SEÇİM'E VİRÜS BULAŞTI?!

SEÇİM'E VİRÜS BULAŞTI?!

COVID-19’un bir kurbanı da, insanların uzunca bir süre bir arada bulunmasını gerektiren "eski model oy kullanma" yöntemi olacak.

Uzun vadede, seçim yetkilileri bir pandemi sırasında güvenli oy kullanmanın nasıl sağlanacağını düşüneceğinden, mobil cihazlarımızla güvenli, şeffaf ve düşük maliyetli oy kullanma dahil daha ileri teknolojilerin benimsenme ihtimali daha yüksek.

 

Yakın vadede ABD'de bazı eyaletlerde 2020 seçim süreci için telefondan oylama ile sandıklarda kağıt oy pusulalarının melezi bir model ortaya çıkıyor.

 

Bu seçeneğin daha da yaygınlaşmasını beklemeliyiz.

 

Açık olmak gerekirse, evde mobil oylamaya imkan tanırken, aynı zamanda kağıt pusulalar da üreten kanıtlanmış teknolojiler zaten var.

 

Bu sistem bir fikir değil, ABD'nin yaklaşık on yıldır yurt dışındaki askeri personeli ve engelli seçmenlerinin 1000’den fazla seçimde kullanmakta olduğu bir gerçeklik.

 

Bunun yeni normalimiz haline gelmesi gerekir.

 

Cevap'ını arayan soru ortada:

Korona virüsü sırasında nasıl seçim yaparız?!

 

Demem o ki:

Vatandaşların istedikleri zaman istedikleri yerde oy kullanmalarını kolaylaştırmalıyız ki, seçim günü büyük kalabalıklar ve uzun kuyruklar için sağlık riski haline gelmesin?!

 

Demem şu ki:

Değişim, genişletilmiş erken oylama ve mazeretsiz posta kullanımıyla gelerek, seçim günü'nü fiilen seçim ayı haline getirecek.

 

Nüans?!

 

Belki de, seçimin yakınlığına ve seçim günü postalanmış oy pusulalarının gecikmesine gevşeklik tanınmasına bağlı olarak seçim ayları olur.

 

Hal böyleyken...

Bu geçiş, tüm toplulukların eşit muamele görmesini sağlayıp, hileleri önlemek için ciddi düşünce ve planlama gerektiriyor.

 

Ama risk altındaki seçim görevlilerinin (ki bunlar genellikle yaşlı oluyor) bulunduğu sandık yerlerinin kalabalık olma ihtimaliyle karşılaşan şehirler, seçimlerin sorunsuz yapılması için planlar geliştirmek zorunda kalacak.

 

Nitekim...

Bu kalıcı bir değişime işaret edecek.

Vatandaşlar erken oylama ve/veya posta yoluyla oylamanın rahatlığını tecrübe edince, bundan vazgeçmek istemeyeceklerdir?!

 

Nüans?!

 

Daha çok rahatlık, daha yüksek katılım oranına neden olarak, belki de Türkiye’deki çok partili yarışı dönüştürecek.

 

Hasılı:

Korona virüsü, bazı raporlara göre Haziran’a, hatta yaz sonuna kadar sorun çıkarmayı sürdürebilir?!

 

Başka?!

 

En iyimser senaryo'ya göre pandemi'nin travmaları, toplumu gelecek bulaşıcı hastalıklara ve iklim felaketlerine karşı korumak için ödenecek makul bir fiyat olarak, kitle tüketim kültürüne konacak kısıtlamaları kabul etmeye zorlayacak.

 

Ezcümle:

On yıllar boyunca, doymak bilmez iştahlarımızı doyurmak için endüstriyel faaliyetlerimizle, gezegenin giderek genişleyen parçalarını çevreleyerek, vahşi türleri, bize daha da yakın geriye kalan yaşam alanlarına sıkışmaya zorladık.

 

Yani?!

 

Bu yüzden de, SARS-COV2 ve Ebola’dan Zika’ya, yüzlerce diğer hayvan mikrobunun insan bedenine sıçrayarak, salgınlara neden olmasına zemin hazırladık.

 

Sözün özü:

Teoride, endüstriyel ayak izimizi azaltıp, vahşi yaşam alanlarını koruyabiliriz ki, hayvan mikropları, hayvanların bedenlerinde kalsın.

 

Hal böyle olunca daha dolaylı olarak, ilgili dönüşümler görmemiz daha muhtemel.

 

Hülasa:

Evrensel temel gelir ve zorunlu ücretli hastalık izni, politika tartışmalarının kenarından merkezine taşınacak.

 

Kitlesel karantina'nın sona ermesi, bastırılmış mahremiyet talebi ve küçük bir nüfus patlamasına neden olacak?!

 

Online eğitim hevesi sönecek, çünkü uzlete zorlanmış genç insan nesli, kültürü aksine toplu yaşamı takdir edici bir şekilde değiştirecek.

 

Demem şu ki:

Ülkemizdeki eşitsizlik tartışmaları daha çok, en düşük yüzde 99 ile en yüksek yüzde 1 arasında büyüyen uçuruma odaklanıyor.

 

Nüans?!

 

Ama büyüyen başka bir uçurum da, en yüksek gelirli beşte bir ile geri kalanlar arasında ve bu açık, mevcut krizle daha da genişleyecek.

 

Demem o ki:

Ülkemizin en zengin beşte biri, son on yıllarda, gelir hiyerarşisinin altlarında bulunanlara göre çok daha yüksek gelir elde etti.

 

Bunlar çoğunlukla evli, yüksek eğitimli çiftlerden oluşuyor.

 

Yüksek maaşlar alan profesyonel veya yöneticiler olarak, online haberleşmeye uygun olacak internet bağlantılı, çocukların kendi odası olduğu için evden çalışma mesaisini bozmadığı evlerde yaşıyorlar.

 

Başka?!

 

Bu krizde, bunların çoğu istikrarlı gelir kazanıp, ihtiyaçlarını kapılarına getirtecekler.

 

Netice:

Milletimizin kalan yüzde 80’i ise, böyle bir lüksten mahrum.

Bazıları idare edecek ama çoğu iş kaybı ve aile yükleriyle cebelleşecek.

 

Bunlar, daha çok yalnız (bekar) ebeveynler veya tek gelirli haneler.

 

Bunların evden çalışma kapasitesi daha düşük ve hizmet veya teslimat sektörlerinde, kendilerini korona virüsü kapma konusunda daha büyük tehlikelere maruz bırakan işlerde çalışma ihtimalleri daha yüksek.

 

Birçok örnekte çocukları evde eğitim alamayacak, çünkü ebeveynler onlara eğitim veremeyecek veya uzaktan eğitimi mümkün kılan yüksek hızlı internete erişimleri olmayacak...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler