veya ulaştığımız bilgilerin çok farklı kanal ve yollarla doğruluğu ve gerçekliği ile amacı teyit ve analize ihtiyaç duyulmaktadır.
İletişim teknikleri geliştikçe bilgiye ve verilere ulaşma imkânı aynı zamanda bu teknolojilere hâkimiyet ve bilgi kaynaklarını yönetme savaşlarını da beraberinde getiriyor. Bu durum bilginin tekelleşmesini, bilginin filtrelenmesini, bilgi kaynaklarının kontrolünü beraberinde getirdiğini görüyoruz.
İşte bu noktada her yönü ile bize ulaşan-ulaştırılan veya ulaştığımız bilgilerin analiz ve değerlendirmeleri önem kazanmaktadır. Günümüzde bilgi ve bilgi kaynaklarına ulaşım sorunundan çok ulaştığımız bilgi kaynaklarının değerlendirilmesi, analizi her şeyin önüne geçmektedir.
Dünyada önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Çin’de baş gösteren korana virüs salgının daha ne düzeyde olduğunu çözemedik. “Şüyuu vukuundan beter mi? Yoksa gerçekler daha da mı kötü?” anlamış değiliz.
Bu salgının devam etmesi halinde dünyanın en büyük üretim üssü durumundaki Çin’i hangi düzeyde etkileyecek, bunun ekonomik, sosyal açıdan dünyaya ya etkileri neler olacak? Ülkeler açısından teker teker analizleri daha belli değil. Eğer bu bir biyolojik saldırı ise ilerleyen zamanda buna karşı mücadele hangi taktikler ve hangi yöntemlerle nasıl gerçekleştirilecek? Bu mücadele sırasında hangi ülkeler ve ekonomiler zarar görecek?
Çin korona virüsü ister sıradan bir salgın isterse biyolojik savaş yöntemi olsun bundan böyle dünya güç dengeleri açısından biyolojik tehdit olarak kullanılmayacağının garantisi artık yoktur.
Değil mi ki dünyanın en büyük üretim üssü Çin’in bu salgın ile bir anda ekonomik ve sosyal açıdan durumu ortadadır. Dünya güç dengeleri bugün nasıl ki nükleer silah üstünlüğünü elinde bulunduranların tekelinde ise bir de biyolojik saldırı yöntemlerinin de tehdit ve üstünlük unsuru olarak bundan böyle kullanılacağını tahmin etmek gerekir.
Bugün ortaya çıkan gerçeklerden yola çıktığımızda dünyanın önümüzdeki dönem karşı karşıya kalacağı en önemli tehdit unsurlarından biri biyolojik silah olarak salgınlar olacaktır. İletişim teknolojilerinin kontrolünün tekelleşmesi, bilgi kaynaklarının kontrolü ile sadece sağlık açısından değil ekonomik ve sosyal açılardan da dünyanın en büyük savaş taktiğine eğrilebileceği Çin’in karşı karşıya kaldığı durumla ortaya çıkmış durumdadır.
Salgın öncesi ABD-Çin ticaret savaşları dünyanın gözü önündeydi. Çin’in üretim gücüne karşı ABD’nin uzun süreli dayanması imkânsızdır. Bir salgın ile işlerin ne kadar tersine dönebileceği ortaya çıkmıştır.
Fakat her zorluk karşısında çıkış yolları aramak yeni imkânlara yol açabilmektedir. Çin’in her alanda yaşanan bu salgın karşısında, eğitim, sosyal hayat, üretim imkânları, ticarette yeni yöntemler geliştirme çabalarına girdiği görülmektedir. Bu çabaların nasıl bir evrim geçirip geleceğe neler katacağını göreceğiz. Şimdiden okulların tatil olduğu Çin eğitimde tamamen dijital sisteme geçtiği görülüyor. Çalışma hayatında ve üretimde belli alanlarda home ofise yönelmesi ayrı bir konu.
Yani dünya güç dengeleri yeni tehdit unsurları ve bu tehditlere karşı şartların doğuracağı yeni gelişmelere gebedir.
Aslında yazıya otururken Türkiye’nin Ortadoğu’ya üşüştüğü leş kargalarına karşı özellikle Suriye’de başlattığı adı konulmamış harekât ve bu harekâtın önemi üzerine duracaktım.
Fakat izlediğim açık oturumlardaki yorumlardan durumun ciddiyeti leş kargalarına karşı tavır konusunda birlik ve beraberliğin sağlandığını fark ettim. Onun yerine Çin’deki salgının farklı yönünü ele aldık.
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.