Sedat Peker konuştu gündem oldu...

Sedat Peker konuştu gündem oldu...

Ocak 1993’te bombalı suikaste kurban giden araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’dan ve yazılarından bahsetti.

Türkiye, haftalardır, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in dijital medya platformu YouTube’da yayınladığı videoları konuşuyor.

Peker, bugün sabah saatlerinde yayınladığı videonun 70’inci dakikasında, Ocak 1993’te bombalı suikaste kurban giden araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’dan ve yazılarından bahsetti. Sedat Peker, Mumcu için, “Neden öldürüldü, öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın. Terörden beslenen terör lobları, bunun üzerine çalışmalar” dedi.

Uğur Mumcu, öldürüldüğünde “Kürt Dosyası” adlı kitabı üzerinde çalışıyordu. Kitap, onun ölümünden sonra tamamlanamadı. Hatta Mumcu’nun kitabı “tamamlayamasın” diye öldürüldüğü konuşuldu. Kitap, Mumcu’nun ölümünden 8 ay sonra, yazdığı son satırına kadar olan haliyle, kendisi adına kurulan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) tarafından yayımlandı.

Peki Uğur Mumcu’nun bombalanarak öldürüldüğü sırada üzerinde çalıştığı kitabında neler yazıyordu? Mumcu, terör örgütleriyle ilgili ne dedi? Kitabında kimlerden bahsetti? Türkiye’nin sır dolu geçmişini aralayan ve Mumcu’nun tamamlanamamış son çalışması olan Kürt Dosyası’nda hangi örgütler yer alıyor?

İşte Mumcu’nun Kürt Dosyası…

GÖZE ÇARPAN URFALI ÖĞRENCİ...

 

Mumcu, Kürt Dosyası’nın ilk iki bölümünde, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’dan bahsediyor.

31 Mart 1972’de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapılan gösteriden ve dağıtılan “Şafak Bildirisi’nden bahseden Mumcu, kitabının ilk bölümünde Öcalan’la ilgili şu ifadelere yer veriyor:

“Fakültedeki bildiriyi dağıtanlar arasında esmer, zayıf, Urfalı bir öğrenci göze çarpıyordu. Bu Urfalı öğrenci 7 Nisan günü gözaltına alındı ve 27 Nisan günü tutuklandı. Mamak Tutukevi’ndeki 2 numaralı cezaevine götürülen Urfalı öğrenci, 30 Haziran 1972 günü tahliye dilekçesi verdi:

‘Olayla ilgili olarak 68 kişinin ifadesine başvurulup, 20’ye yakın kişi tutuklandık. 10 kişi de gözaltından serbest bırakıldı. Bu kadar kişiden tutuklu kalan iki kişiden biriyim. Tahliye edilenlerden daha ağır bir fiilin faili olduğumu ispatlayacak sıhhatli bir delil yoktur. Buna isnat olunan suça delil olarak okulda şahsıma karşı kişisel husumeti olan kişilerin ifadesine başvurulduğu anlaşılmaktadır. Eğer tanık olarak rastgele kişiler dinlenseydi, hakkımdaki bu isnatların tutarsızlığı anlaşılacaktı.

Okulda meydana gelen olay, bir toplum olayıdır. Toplum olaylarında, olayın müsebbini tayin maddeten imkansızdır. Birtakım tahminlerle suça suçlu temini adaletle bağdaşmaz. Maalesef suç bana mal edilmiş bulunmaktadır. İlerde olay andınlandığı zaman suçsuz olduğum anlaşılacaktır.

Haziran imtihanımı kaybettim. Eylül döneminin de yaklaştığı şu son sıralarda tutukluluk halimin devamının telafisi güç daha ağır sonuçlar doğurmaması için mağduriyetimeme mahal verilmemesi, tutukluluk halimin kaldırılıp, tahliyeme karar verilmesini saygıyla arz ederim.’

Bu dilekçeyi veren Urfalı öğrencinin adı Abdullah, soyadı Öcalan’dı. Ömer’den olma, Öveç’ten doğma, 1949 doğumlu, Urfa-Halfeti ilçesi Ömerli köyü nüfusuna kayıtlı, Ankara SBF 1’inci sınıfında 993 nolu öğrenci Abdullah Öcalan, Ankara Mamak Askeri Tutukevi 2 No.lu cezaevinin en uysal ve en yumuşak başlı tutuklusuydu.”

UĞUR MUMCU: ASKERİ SAVCI GÖRÜŞ DEĞİŞTİRİYOR

Uğur Mumcu, kitabında, Siyasal Bilgiler Fakültesi şafak Bildirisi davasında önce hakkında en ağır cezayı isteyen aynı savcının talebiyle daha sonra öteki öğrenciler gibi üç hapisle aklanmasını “Askeri savcı görüş değiştiriyor” başlığıyla yazdı.

Mumcu, konuyu, kitabında şu ifadelerle anlattı:

“Askeri savcı şu nedenle görüş değiştirmişti:

Dosya 86 dizide tanık Fehmi Yücesoy’un beyanında Ramazan Özcan diye yazıldıktan sonra Ramazan’ın yerine ve üstüne Abdullah yazıldığı, Ramazan Özcan yerine zapta geçmesi sebebiyle iddianamede Ramazan Özcan yerine Abdullah Öcalan isminin yer aldığı…

Sıkıyönetim mahkemesi bu gerekçeyi benimsiyor ve Abdullah Öcalan’ın Türk Ceza Yasası’nın 142., 153, 159., 311. Ve 312 maddelerinden açıklanmasına, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’nın 16/1 maddesi gereğince boykota katılmak eyleminden üç ay hapis cezasına çarptırılmasına karar veriyor ve dosya da böyle kapanıyordu.”

