Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ
ŞAŞIRMADIM
ŞAŞIRMADIM
Hakikaten şaşırmadım. Ne bekliyordunuz ki? Üniversitenin tüm bileşenleri bir araya gelecek ,bir isim seçilecek ve o isim Cumhurbaşkanı tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne atanacak. Yapmayın allah aşkına.
12 Eylül darbesinin getirdiklerinden Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) üniversitelerde seçim yaparken yani bizler oy kullanırken oylarımızın nasıl heba olduğunu görmedik mi? 6 isim gönderiliyordu YÖK e , YÖK de onu 3 e indirip Cumhurbaşkanına sunuyordu. Cumhurbaşkanı da isterse en az oy alanı atıyordu rektör olarak. Kimse de sesini çıkarmıyordu. Hatta bu sıralama değişikliğini ilk kez Ahmet Necdet Sezer yaptı. Yani yolu bir Anayasa Hukukçusu açtı.
Oysa üniversite nedir? Sözlük şöyle diyor: “Yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırmalar ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri birim ve bölümlerden oluşan, bilimsel özerkliği ve kamu tüzel kişiliği bulunan kamu kuruluşu.”
Üniversiteler hangi ülkede olursa olsun, işlevi gereği tüm insanlık adına araştırma yaparlar. Üniversiteler bilginin üretildiği ve üretilen bilginin gelecek kuşaklara aktarıldığı yerlerdir. Bilginin üretilmesi, araştırma yapılması için özgür bir ortam gerekir. Bilimsel özgürlük ise üniversite özerkliğine, kendi kendilerini yönetmelerine bağlı. O nedenle gelişmiş üniversitelerin hemen hepsinde rektör belirleme süreci siyasal otorite dışında, üniversitenin iç dinamikleriyle gerçekleşir. Atamayı Bakan ya da Cumhurbaşkanı yapsa bile esas olan üniversitenin kararıdır.
YÖK’ün mucidi İhsan Doğramacı hocamız rektörlerin seçimle gelmesine karşıydı. ''Rektör seçiminde demokrasi mi olur? Akla gelen, orada bulunan hocalar beğendiklerini bir süre için seçerler. Bu o zaman demokratik demektir, fakat yıllardır tecrübe gösteriyor ki böyle bir demokrasi yoktur. Çünkü ne de olsa üniversite bir akademik işletmedir. Bunun en iyi hizmet yapması esastır. Ben profesör olsam ve rektörün yeniden seçilmesi söz konusu olunca ister istemez bunun bana ne faydası, ne zararı olur. Elbette dostum olana oy vermeye çalışırım. Şu anda üniversitelerde rektörlük seçim kampanyaları sürüyor. Benim en yakinen bildiğim Hacettepe Üniversitesi'nde gruplar birbiriyle kavga ediyor. Kim kime oy verecek diye. Bu, üniversite için olabilecek en kötü şeydir. Bundan daha kötüsü olamaz"
Doğramacı, bu konuda görüşünü radikal bir cümleyle tamamlıyor: "Ben olsam bir oy alanı rektör atarım; çünkü sadece 1 kişiye angaje olmuştur.”diyen Doğramacı rektörün üniversite dışından atama ile belirlenmesini savunmuştur.
Bugün rektör ataması nedeniyle olayların olduğu Boğaziçi Üniversitesi 16 Eylül 1863'te Cyrus Hamlin ve Christopher Robert kurulan Robert Kolejin devamı. 10 Eylül 1971'de Türkiye Cumhuriyeti'ne devredilerek Boğaziçi Üniversitesi oluyor. Günümüzde toplam 1.672.106 m2'lik alana sahip olan ve altı yerleşkesi bulunan Boğaziçi Üniversitesi Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda en yüksek puanları alan öğrenciler tarafından tercih edilen üniversitelerden biri .Mezunları Bilkent ve ODTÜ gibi kalburüstü. Prof.Melih Bulu mettalica dinlediğini ve aslında CHP de siyasete başladığını ifade ederek protestoların gazını almaya çalışıyor.Rektör Bulu’nun öğrencilerle konuşması bana daha önce ODTÜ de güvenlik güçleriyle öğrenciler arasında geçen bir konuşmayı hatırlattı.
Polis bir öğrenciyi yakasından tutarak uyarıyor
“Akıllı ol oğlum”
Öğrenci de “Abi sen buraya elinde copla giriyorsun ben 550 puanla girdim. Daha nasıl akıllı olayım?” şeklinde cevap veriyor.
2016 yılında yürürlüğe giren bir olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesiyle seçim yapma hakkı üniversitelerden alınmış ve Cumhurbaşkanı'na doğrudan atama yapma yetkisi verilmişti. Yeni sistemde üniversitelerin rektör atamalarında hiçbir rolleri yok. İzmir’in iki devlet üniversitesinin başında da Ak Parti de siyaset yapmış kişiler var .Şimdi gelmişsiniz üniversite elden gidiyor.
Çoktan gitti,siz yeni mi farkına vardınız?.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.