Siyasetin üretim kısırlığı
Sadullah Özcan'ın yeni yazısı...
Dikkatinizi çekiyordur. Sık sık siyasetin itibarı ve TBMM’nin yeniden yapılandırılması üzerine yazılar kaleme alıyorum. Siyasetin tıkanıklığından bahsediyorum. Çözüm yolları sunmaya çalıyorum.
Salgın döneminde zorunlu kaldığımız uzaktan sohbet programlarının birinde konuk dostumuz “Devlet bir teknolojidir” demişti. O dostun söylediği gibi devleti bir teknoloji olarak ele alırsak bu teknolojinin parçalarından en önemlisi siyaset ayağıdır.
Siyaset ayağı aslında bu teknolojinin dişleri, yürüyen tekerleridir. Bizler teknolojiyi genel olarak üretim sektörünün işleyişinin adı olarak anlarız. Üretim teknolojisinin son versiyonlarına sahip bir sanayi, bilişim ve imalat sektörü en iyi çıktıları ve ürünleri elde eder. Hem kalite, hem maliyet, hem karlılık oranı hem devamlılık açısından başarı kullandığın teknolojiye bağlıdır. Sanayide boşa dönen veya duran dişliler ve çarklar zaman kaybı, üretim kaybı boşa enerji kaybıdır.
Eğer devleti de bir teknoloji olarak kabul edersek bu teknolojinin çarkları boşa dönüyor ise o ülkenin ilerlemesinden bahsedilemez. Yeni şeyler bekleyemezsin.
Bugün siyaset sektörü üretimden giderek uzaklaşmaktadır. Tıpkı eldeki teknolojinin çarklarını boşa dönmesi gibi bir durum söz konusudur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi devlet sisteminde yeni bir teknolojiye geçiyorsunuz. Ama halen elinizde bulunan bu teknolojinin bazı parçalarını ısrarla devreye koymuyorsunuz.
Hala daha hurdaya atılmış eski teknolojinin parçalarını kullanmaya çalışıyorsunuz. Bu parçalarla üretim yapılmaya çalışılıyor. Fakat bir türlü verim alınamıyor. Madem eski teknoljinin çarklarını kullanacaksınız sistemi değiştirmenin mantalitesi nedir? O nedenle Parlamenter sistemin alışkanlıkları nedeniyle “Kekliğin sekmesini taklit edeceğim derken kendi yürüyüşünü unutan karga” misali yol kat etmeye çalışılıyor. Ama tam aksine yerimizde bile saymıyoruz.
İktidarı ve muhalefeti ile siyaset mekanizması çarkları boşa dönen, dişlileri yalama olmuş makine gibi üretimden uzak bir durumdadır. Herkes bir birinin çıkardığı seslere karşılık veriyor.
Seçimlere iki yıldan az zaman kaldı. İktidara talip olan siyasi partiler sizlere soralım 2023 vizyonunuz nedir? Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılında milletin beklentilerini karşılayacak milletin ufkunu açacak ne tür bir misyon ve vizyon koyuyorsunuz ortaya?
Unutmayın kapalı kapılar ardında hazırlanan ve dayatma algısı yaratan son dakika vaatlerden bahsetmiyorum. Geçin bunları.
Milleti dinleyerek vatandaşın şekillendirebileceği bir vizyondan bir misyondan bahsediyorum. Akademik dille kaleme alınmış millet anlamasın diye gizem katılan bir hazırlıktan bahsetmiyorum.
Karşılıklı küfür içerikli âşık atışmalarından bahsetmiyorum. Her hafta grup toplantılarında aynı merkezlerde çerçeveleri çizilip tiyatro sahnelerindeki karşılıklı diyaloglardan bahsetmiyorum.
Siyaset mekanizması tıpkı teknoloji gibi, problemlere çözüm üretmekten uzak sadece boşa dönen çarklar misali devam ederse ülke ciddi zarar görür.
Seçim geleceğin planlarının yarışıdır. Millet geleceğinin planlarına oy verir. Siyaset mekanizması geleceğin planlarını üretmek zorundadır.
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.