SAVAŞ…(3)
Nuray Başaran Yazdı..
Herkes başlayan ve nasıl genişleyeceği, ya da taraflarının nasıl şekilleneceği merak edilen 3. Dünya savaşına göre pozisyon almaya çalışıyor. Karşımızda hem kaoslar, hem de yavaş yavaş netleşen bazı durumlar var.
Bir de 3. Dünya savaşı öncesi, ‘dijital kıyamet provası mı?’ sorusunu sormamıza neden olan ; sibergüvenlik yazılım firması CrowdStrike şirketinin son güncellemesi var.
Zira , başta havayolu şirketleri olmak üzere işletmeler, bankalar, medya kuruluşları gibi birçok işletmede sistemler kilitlendi. Ekranlar, “mavi ekran” verirken ; adeta 3. Dünya Savaşı öncesi , ‘bırakın savaş uçaklarınızı, yolcu uçaklarınız bile havalanamaz mesajı mı verildi ?’ sorusunu sormamız gerekir diye düşünüyorum.
Neden mi?
DİJİTAL KIYAMET DENEMESİNİ KİMLER YAPTI?
Çünkü bu alanda dünyada faaliyet gösteren tüm siber güvenlik ve yazılım firmalarının sahipleri malum İsrail menşeeli . Ya da sahipleri Yahudi…
Bu konudaki şirketleri ayrı bir yazıda yazacağım. Facebook’tan WPP’ye….WPP’den Kantar Grup’a yani KMR ve Nielsen’e. Nielsen’den AGB’ye, AGB’den TNS, ve TİAK’a uzanan ortaklık yapıları ve büyük kartelin Mossad Ajanı olan ve James Bond filmlerine ilham kaynağı olabilecek şaibeli ölümü ile WPP’nin İngiliz Yahudisi sahibi Martin Sorrell ve Türkiye’deki Musevi asıllı temsilcileri var….
Dedim ya bu kısım ayrı bir makale konusu ama Osman Sınav’ın dediği gibi , ‘bunlar reytingleri de kontrol ederek ülkeleri de kontrol ediyorlar. ‘ Şu anda Türkiye’de de aynı sistem, aynı şirketler üzerinden reklam pastasını yönetiyor.
IVC’nin İsrail siber güvenlik sanayi hakkında yayınladığı özel bir rapora göre, İsrail’de bu sektörde faaliyet gösteren 430 şirket var. Bu sayı 10 yıl önceki, yani 2006 yılındaki 250 şirketin neredeyse iki, 20 yıl önceki, yani 1996 yılındaki 20 şirketin ise 20 katı.
IVC raporunda ayrıca, 2000 yılından başlayarak yılda ortalama 52 şirketin kurulduğu, fakat bu sayının geçtiğimiz dört yılda 66’ya çıktığı belirtiliyor. Elbette ki sayının en yüksek olduğu yıl 76 şirketle 2000. Onu 73 şirketin kurulduğu 2013 yılı izliyor.
Rapora göre İsrail’de son 20 yılda kurulmuş siber güvenlik şirketlerinin yarısı halen faaliyet halinde. Raporda, “İsrail’de yüksek teknoloji alanına giren genç ve yenilikçi şirketlerin hayatta kalma oranları göz önüne alındığında bu istisnai bir oran,” deniyor.
İRAN’IN TÜRK ASILLI YENİ CUMHURBAŞKANI NEYİ DEĞİŞTİREBİLİR?
Neyse biz diğer netleşen sonuçlardan devam edelim:
İran’da yeni Cumhurbaşkanı seçildi.
Bu çok önemli. En azından bizim açımızdan.
Peki yeni Cumhurbaşkanı kim?
Kimi nasıl etkileyecek?
"Evde çocuklarımla Farsça yerine Türkçe konuşuyorum. Annem de babam da Türk. Türklüğümle gurur duyuyorum" diyen MesudPezeşkiyan İran’ın yeni cumhurbaşkanı .
İran'da dini lider Ali Hamaney'e yakınlığı ile bilinen Said Celili'e 3 milyon oy farkı yaratarak seçilen Pezeşkiyan , kendisini "Reformist siyasetçi" olarak nitelendiriyor.
Mesud Pezeşkiyan’nın Ülkede uzun yıllar kalp cerrahlığı yaptıktan sonra, yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği 1980-1988'de İran-Irak Savaşı'nda tabiplik yaptığı biliniyor.
Pezeşkiyan'a dair saklı kalmış, fakat İran'da geniş kitlelerin sevgisini kazanmasına yol açan bir diğer olay ise, 1994'te, bir trafik kazasında eşini ve oğlunu kaybetmesi. Kazadan sonra iki oğlunu ve bir kızını tek başına büyütüp, bir daha evlenmemiş olması.
O dönem 40 yaşında olan genç bir rektörün eşine duyduğu sevgisi ve göstermiş olduğu fedakarlık, Pezeşkiyan'ın ülke genelinde tanınmasının ve saygı duyulmasının lokomotifi oldu.
Pezeşkiyan, Hamaney'e sadık kalacağını birden fazla defa dile getirmiş durumda.