Mumcu, diğer öğrencileri okuldan uzaklaştıran fakülte yönetim kurulunun Öcalan’a en hafif cezayı (kınama) vermesini, Öcalan’ın öğrencilikle ilişkisini ancak PKK’nın ilk (Eruh 15 Ağustos) eyleminden 3 ay sonra, 1984’ün Kasım’ında kesmesini, 1974’ten sonra okula uğramadığı halde 1984’e kadar bursu kesilmediği gibi burs borcunun istenmemesini, askerlik şubesinden gelen çağrılara fakülte tarafından sürekli tutarsız yanıtlarla erteleme kararının aldırılmasını, kayınpederinin MİT’le ilişkisine dair tüm söylentileri Kürt Dosyası’nda yazdı.

ÖCALAN EN HAFİF CEZAYI ALIYOR

Gazeteci Uğur Mumcu, kitabın ikinci kısmında Öcan’la ilgili şu ifadelere yer veriyor:

“Savcı en ağır cezayı Abdullah Öcalan ve arkadaşı Metin N. Yalçın için istiyordu. SBF yönetim kurulu ise en hafif cezayı Öcalan’a vermişti. Fakülte Yönetim Kurulu, tutukluluk gerekçesiyle fakülteden uzaklaştırma kararı verse burs alamayacaktı.

Neden iddianamede en ağır ceza istenen iki kişiden birine, Metin N. Yalçın’a en beş gün okuldan uzaklaştırma cezası; aynı şeyden dolayı, aleyhinde tanık ifadeleri de bulunan Abdullah Öcalan’a ise en hafif ceza olan dikkat çekme cezası uygun bulunmuştu? Aynı eylemden dolayı Metin N. Yalçın neden cezalandırılmış, Öcalan niçin kayrılmıştı?”

BURS ALMASI İÇİN GEREKEN YAŞIN ÜSTÜNDEYDİ

Kürt Dosyası'nda, Mumcu, “Burs almak için yüksek öğretimin birinci sınıfında 21 yaşını geçmemiş olma koşulu aranmaktaydı. Öcalan, burs bağlandığı günlerde 22 yaşındaydı."  diye yazdı.

Öcalan’ın, 1975 yılında kesilen bursu 1984 yılına kadara ne Öcalan’dan ne de kefillerinden istendi.  

PKK’NIN İLK ADIMLARI

Abdullah Öcalan’ın Mahir Çayan’a hayran olduğunu söyleyen Mumcu, “Parti kurmak ve silahlı eylemleri bu parti aracılığıyla yönetmek istiyordu. Öcalan, o günlerde Mahir Çayan’ın kitaplarını ve yazılarını okur ve çevresindekilere ‘Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’in gerilla yöntemlerini birleştirmek gerektiğini’ söylerdi. Aradan yıllar geçecek, PKK’nın Almanya’da yayımlanan ‘Berxwedan’ adlı gazetesinde, PKK’nın Çayan’ın liderliğindeki THKP-C örgütünün devamı olduğu ileri sürülecekti. Abdullah Öcalan, 1973 yılında bir bahar günü birkaç arkadaşıyla birlikte Ankara’da Çubuk Barajı’na gidiyor, parti kurup gerilla yöntemleriyle ayaklanma hazırlamak gerektiğini anlatıyor ve PKK’nın temelini atıyordu.” diye vurguluyor kitabında.

EŞİ GÜLDAL MUMCU ANLATTI...

Bombalanarak öldürülen gazeteci Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu, cinayetten tam 20 yıl sonra 2013 yılında, UMAG tarafından yayımlanan “İçimden Geçen Zaman” adlı kitabında öldürülen eşi Uğur Mumcu ile arasında geçen şu diyaloğa yer verdi:

“1992 yılının sonbaharında bir sabah... Uğur gazeteleri okumuş, ayakta duruyor. Ben yine bordo koltuktayım. Birden, ‘Güldal’ dedi, ‘Bunlar beni öldürecekler!’

‘Kim?’ dedim.

Yaşar Kaya’nın Özgür Gündem gazetesindeki makalesini gösterdi, şu satırları okudum:

‘Kürtler Cumhuriyet’in kurulmasında temel taş oldular. 1925’ten sonra Kürtler inkâr edildi. Bu konuda Mumcu’nun Kürtler için istediği bir şey var mı? Herkes maskesini çıkarsın!... Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız. Biz yırtmazsak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak. Herkesin notu, karnesi belli olmuştur. Kürt düşmanlığı yapmamak bile namus borcudur...’

‘Nereden çıkarıyorsun?’ dedim.

Uğur Mumcu PKK terör örgütünü yazdıkça ona “Kürt düşmanı” iftirasını atıyorlardı, hedef gösteriyorlardı, tıpkı bugün olduğu gibi.

‘Halkın dinamiği yırtacaktır, sözünden. Bundan daha açık söyleyemezler.”

EMİN ÇÖLAŞAN: PKK’YI ZOR DURUMDA BIRAKACAK KİTAP YAZACAĞINI SÖYLEMİŞTİ

Uğur Mumcu’nun yakın arkadaşı olan gazeteci Emin Çölaşan, Mumcu’nun ölümüyle ilgili, “Uğur’un bana ölümünden önce sürekli anlattıklarından bildiğim üç şey var. Birincisi; Abdullah Öcalan’la MİT’in çok eski yıllara dayanan ilişkisini araştırıyordu... İkincisi; PKK ile uyuşturucu kaçakçılığının ilişkisini kanıtlayacağını söylüyordu... Üçüncüsü; hemen kitap yapacağı bir araştırma, PKK’yı zor durumda bırakacaktı...” sözlerini kullanmıştı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler