Orhan Selen
ŞÖHRET
Türkiye’de şöhret denince akla kimler geliyor ?
Başta mankenler, pop ve arabesk şarkıcıları, mafya dizilerinin yapmacık katilleri, ağalı feodal dizilerin çağ dışı tiplemeleri, futbolcular, sabah programları yapan gevezeler.
Bunlar yolda yürürken, çarşıda dolaşırken.kısacası kalabalığın olduğu her yerde derhal tanınır ve ilgi odağı olurlar.
Sınırlarımızı hatta Avrupa’nın sınırlarını sanatlarıyla aşmış kişiler pek tanınmaz
İnsanlar bunlardan imza almak veya birlikte fotoğraf çektirmek için sıraya girmezler.
Yazarlar, romancılar, şairler, besteciler bizim ülkemizde sıradan kişilerdir.
Sokakta herhangi bir kişiye birlikte fotoğraf çektirmek için iki isim önerilsin;
Orhan Pamuk veya Tarkan.
Tarkan’ı tercih edilecektir.
Bu testi yüz kişiye, bin kişiye uygulasak sonuç değişmez.
Oysa yüz yıl sonra Orhan Pamuk’la çekilmiş bir fotoğraf antika değerinde ve övünç veren bir miras olarak salonun baş köşesine asılabilir.
Bugün çığlıklar atılarak dinlenen pop starların ise adları bile anımsanmaz.
Medya sırtından para kazanamayacağı kişileri piyasaya şöhret olarak sürmez.
Çıplak fotoğraflarını çekemeyeceği, skandallarıyla ilgi toplayamayacağı kişilerle ilgilenmez.
Bu noktada medyaya kızamıyorum.
“Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” diye bir söz vardır.
Halkımız nelere ilgi gösteriyorsa, medya da onları sunuyor.
Belirli mekanlarda geçen serüvenlerde edepsizliğin, şirretliğin, terbiyesizliğin, saldırganlığın, yüzsüzlüğün, yırtıklığın, namussuzluğun ilgi topladığını gören medya programcıları ne yapabilirler?
Onlar da reytinge göre reklam alıyorlar.
Günümüz şöhretleri ne kadar şişseler de, içi hidrojen dolu balon olmaktan öteye geçemezler.
Biz onlara uçan balon deriz.
Bir süre uçarlar, gazları bitince yavaşça yere iner ayaklar altında ezilip kaybolurlar.
Elini sallasan şişme şöhrete çarpacak bir ülkede yüzyılların ötesine çok az kişiyi gönderebilmek, şu günlerde bir anlam taşımıyor olabilir.
Bir toplum sanatçıları ve bilim adamları ile yaşamını sürdürebilir, manken ve şarkıcılarıyla değil.
Fakat halkımız yazarına, ressamına, şairine ödeme yapmaz.
Onun için değerli ve önemli olan sık sık kadın veya erkek değiştiren çapkın şöhretlerle, onların yaşam biçimleridir.
Hele içlerinde kadın dövenler olursa, ana haberlerde bile dakikalarca yer alır.
1938 yılından beri siyasetçiler eğitim ve öğrenimi adım adım bozarak doğruyu düşünebilen kuşaklar yetişmesini önlediler.
Başka ülkelerde ibrikçi bile olamayacak kişilerin tepelerde dolaşması halkın insan seçecek önseziden ve birikimden yoksunluğundandır.
Bir toplumun şöhretleri kimlerden oluşuyorsa siyasetçileri de aynı kalitededir.
Bakın şöhretlerimize.
Siyasetçilerimize de bir göz atın.
Tek yumurta ikizleri gibi benzediklerini göreceksiniz.
Huyları, kişilikleri, şirretlikleri, iki yüzlülükleri, kabalıkları, kültürsüzlükleri ile aynı tornadan çıkmış benzer ürünlerdir.
“Biz bunları hak ediyor muyuz “gibi bir soru çok saçma olur.
Devletin eğitim ve öğrenim sistemi defolu olabilir.
Tüm halkımızın beyinleri de defolu üretim değil ya..
Yanlış yapmanın da bir sınırı vardır.
Eşek aynı yolda aynı çukura iki kez düşmez.
Kenarından dolaşır.
İnsan aynı yolda aynı çukura sık sık düşüyorsa, düzgün bir boy aynasının karşısında bir süre kendisini incelemelidir.
Hatta bir de ses denetimi yapmalıdır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.