“Sağlıkçılar İçin Meslek Hastalığı Uygulaması Başladı”
TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Recep Akdağ, Emekli Sandığı'nın, Corona virüsü rahatsızlığının sağlık çalışanları için meslek hastalığı kabul edilmesini uygulamaya başladığını açıkladı.
TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Recep Akdağ, Emekli Sandığı'nın, Corona virüsü rahatsızlığının sağlık çalışanları için meslek hastalığı kabul edilmesini uygulamaya başladığını açıkladı. Akdağ, Corona virüsü enfeksiyonunun meslek hastalığı olarak kabul edilmesinde siyasi partiler arasında uzlaşı bulunduğuna dikkat çekerek, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun da gerekli uygulamayı yapacağı bilgisini edindiğini kaydetti.
Bu arada Akdağ, kendi bakanlığı döneminde 1928 yılında kurulmuş olan Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün kapatıldığı iddiasını da yalanladı. Ankara’da aynı mekanda, iyileştirilmiş ve geliştirilmiş koşullarda, Ulusal Halk Sağlığı Laboratuvarı olarak çalışmaların yürütülmeye devam edildiğini kaydeden Akdağ, “Bir ad değişikliğini kapatma olarak yorumlamak yanlıştır. Tam tersine bugünkü yerli aşı çalışmalarına öncülük etmekte olan laboratuvar koşulları benim bakanlığım döneminde ileri teknolojiyle geliştirilmiştir. Bugün de bu laboratuvarımız çalışmaya devam etmektedir” dedi. Akdağ, Ķırım-Kongo Hastalığı için de burada aşı üretimi çalışması yapıldığını anlattı.
Akdağ’ın ifade ettiği üzere aynı mekanda, Corona virüsü gibi enfeksiyon hastalarıyla mücadele çalışmaları yürütülüyor. Ancak Cumhuriyet’in kuruluş döneminde Hıfzısıhha Enstitüsü’nü kurarak tifo, tifüs, difteri, BCG, kolera, boğmaca, tetanoz, kuduz hastalıklarına karşı aşı üretimlerine öncülük eden Refik Saydam’ın adına herhangi bir birim bulunmuyor. Türkiye'nin yurt dışında kabul görmüş şekilde aşı üretimi ise son dönemde henüz olmadı.
TTB: “Uygulamada SGK ret kararları alıyor, yasal düzenleme gerekiyor”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. İbrahim Akkurt ise, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, sağlık personeli kayıpları ve hastalık durumuyla ilgili uygulamada SGK'ya yapılan meslek hastalığı talepli başvurulara şu ana kadar olumlu yanıt verildiğini bildikleri örnek bulunmadığını söyledi.
İzmir ve Mersin’de yapılan başvuruları SGK’nın reddettiğini belirten Akkurt, “Birincisi Corona virüsü hastalığı liste sistemine dahil edilmeli ve ikincisi de yasadaki ‘illiyet bağı’ şartına açıklık getirilmeli. Mevzuata ‘sadece Sağlık Bakanlığı’nın kayıtları yeterli’ şeklinde bir ibare eklenmesi gerekiyor. Dolayısıyla yasal düzenleme gerekiyor görünüyor” dedi.
İş ve meslek hastalıkları üzerine 1992’den bu yana çalışmalar yürüten Akkurt, kesinlikle yasal düzenleme gerektiği görüşünde. Akkurt, “TBMM Sağlık Komisyonu’na, Komisyon Başkanı Prof. Dr. Recep Akdağ’a yanlış bilgilendirme yapılmış olabileceğini” söyleyerek, Corona virüsü rahatsızlığını meslek hastalığı olarak tanıma konusunda yasal engel bulunmamakla birlikte sağlık çalışanlarına haklarını teslim etmekte sıkıntı yaşandığını ifade etti.
