Saksafona İlk Nefesi Veren Adolphe Sax'ın Doğduğu, Doğası Ve Tarihiyle Ünlü Belçika Şehri: Dinant
Saksafonun mucidi Adolphe Sax'ın doğduğu kent Dinant, şehri süsleyen dev saksafonları, doğal ve tarihi güzellikleriyle Belçika'nın en gözde turizm merkezlerinden biri olarak adından söz ettiriyor
Dinant, Belçika'nın Fransızca konuşulan Valon bölgesinde, başkent Brüksel'e yaklaşık 100 kilometre mesafede bulunuyor.
Ülke turizmi düşünüldüğünde ilk olarak akla Brugge gelse de biraz daha fazla araştırma yapanlar için Dinant, büyüleyici bir destinasyon olarak ön plana çıkıyor.
Fransa, Belçika ve Hollanda'dan geçen Meuse (Maas) Nehri, şehri ikiye bölüyor. Nehrin bir yakasında 1200'lü yıllarda Gotik mimari usulde inşa edilen Notre Dame Kilisesi, kilisenin arkasında kaya blokta yükselen ve tarihi 1051'e dayanan Dinant Kalesi yer alıyor.
Karşı yakadan bakıldığında kale, kaya görünümlü tepe ve kilise adeta doğal bir bütünlük içinde görülüyor. Kilisenin hemen yanından kaleye çıkan teleferik, şehrin ziyaretçilerine eşsiz manzaranın tadını çıkarma imkanı sağlıyor.
Bu doğal bütünlüğün hemen önünde ise nehrin kordonu boyunca rengarenk evler, kafeler, restoranlar yer alıyor. Nehirde sık sık tekne turları düzenleniyor.
Kenti yılda 10 bin turist ziyaret ediyor
Dinant Turizm Ofisi Koordinatörü Alexandra Warnauts AA muhabirine yaptığı açıklamada, kenti yıllık 10 bin kadar kişinin ziyaret ettiğini söyledi.
Warnauts, Dinant'ın Belçika'nın diğer kentlerinden farkını "Bence manzara ve nasıl bir coğrafi yapıda kurulduğu kenti farklı kılıyor. Kale, sarp kayalıkları ve nehir, insanları buraya çekiyor. Elbette diğer özelliği de dev saksafonlar." sözleriyle anlattı.
Dev saksafonlar kentin her yerinde karşınıza çıkabilir
Dinant doğal güzelliğinin yanı sıra saksafonun mucidi Adolphe Sax'ın memleketi olma özelliğiyle biliniyor.
Sax'ın anısına yapılmış dev saksafonlar kentin her köşesinde turistlerin karşısına çıkabiliyor.
İçlerinde en fazla Meuse Nehri'nin iki yakasını birbirine bağlayan tarihi köprü üzerindeki rengarenk olanlar dikkati çekiyor.
Uluslararası Adolphe Sax Derneği İletişim Sorumlusu Wendy Boka, kentin doğası ve tarihiyle Belçika'nın en güzel şehirlerinden olması ancak hak ettiği ilgiyi görmemesi gerekçesiyle bir proje geliştirildiğini, böylece kentin gözde bir turizm merkezi haline getirilmesinin hedeflendiğini söyledi.
Boka, bu amaçla saksafonun mucidi Adolphe Sax'ın doğduğu kent olması özelliğinin ön plana çıkarılmasına karar verilerek ilk olarak Belçika'nın Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı olduğu 2010'da AB ülkelerini temsil eden 27 adet saksafonun yerleştirildiğini anlattı.
Daha sonra dernek ile iletişime geçen ve belli bir ödeme yapan diğer ülkelerin kendi bayraklarının renklerinde saksafonların da köprüye konulduğunu belirten Boka, köprünün kentin Sax'ın adını taşıyan ana caddesine bağlandığını dile getirdi.
24 saat halka açık, giriş ücretsiz Saksafon Müzesi
Sax'ın 1814'te doğduğu evin yerinde inşa edilen müzenin kapıları 24 saat ve ücretsiz olarak halka açık tutuluyor. İçerisinde herhangi bir görevli bulunmayan müze, mucidinin "saksafon" adıyla 1846'da patentini aldığı 8 adet üflemeli çalgının tarihini ve özelliklerini anlatıyor.
Müzede Sax'ın ürettiği ilk saksafon da sergileniyor.
Boka, müzede yaptığı açıklamada, Sax'ın enstrüman yapmak için fizik kurallarını kullanan ilk kişi olduğunu belirterek "Aletin bazı bölümlerini değiştirerek farklı sesler çıkarabileceğini biliyordu. Fabrikalarında mühendislik kullanarak farklı saksafonlar üretti." dedi.
Dönemin müzisyenlerinin Sax'a birçok kez komplo kurduğunu, fabrikalarını yaktığını, işçilerini çalmaya çalıştığını, iftira atarak pek çok kez hakim önüne çıkarılmasına yol açtığını anlatan Boka, Sax'ın dünya nezdindeki ününe ise ölümünden 30 sene kadar sonra, caz müziğin Avrupa'da popülerleştiği 1920'lerde kavuştuğunu kaydetti.
Dünyanın farklı yerlerinden turiste rastlamak mümkün
Dinant'ın her köşesinde farklı milletlerden turiste rastlamak mümkün.
Müzeyi ve kenti gezen turistlerden Sri Lankalı profesör Tharanga Rajapakshe, ailesiyle ziyaret ettiği Belçika'da öncelikle Brüksel, Brugge ve Gent'i gezdiklerini, daha sonra internet üzerinden yaptıkları araştırmada Dinant'ın da görülmeye değer olduğunu öğrenerek trenle buraya geldiklerini söyledi.
Rajapakshe, "Dinant, dağlık görünümü, tarihi kalesi, içinden geçen nehri ile Belçika'nın diğer kentlerinden çok farklı. Eşsiz bir deneyim." dedi.
Japon turist Akemi Hamane de eşiyle Brüksel'de konakladıklarını, Brugge'ü gezdikten sonra Dinant'a geldiklerini ve çok beğendiklerini aktardı.
Hollandalı Nelverhaegh Beringe de kentin Brugge'ün aksine Hollanda'da bilinmediğini, doğası gereği birçok kamp alanına da ev sahipliği yaptığını, bunlardan birinde kaldıklarını ve günübirlik gezi için Dinant'a geldiklerini anlattı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.