Ama, ABD yaptırımlarından ötürü gün geçtikçe bozulan ekonomiyi düzeltip, toplumsal refahı arttıracağını da söylüyor.
Ve helikopter kazasında hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Reisi gibi kılık-kıyafet kısıtlamasını öngören yasalar getirmeyeceğine dair söz veren Pezeşkiyan , "Vaatlerimi yerine getiremezsem siyasete de devam etmem" diyor.
Yani ?
Kararlı bir siyasetçi.
Pezeşkiyan, Mahsa Amini protestolarına yönelik yaptığı bir açıklamada da, başörtüsü yasasının sona ermesi gerektiğini söylemiş ve eklemişti:
"Biz çocuklarımızın iffetli olmasını istiyoruz ancak bu davranışlar onları dinden uzaklaştırıyorsa bu yöntemi sürdürmemeliyiz."
Pezeşkiyan seçim bildirgesinde dış politikasının Doğu ya da Batı karşıtı olmayacağını da söyledi.
Ancak…
İran Anayasası'na göre Hamaney ülkedeki ana karar mercii.
1979'da devrimci olan ve 1989'da cumhurbaşkanı olmak için iktidar basamaklarını tırmanan 85 yaşındaki Şii din adamı Hamaney, İsrail ve ABD'ye karşı ideolojik düşmanlığı, Batı'ya karşı derin güvensizliği ve son 20 yılda küresel sahnede Çin ve Rusya'ya yönelimi desteklemesiyle tanınıyor.
İran'ın bölgedeki politikalarının en önemli unsurlarından biri de Kudüs Gücü'nün (Devrim Muhafızları'nın dış kolu) yaptıkları.
Cumhurbaşkanının bu güçler üzerinde doğrudan bir kontrolü yok ve karar verme yetkisi dini lidere ait.
Hamaney, seçimin ilk turundan üç gün öncesine kadar defalarca Kudüs Gücü'nün ülkenin güvenlik doktrini için elzem olduğunu ifade etti.
Dolayısıyla Pezeşkiyan Batı'ya daha dostane yaklaşan farklı bir dış politikadan söz etse de, İran'ın Lübnan, Suriye ve Yemen gibi ülkelerdeki faaliyetlerinde değişiklik olması ihtimali zayıf.
Ama tüm bunların yanı sıra cumhurbaşkanı İran'ın en kıdemli diplomatı ve dışişleri bakanlığı hala dış politikanın şekillendirilmesine ve uygulanmasına yardımcı olabilir.
VE ABD ‘DE KAMALA HARRIS SÜRPRİZİ…
Tam da Donald Trump’a yapılan suikast girişimi sonrasında , Trump’ın ABD seçimlerini kazanmasına kesin gözüyle bakılırken ;’ ABD Derin Devleti ‘şapkadan bir tavşan çıkardı.
Ve uzun zamandır ABD Başkanlığı için hazırlanan Kamala Harris, Trump’ın karşısına Demokratların yeni adayı olarak çıktı.
Bana göre uzun zamandır ABD Başkanı olarak hazırlanan Kamala Harris , ABD’nin yeni başkanı olacak.
ABD Obama’nın ve Hillary Clinton’un yarıştığı seçimlerde, ‘Siyahi bir başkan mı, yoksa kadın başkan mı? ‘ sorusuna cevap aramıştı. Ve Amerikalılar, ‘ siyahi başkan’ demişti.
Şimdi sıra sanırım kadın başkanda.
Peki Kamala Harris ve Trump’ın seçilmesi dünyayı nasıl değiştirir?
KAMALA’NIN KAHKAHASI MI , TRUMP’INKULAĞINA TAKILAN KÜPE Mİ?
Önce şu tespiti ve gerçeği ortaya koyalım:
Herkes bilir ki kim başkan olursa olsun, ABD politikaları çok değişmez. Sadece yöntemler değişir.
Bir dönem bölgedeki Büyük Ortadoğu Projesi için siyahi (öteki) ve Müslüman kılıklı Obama’yı tercih eden ABD, bu kez, ‘Ortadoğu’yu kadınlar değiştirip , inşaa edecek’ tezini yıllar önce Kamala Harris için mi söyledi diye sormadan edemiyoruz.
Kadın ve anne şefkatıyla bölgedeki operasyonları nasıl yapar?
Rusya ile Kamala nasıl karşı karşıya gelir? İsrail ve Netenyahu ile Kamala’nın ilişkileri nasıl ilerler?
Zira Harris aralık ayında yaptığı konuşmada, “İsrail kendini savunurken, nasıl savunduğu önemli. Çok fazla masum Filistinli öldü. Açıkçası, sivil acıların ölçeği ve Gazze’den gelen görüntüler ve videolar yıkıcı."dedi.
BIDEN ÇEKİLDİ AMA DAVETLİSİ NETENYAHU ABD’DE
Bu arada ‘Kamala Harris darbesi ‘ yetmezmiş gibi daha önce Biden'ın İsrail'e yeterince destek vermediğini iddia eden Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi kanadı tarafından davet edilen Netenyahu da dün ABD’ye gitti.
Netenyahu, Kamala Harris ile görüşemeyecek ama Perşembe günü Biden ile görüşecek.
Netenyahu’nun, Donald Trump veya ona yakın bir isimle görüşüp görüşmeyeceği henüz belirsizliğini koruyor.
İkili, Trump'ın başkan olduğu dönemde yakın ilişki içindeydi ancak Trump geçtiğimiz haftalarda Netanyahu'yu eleştirdi ve Gazze savaşının hızlı bir şekilde sona ermesi gerektiğini söyledi.
Kongre'deki karşılama sıcak olsa da, ABD kampüslerinde uzun süre devam eden protestolar gerçeği bir kez daha test edildi ve Netanyahu halknezdinde iyi karşılanmadı.
Gazze'deki İsrail saldırıları ve Washington'un İsrail'e verdiği desteği protesto eden aktivistlerin bugünbaşkentte gösteri düzenlemeyi planladığı gelen bilgiler arasında.
Yani?
Amerikalılar daha seçim sonuçlarına aylar varken Netenyahu politikaları için çoktan seçimini yapmış durumda…
Bu arada net olan bir başka durum, Trump’ınseçimleri kazanması halinde Rusya ve Putin de kazananlar kervanında olacak. Putin ve Netenyahu’nun yakın ilişkileri de tüm dünyanın bildiği bir gerçek. Öte yandan özellikle İngiltere ve Çin hattında İsrail birlikteliği önemini korurken, Hint kökenli Kamala Harris’in bu cepheyi ciddi şekilde etkileyeceğini ve ittifakı bozabileceğini unutmamak gerekir.
Bu arada geçen hafta Hamas’ı tehdit eden Trump’ınTayyip Erdoğan’a yazdığı küstah mektubunu Türkiye olarak unutmuş değiliz. Ayrıca Trump NATO’yu Putin ile, Avrupa’yı İŞİD’i Avrupa’ ya göndermekle, Kuzey Kore ve Venezuella’yı, İran’ı ve Suudi Arabistan’ı , Japonya’yı, tehditleri ilk aklıma gelenler. Sahi bizi de , ‘Suriye’den çekilme zamanı’ diye tehdit etmişti değil mi?
KUZEY SURİYE’DE İSRAİL KUKLA DEVLET Mİ İSTİYOR?
Bu arada Kuzey Suriye’de Ağustos ayına ertelenen seçimler ve sonucunda burada oluşturulmak istenen Kürt Devleti Türkiye’nin kırmızı çizgisi.
Önce 30 Mayıs daha sonra ise 11 Haziran'da yapılacağı belirtilen seçimlerin tarihi, 6 Haziran'da yapılan açıklamayla Ağustos ayına ertelenmişti..
Malum 2011’de Suriye’de başlayan iç savaşın ilk yıllarında ülkenin kuzeyindeki bölümler, önemli oranda Suriyeli Kürt örgütlerin denetimine geçti.
Bu arada Kuzey Suriye’deki seçimler, kanton olarak tanımlanan yedi ayrı bölgede yapılacak.
Bunlar Cezire, Deyr Ez Zor, Rakka, Fırat, Menbic, Afrin-Şehba ve Tabka.
Bu bölgelerdeki altı büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldede sandıklar kurulacak.
ABD, hem YPG’yi hem de genel olarak filli Özerk Yönetim’i destekliyor
Peki Türkiye neden tepkili?
Türkiye, PYD-YPG'yi PKK'nın bir kolu olarak görüyor ve "terör örgütü" olarak değerlendiriyor.
Ankara, Suriye’nin kuzeyindeki fiili özerk yönetim modelini, Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı ve Türkiye açısından güvenlik tehdidi oluşturan bir süreç olarak ele alıyor.
Bu açıdan Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki seçim gündemine de başından bu yana tepkili.
Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Mayıs’taki toplantısının karar metninde de, “Irak ve Suriye'de gasp ettiği toprakları terör yuvası haline getiren PKK/KCK-PYD/YPG’nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceği, millî güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceği vurgulanmıştır” ifadeleri yer aldı.
Öte yandan İsrail’in hem güvenliği hem de istediği zaman ‘kukla’ olarak kullanmak üzere istediği, burada kurulacak ve NATO denetiminden uzak Kürt Devleti’nin Nükleer Üs olarak da kullanma olanağı sağlayacağı ve bölgedeki gelecek projelerinin oluşması için çok önemli olduğunu da unutmamak ve seslendirmek gerekiyor. Bu bile nasıl bir şiddette bir 3. Dünya Savaşı ile karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymak için yeterli diye düşünüyorum.
İnsan yazarken bile yoruluyor. Eminim siz de okurken yorulacaksınız…
Kıbrıs’taki gelişmeler ve Yunanistan’ın çıkışlarını ise sonraki yazımda değerlendireceğim.
Bu kadar şiddetli görünen görünmeyen tarafların arasında, peki Türkiye nerede durmalı? Nerede duruyor? Birilerinin yanında mı yer alacak, yoksa farklı bir duruş mu sergileyece?Sonraki yazımızda değerlendireceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.