Sosyal güvenlik sistemi kapsamında meslek hastalıkları listesinde Corona virüsü rahatsızlığına yer verilmediğini kaydeden Akkurt, bu listeye ekleme yapılması gerektiğini işaret etti. Listedeki eksikliğin yanı sıra yasadaki “illiyet bağı” şartından kaynaklanan sıkıntı yaşandığını söyleyen Akkurt, “Yasadaki illiyet bağı meselesi, iş davalarına yol açacak ve yıllarca sağlık çalışanlarına meslek hastalığı haklarını teslim etmekte engel oluşturacaktır. Yasadaki ‘illiyet bağı’ şartı mevcut haliyle Corona virüsü hastalığına yakalanmış sağlık çalışanlarınca yapılacak başvurularda, her vaka için ayrı ayrı ‘virüsü çalıştığı ortamdan mı, koşullardan mı aldı, yoksa komşusundan mı, toplu taşıma aracından mı aldı’ gibi sorgulamaya yol açacak. Bu sorgulamalar da yıllarca sonuçsuz kalabilecek ve bu sağlık çalışanlarını veyahutta geride bıraktığı yakınlarını meslek hastalığı hakkından mahrum bırakabilecek. Şu anda dünyada, Corona virüsü salgınında sağlık çalışanı olunması meslek hastalığı hakkı için yeterli delil kabul ediliyor. Bu nedenle TBB olarak ‘illiyet bağı’ meselesinde sadece ‘Sağlık Bakanlığı’nın kayıtları yeterli’ olarak kabul edilmeli diyoruz. Her vaka için, aksi takdirde müfettişlerce inceleme raporu gerekecektir, bu da yıllar alacak, yargıya taşınacak bir süreçtir. Eğer yasada Sağlık Bakanlığı’nın kayıtları yeterli kabul edilerek, söz konusu başvurucu sağlık çalışanı ise ve kendisine Covid-19 tanısı konulduysa meslek hastalığı hakkı tanınması için yeterli olabilecek” dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın Eylül başı itibariyle Corona virüsüne yakalanmış sağlık çalışanı sayısını en az 40 bin olarak duyurduğunu ve bunun şimdi çok çok daha fazla olduğunu söyleyen Akkurt, “Sosyal güvenlik şemsiyemiz, salgın koşullarında Corona virüsü hastalığına yakalanan tüm sağlık çalışanlarına meslek hastalığı hakkı kaynaklı tüm haklarını tanımalıdır. Bugünkü son durumda 202 can kaybımız var. Kaybettiğimiz sağlık çalışanlarının yakınları için de sosyal güvenlik şemsiyesi kapsayıcı olmalı. Hastalık çok yeni olduğu ve hayatta kalanlar açısından da ‘maluliyet’ değerlendirmesi kapısı açık olmalı. Şu anda akciğerlerde nasırlaşma gibi yan etkileri olduğunu biliyoruz ama diğer organlarda yaratacağı hasarlar da tartışmalı. Yani sağlık çalışanlarında maluliyet durumu da söz konusu” diye konuştu.
Akkurt, “Birincisi liste sistemine dahil edilmesi ve ikincisi de bu illiyet bağını açıkça yazmak gerekiyor. Dolayısıyla yasal düzenleme gerekiyor görünüyor. Bizim TTB olarak yedi maddelik önerimiz CHP’li milletvekillerince elden geçirilerek yasa teklifi olarak TBMM Başkanlığı’na 17 Kasım’da sunuldu. Bunun Komisyon’da ele alınma aşaması ise şu anda durdurulmuş durumda” diyerek Akdağ’dan bu yönde adım beklendiğini işaret etti.
Akkurt’un SGK’nın uygulamada Corana virüsü rahatsızlığını meslek hastalığı kabul etmeme tavrına örnek gösterdiği İzmir’deki işyeri hekimiyle ilgili gelişmeye dair İzmir Tabip Odası’nın açıklamasına http://www.izmirtabip.org.tr/news/4822 ulaşılması mümkün. Mersin’de ölen bir aile hekimiyle ilgili süreç de yargıda.
CHP’li Dr. Şeker: “İlliyet bağı şartı ‘ispat’ istediği için sıkıntı yaratıyor”
TBMM Sağlık Komisyonu üyesi CHP’li Dr. Ali Şeker de, meslek hastalığı hakkıyla ilgili en kısa zamanda yasal düzenleme yapılması gerektiği görüşünde.
Yasadaki ‘illiyet bağı’ şartı nedeniyle uygulamayı bürokratlar inisiyatifine bırakmamak gerektiğini belirten Şeker, “Yasadaki illiyet bağı şartı nedeniyle bunun görevdeyken gerçekleştiği yönünde ispat edilmesi talep ediliyor. Bu durum sıkıntı yaratıyor. Şimdi bürokraside inisiyatif ile meslek hastalığı kabul etme yönünde olumlu uygulamalar yapılsa dahi ileride bunlar yargı eliyle iptal edilebilecek. Bu nedenle mutlaka yasal güvence olmalı. Kimi vakalar için olumlu kimi vakalar için olumsuz kararlar alınması durumu ortadan kalkmalı. Çünkü bürokrasi inisiyatifine bırakıldığında ‘işyerinde değil işe gelirken yolda virüsü yakalandı’ gibi gerekçelerle ret kararları oluyor. Sağlık personeli açısından Corona virüsü hastalığından uzak durma seçeneği yoktur. Bu nedenle de sağlık personeli olan kişiler için Corona virüsü hastalığına nasıl yakalandığını ispat etme şartı getirilmesine karşı çıkıyoruz” dedi.
Sağlık çalışanlarına meslek hastalığı hakkı tanınmasıyla sanki tüm sağlıkçılara özel haklar verilecekmiş gibi bir yanlış anlama yaşandığını da söyleyen Şeker, meslek hastalığı hakkı kapsamında can kayıpları vakaları ile bedeninde Corona virüsü kaynaklı kalıcı hasarlar oluşan vakalar için haklar sağlanacağını işaret etti. Şu anki veriler itibariyle Corona virüsü salgınında vakalardan yüzde 2-3’ünde organlarda hasarlar tespit edildiğini belirten Şeker, dolayısıyla meslek hastalığı kabul edildiğinde sanki tüm sağlık personeline ek ödemeler yapılacakmış gibi yanlış bir algı yaratılmaması gerektiğini vurguladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.