Sadullah Özcan
Siyaset dizaynında yeni dönem
Bu sütunda önemli gördüğümüz güncel konulara değiniyoruz. Bu nedenle bazen iç gelişmeler bazen dış gelişmeleri değerlendiriyoruz.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iç ve dış gelişmeler bir birinden bağımsız değildir. Dünya bir bütün halde bir birini tetikleyen gelişmeler silsilesine sahiptir.
Dünyanın en önemli etkileşimi ekonomik ve finansal dolaşımdır. Dünyada finansal açıdan bağımsızlık söz konusu değildir. Kurulan çark devletlerin dizaynına kadar her aşamaya sahip bir özellik taşır. Finansal dolaşımın etkilediği bütün devletlerin iç dizaynının bu kıskacın dışında olması mümkün olmamaktadır.
Bu ise bir ülkede ekonomiden sosyal hayata, siyasetten sivil toplum yapılanmalarına kadar her alanda etkileşimi beraberinde getirmektedir. ABD’nin yeni başkanı Biden üzerinden Türkiye’de oluşan algı bu etkileşimin son örneklerinden biridir. Bu tür etkileşimler tek taraflı olmadığını geçtiğimiz yıllardaki örneklerden görülmektedir. Az veya çok ülkelerin özellikle siyasal etkileşimleri birbirini tetiklediği bilinmektedir.
Türkiye, Cumhuriyetin 100. Yılı yaklaşırken önemli bir siyasal değişime hazırlanıyor. Bu değişimin aktörlerinin neler olacağı geleceğimizi ciddi derecede etkileyecektir.
Türkiye’deki bu değişimin önemli aktörleri kimler olacaktır? En önemli konu budur. Bugün AK Parti 18 yıllık bir iktidar tecrübesi ile siyasal değişimi temsil etmeye yakın oyuncu konumundadır. Zaten AK Parti’nin varlığı bu değişimi temsil etme yeteneğine bağlı olacaktır.
Türkiye’de köklü siyasal değişim dönemleri genelde seçim arifesinde kendini gösterir. Bu dönemler aynı zamanda siyasal değişimin siyasal dizayna dönüştüğü zamanlardır. Türkiye yeni bir siyasal dizayn dönemine girmiştir. Mevcut siyasal yapı bir çıkmaza doğru sürüklenmektedir. Siyasal değişimde tıkanma yaşanmaktadır. Çözüm üretmekten ve toplumsal beklentileri okumaktan uzak bir muhalefet yapısı dikkat çekmektedir.
Yenileşme umutlarımız, ortaya çıkan yeni yapılanmalar kısır kalması ile parçalanmış siyasal yapılanmaya kaymaktadır. Bu beraberinde siyasal kurumunun etkinliğini çok aşırı bir şekilde azaltarak farklı güç odaklarının yörüngesine çekecek ve siyasal yapıların halk desteği yerine sözünü ettiğimiz güç odaklarının yeni dizayn dönemini başlatacaktır.
İşte öyle bir dönemin eşiğindeyiz. Burada asıl görev mevcut siyasal yapılara düşmektedir. Mevcut siyasal yapılar hem toplumsal yapının hem ülkenin ihtiyacına uygun değişim ve dönüşümün temsilcileri olmak zorundadır. Bugün siyasal tıkanıklığın sebebi toplumun değişen ihtiyaçlarını ve gelecek beklentilerinin doğru okunamamasındır.
Eğer mevcut siyasal yapılar toplumun ve Türkiye’nin değişim ihtiyaçlarını ve beklentilerini biraz daha okumakta ve okuduklarına uygun yeni stratejiler oluşturmakta gecikmesi halinde siyasetinin dizaynı farklı güç odaklarının inisiyatifine açık hale getirecektir.
Bizde Cumhurbaşkanlığı seçim dönemleri Cumhuriyet tarihi boyunca çok sancılı geçmiştir. Bu Atatürk döneminde de böyledir. Fakat bu sancıları Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kapalı devre yapıldığı dönemler toplumun hissetmesi imkansızdı. Millet ancak zaman zaman pek anlam veremediği darbeye uyandığı zamanlarda bunu hissetti.
Bugün artık Cumhurbaşkanlığı Seçimleri doğrudan halkın iradesine dayanmaktadır. Yeni dönemde siyasal dizayn peşinde olanlar aynı zamanda halk iradesinin şekillenmesi için uzun süre çalışmaları zorunluluğunu getirmektedir.
Türkiye 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça siyasal yapının yeniden dizaynı konusunda toplumsal algıyı etkileyecek sancılı bir döneme doğru gitmektedir. AK Parti’nin son dönem yargı paketi, ekonomik paket ve yeni anayasa çıkışlarını tüm bunlara karşı tedbir olarak görmekte yarar var. Aynı şekilde muhalefetin Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüş çabasını da benzeri bir gayret olarak görmek lazımdır.
İşte bu noktada asıl önemli olan yeni siyasal dizaynın en az dış güç odakların etkinliğe maruz kalacak şekilde gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Bu görev hepimize düşer.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun….