Saymaz: "Artık kadının değil, şeyhin beyanı esastır"
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Erdoğan'ın imzasıyla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini köşesine taşıdı.
"AK Parti, toplumsal tabanını bir arada tutabilmek ve iktidarda kalabilmek için İstanbul Sözleşmesi'ni tarikat ve cemaatlere diyet olarak verdi. Artık kadının değil, şeyhin beyanı esastır." değerlendirmesinde bulunan Saymaz'ın bugünkü yazısının bir bölümü şöyle:
"İstanbul Sözleşmesi, 21 Kasım 2011'de TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'na geldi. Komisyon oy birliğiyle kabul etti.
Raporda, “Ülkemizde kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenebilmesi için önemli bir adım niteliğindedir” denildi.
Sözleşme 24 Kasım 2011'de Dışişleri Komisyonu'ndan geçti. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, “Sözleşmeyi onaylayan ilk ülkenin Türkiye olmasının arzu ettiklerini” vurguladı.
Türkiye, sözleşmeyi onaylayan ilk ülke oldu.
AK Parti, övündüğü sözleşmeyi ülke ülke gezdirerek, en az 12 ülkede imzalanmasını sağlayarak, 2014'te yürürlüğe soktu. Bugün 35 ülkede uygulanan İstanbul Sözleşmesi'nden ilk çekilen Türkiye oldu.
Türkiyesiz bir İstanbul Sözleşmesi var artık.
Tarikat ve cemaatlere diyet verildi
İstanbul Sözleşmesi, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidara destek sunan tarikat ve cemaatlerin siyasi şantaj meselesine dönüştü.
İtirazları şu şekilde:
“Kadının beyanı esastır” cümlesi ile erkeklerin mağdur edildiğini iddia ediyorlar.
Aile içi şiddet tanımındaki ‘partner' ifadesinin evlilik dışı ilişkiye; toplumsal cinsiyet ve cinsel tercih temelli ayrımcılık olmayacağına ilişkin hükmün eşcinselliğe hukuksal gerekçe ve rıza üreteceğini ileri sürüyorlar.
İsmailağa tarikatı, “gelecek nesiller adına” sözleşmesinin feshini istedi.
Cübbeli Ahmet, “Tepki vermezsek yarın çoluk çocuğumuzu eşcinsellikten kurtaramayız” dedi.
Aziz Mahmud Hüdai Vakfı, “Bu asil toplumda hiçbir kimse oğlunun bir başka erkekle yaşamasına, kızının lezbiyen olmasına, pedofili, zoofili, nekrofili, ensest gibi sapıklıklara asla rıza göstermeyecek” diye buyurdu.
İhsan Şenocak, sözleşmenin toplu sekse kapı açtığını iddia etti.
Ebubekir Sofuoğlu, “Bu metin çok kan dökecek” diye yazdı.
Yusuf Kaplan'a göre İstanbul Sözleşmesi ile İstanbul'un fethinin intikamı alınıyordu.
Sümeyye Erdoğan'ın KADEM'i sözleşmeyi savunurken…
Bilal Erdoğan'ın TÜGVA'sı karşı çıktı.
Her zamanki gibi erkekler kazandı.
Erdoğan, Saadet Partisi'ni Cumhur İttifakı'na katmak için sözleşmeyi kaldırma sözü verdi. En son
Ve nihayet en son 10 yıl önce kanunla yürürlüğe konulmuş olan uluslararası sözleşme, bir kararname ile kaldırıldı.
İşlemin hukuka aykırılığı bir yana…
AK Parti, toplumsal tabanını bir arada tutabilmek ve iktidarda kalabilmek için İstanbul Sözleşmesi'ni tarikat ve cemaatlere diyet olarak verdi.
Artık kadının değil, şeyhin beyanı esastır.
O şeyhler ki…
Kız çocuklarının erkeklerle yan yana okutulmadığı ve çalıştırılmadığı, kadınların eşini seçme özgürlüğünün bulunmadığı, çocuk yaşta nikahlandırıldığı, çok eşliliğin hüküm sürdüğü, aile içi şiddete devletin karıştırılmadığı bir köleliği arzuluyorlar.
Çarşafsız sokağa çıkmak ve erkeksiz seyahat etmek haram!
Kot giymek ve kaşını aldırmak en büyük günah!
Gülmek suç!
İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması, saltanatlarını Nahide'lerin canları pahasına kuran zorbaların zaferidir. Daha şimdiden anayasadan laiklik ilkesinin çıkarıldığı ve hilafetin ilan edildiği bir karanlık için bileniyorlar.
Ayasofya Camisi'nin imamı, atandığı günden beri laikliğin ruhuna Fatiha okuyor."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.