Siyasette Çanlar Kimin İçin Çalıyor?
Siyasette neler oluyor? İşte N Gazete yazarı Nevzat Bingöl'den detaylı bir analiz...
Türkiye dış politikada “Yalnızlığını” yaşarken içeride de bazı ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yetkililerinin Suriye’nin kuzeyinde Arap aşiretleriyle yaptığı görüşme sonrasında Arap aşiretleri PYD-ENKS ile birlikte “Cezire Özerk Bölgesi”ne destek vermeyi kabul etti. Yakın zamanda ENKS’ye bağlı “Roj Peşmergeleri” nin de bölgeye geçmesi bekleniyor.
Rusya ve Suriye, Türkiye’nin “Kırmızı çizgi” dediği İdlip’de operasyon hazırlığına başladı.
Geçmiş dönemde yazdığım yazılarımda Rusya, ABD ve İsrail’in Suriye politikaları konusunda anlaştıklarını yazmıştım. Suriye’nin kuzeyindeki bu gelişmelere paralel olarak, Rusya da “Rojava Özerk Bölgesi” yetkililerini Moskova’da ağırladı. Rusya özerk yönetim yetkilileriyle direk bir antlaşma imzalamak yerine, Moskova’da yaşayan Suriye Komünist Partisi lideri Kadri Cemil ile antlaşma imzalatıldı. Bu antlaşmada taraflar Suriye’de özerk bölgelerin olabilmesi ve Suriyeli Kürtlerin Cenevre’de anayasayı hazırlama komitesine güçlü bir şekilde katılmasını kabul etti. Kadri Cemil daha önce Suriye’de başbakan yardımcılığı görevini yürütmüştü.
Libya’da Amerika’nın da müdahil olmasıyla kartlar yeniden karıldı, Fransa Hafter ve rakibi Sarac’ı Fransa’da bir araya getirdi ve Türkiye’nin Libya’daki etkinliği bir anlamda azaltılmış/dengelemiş oldu.
Irak Kürdistan federal bölgesinde bağımsızlık ilanı sesleri yükselmeye başladı, ABD tarafından Harir de yapımına başlanan büyük askeri üs tamamlanmak üzere.
Doğu Akdeniz’de Türkiye yalnızlaştı, Fransa’nın topladığı (aralarında Türkiye’ye yakın duran İtalya ve İspanya dâhil olmak üzere) Akdeniz’e kıyısı olan M7 ülkeleri Türkiye karşıtı bir tavır aldılar.
Türkiye’nin sürekli sahip çıktığı Filistin’in de dâhil olduğu Arap birliği toplantısında Türkiye kınandı. Filistin yönetimi bu karara itiraz etmedi.
Tüm bu dış gelişmelere paralel olarak Türkiye iç siyaseti de ısınmaya başladı. Seçimlerin 2023 yılında zamanında yapılmayacağı tartışmaları haklı çıkmış görünüyor.
Sayın Erdoğan ile İç İşleri Bakanı Soylu arasında yaşanan ve Soylu’nun istifa etmesi, Erdoğan’ın istifayı kabul etmemesiyle sonuçlanan olayın kolay kolay kapanmayacağı konuşuluyordu. Soylu’nun son çıkışları, Neçirvan Barzani’nin ani Türkiye ziyareti bu iddiaları doğrular nitelikte.
İddialara göre Erdoğan Soylu’nun bazı ilişki ve görüşmelerinden rahatsız olduğu için, Soyluyu önce itibarsızlaştırmak, sonrasında da pasifize etmek istedi. Yine kuzey Iraktaki bazı Kürt kaynakların iddialarına göre; Neçirvan Barzani’nin ani ziyareti HDP desteğini almak için yeni bir “Çözüm Süreci” koşullarını tartışmaya yönelik bir ziyaret olduğu yönünde.
Ankara kulisleri, Barzani ziyaretinin hemen ardından Mehmet Ağar’a yakınlığıyla bilinen Süleyman Soylu’nun Anayasa mahkemesi başkanına yönelik açıklamasını da bu amaçla yaptığı yönünde.
İddialar o dur ki; Süleyman Soylu bazı eski politikacılarla birlikte hareket ederek, yeni bir parti veya mevcut partilerden birinin başına geçerek siyaset kulvarında yeni bir denklem açmak istediği yönünde.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin, bazı liderlerin sözlerinin aksine 2023 yılına kalmayacak ve bu sonbahar siyaset çok sıcak geçecek gibi görünüyor. Bu sıcaklığın kışı ısıtarak ilkbaharda bir yenilenmeye yol açar mı? Onu hep birlikte göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.