Dr. Mehmet Cavlı
Siyasetin sorumluluğu
İktidar ne demektir? Muktedirlik demek. Devlet yönetimine talip olup kazanan siyasetçiler grubunun adı.
İktidarın sorumluluğu çok açıktır. Muhalefetin sorumluluğu da ayrı.
Vatandaşın sorumluluğu yok mu? Oy verince sorumluluk devri mi oluyor? Hayır. Gelişmiş ülkelerde her kesim vatandaşların bütünü sorumlu.
İktidarın veya muhalefetin vatandaşın halini anlamasını beklemek artık bitmiştir. Vatandaşın kendi halini seslendirmesi gerekiyor. Bu yüzyıl değişim yüzyılıdır. ”İşsizim, açım, sağlık, adalet, okuyamıyorum, eğitim” deme sorumluluğu var.
Irak, Afganistan, Suriye ve Latin Amerika gibi birçok ülkede görülen siyasi manzaralara vatandaş duyarsız kalmıştır.
Kendisiyle açıkça yüzleşmeyen insanların, başkalarının hatalarını öne sürerek yarışı kazanma uyanıklığı gösterdiği bugünkü dünyamızda, vatandaş gözünü açar; iktidar ve muhalefetin geyik muhabbeti yaptığını gördüğü gibi, sesini ihtiyaçları ölçüsünde hukuk çerçevesinde dile getirmesi doğal bir gerçektir.
Vatandaş düşünmeyi bilecek. Düşünmeyen insanlar, düşünenler tarafından kullanılmaktadır.
Siyasette az bilgiye sahip insanlar, ateşli savunma tepkileri gösterdikleri artık malum. Bağırarak hitap ederler. Gürültü çıkarırlar. Peki vatandaş ne diyor?
Siyasette insanları insanlarla kırdıran bir mücadele zemini oluşturulmuş. Siyaset adı altında bu yalan mücadelenin kurbanları hep vatandaşlardır. Halkın çıkarlarını bir kenarı bırakan ve kendi çıkarlarını yürüten siyasetçilerin varlığı da ayrı bir gerçektir. Hatta her bir siyasetçinin ayrı ayrı siyaset çıkarları, ile her bir vatandaşın ayrı ayrı çıkarları çatışmaktadır. Sorun budur. Çatışmalara ve çakışmalara son vermektir. Zengin ve varlıklı insanların ve siyasetçilerin çıkardığı bu çıkar mücadelelerinde fakirlerin çektiği eziyet ve kaybettiği değerleri düşünmek siyasi bir gerçektir.
Vatandaşların bu gibi sosyolojik ve psikolojik birçok gerçeği görmesi kişisel eğitimin, yüksek kültürün gereğidir. Ülke menfaati, vatanın birliği ve canlılığı ana maksattır.
Siyasetçiler köprü yapacağını vaad ederler. Ortada ırmak yoktur. Japonlar söylemiş. Siyasetçiler hakkında doğru ve dürüst insandırlar denilen hiç bir söze ras gelinmemektedir.
Gerçekten siyaset sinsiliktir. Her bireyi seviyor görünürler. Düşmanlıkları kalleşçedir . Yanında görünürler. Halbuki bireyden uzaktadırlar. Kötü insanları iyi, iyi insanları kötü gösterirler. Ellerinde mikrofon gücü var. Tek başına kükrerler. Karşılıklı oturarak, münazara, müzakere kabiliyetleri, teşebbüsleri sıfırdır.
Devletin düzenini eleştirirler. Hakikatte, devlet gemisi mutlaka düzgündür. Pusulası mutlaka çalışır. Onlar başarısızlıklarını devlete atarlar. Gemi çürük, pusula bozuk derler.
Konuşmaktan ve kendi çıkarlarını düşünmek ve amaçlarını gerçekleştirmekten başka maksadı olmayan siyasetçileri, tek tek ayıklamak gücüne sahip vatandaşların bu acınacak tutumlarını anket firmaları çoğu zamanlar çok güzel değerlendirmektedirler. Siyasi raporları okumak gerçekleri görmektir. Ama okunmuyor ki...
Siyasilerin kabirden sonraki hayatlarında yargılanmalarını merak edenlerdenim. Mutlaka mahkemelerine katılıp, duruşmalarında onları dinleyeceğim. Hakkım varsa hiç birine helalim yoktur.
Hakkımı isteyeceğim.
Ellerim iki yakalarında olacak.
Umarım beraat ederler.
Adaletin olmadığı dünyada, adaletin yeri kabirden sonraya kalıyorsa, çetin savunmalar olacak ve ilahi kayıtlar var, dünya hayatı kayıtlarını ve dosyalarını inkar edemezler.
Her bir insanın pin kodu vardır.
Pin kodunu girdin mi, işte insanın ahiret dosyası.
Mezarlarda nice insanlar yargılanıyor bilmiyoruz.
Hele siyasilerin yargılanması oy aldıkları vatandaşların hakları. Hepsi ölüm sonrası koltuk altlarına sıkıştırılmış dosyada.
Siz misiniz vatandaşla tavla oynar gibi oynayıp, zar atanlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.