Sahte peygamberler nasıl ortaya çıktı
Bahriye Üçok, Hazreti Muhammed’in vefatı sonrasında siyasi ve ekonomik çıkar güden kitlesel dinden dönme olayları olan Ridde’nin sebeplerini ve o dönemde neler yaşandığına çalışmasında yer verdi.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin “ilk kadın öğretim üyesi” olup 6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bombalı paketle katledilen Doç. Dr. Bahriye Üçok’un, “İslam’dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler” adlı eseri Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı.
Bahriye Üçok, ilk baskısı 1967 yılında yapılan kitabında, Hicri 7’inci ve 11’inci yıllarda Arabistan ve çevresinde ortaya çıkan yalancı peygamberleri ele aldı. “İslam’dan Dönenler ve Yalancı Peygamberler” adlı çalışmada, Hicri 7’inci ve 11’inci yıllarda Arabistan’ın sosyal ve ekonomik koşulları da ortaya konarken sahte peygamberlerin İslam tarihindeki yeri incelendi.
Bahriye Üçok, Hazreti Muhammed’in vefatı sonrasında siyasi ve ekonomik çıkar güden kitlesel dinden dönme olayları olan Ridde’nin sebeplerini ve o dönemde neler yaşandığına da çalışmasında yer verdi.
“Ridde’nin Sebepleri” başlıklı bölümde, Hazreti Muhammed’in Vedâ Haccı’ndan sonra yorgun düştüğünü, bunu fırsat bilen bazı kabilelerin isyan ve dinden dönme planları içerisinde olduğundan bahsedildi. Dinden dönen kimi kabilelerin şeflerinin de peygamberlik iddiasında bulunduğu ifade edildi.
İşte “Ridde’nin Sebepleri” başlıklı o bölüm:
“Vedâ Haccı’ndan yorgun ve zayıf düşmüş bir halde dönen Hazreti Muhammed, Muharrem ve Safer aylarını Medine’de sakin bir şekilde geçirdi. 11. yılın Muharrem ayında Şam üzerine yürümek maksadıyla seferberlik ilan etti ve ordunun başkomutanlığına azatlı kölesinin oğlu olan Usâme bin Zeyd’i tayin etti. Tam bu sırada Peygamber, ölümüne sebep olan hastalığa yakalandı. Bu haber çarçabuk Arabistan’ın dört bucağına yayıldı.
“TANRI ELÇİSİ’NİN HASTALANDIĞI HABERİ KABİLE ŞEFLERİNİN SİYASİ GAYELERİNİ AÇIĞA VURMALARINA FIRSAT VERDİ”
Hristiyanlar ve Yahudiler fırsattan istifade ederek İslamiyeti yeni kabul etmiş olan kabile mensuplarını dinden dönmeye teşvik ettiler. Yemen gibi Ebna, Arap, Yahudi kabileleri ile meskûn ve çeşitli dinî inançlara bağlı toplulukların yaşadığı bir bölgede bu haber daha büyük bir tepki unsuru haline geldi. Esasen Arap Yarımadası’nın büyük bir kısmının iktisadi ve siyasi bakımdan Medine hükümetine bağlanmış bulunması, bazı kabile ileri gelenlerinin haset ve kıskançlığını uyandırmıştı. Medine artık zengin ganimet mallarının, zekât ve cizyenin ve binnetice siyasi ve askerî nüfuzun toplandığı bir başkent haline gelmişti. Yarımadanın dört bucağına oradan emirler veriliyor; elçiler, memurlar müşküllerini halletmek için gene oraya koşuyorlardı. Yarımadanın en akla gelmez köşeleri, Peygamber Muhammed’in himayesine sığındıkları için komşu kabilelerin baskın korkusundan uzak olarak yaşıyorlardı.
Tanrı Elçisi’nin hastalandığı haberi birtakım kabile şeflerinin siyasi gayelerini açığa vurmalarına fırsat verdi. Bunlar topraklarını Medine hükümetinin nüfuzundan sıyırarak zekât ve sair adlarla toplanan vergileri, kendi şahsi menfaatlerine veya gene kabilelerinin korunmasını temine tahsis etmek maksadıyla göndermediler.”
“HZ MUHAMMED GİBİ GÖRÜNMENİN EN İYİ ÇARE OLACAĞINI DÜŞÜNDÜLER”
“Bu hareket Medine hükümeti tarafından isyan sayıldı. Bazıları isyan etmeden önce, ince planlar düşündüler; muvaffak olmak için Hazreti Muhammed gibi görünmenin en iyi çare olacağı kanaatine ulaştılar. Böylece dinden dönen kabilelerin bazılarının başında peygamberlik iddiasında bulunan birtakım asi şefler görüyoruz ki, bunlar İslam tarihinin ilk devirlerinde ortaya çıkan ve bazıları sonradan iyi bir Müslüman olarak tanınan yalancı peygamberlerdir.
Arabistan’ı bir yangın gibi saran Ridde’nin başlıca sebeplerini şöylece sıralayabiliriz:
1. Peygamberin hastalanması ve ölümü.
2. Siyasi arzularını tatmin etmek isteyenlerin çeşitli vasıtalara başvurmaları, halkı isyana teşvik etmeleri.
3. Halkın zekât ve cizyeden muaf tutulmak istenmesi.
4. Kabile asabiyetinden dolayı Kureyş hâkimiyeti altına girmek istenmemesi.
5. Yeni dinin ibadet usullerinin ve mükellefiyetlerinin yarımadada henüz tam manasıyla kavranamamış bulunması.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.