SONUÇ?!

SONUÇ?!

Cüneyt Şaşmaz yazdı: SONUÇ?!

"Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!"

Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Atatürk

"Okşayan elin kıymetini bilmeyenler, tekmeleyen ayağı öperler."
Douglas Adams

YOBAZ BOP’ta aklını kiraya veren veren’e.
Eleştiri alınca bozulanlar, kendi fiyakaları bozuluyor diye ağlaşacaklarına, BOP’ta biz neyi eksik yaptık ki, ülke, içinde yaşadığımız coğrafya yangın yerine döndü diye sorması gerekmez mi?!
Meleklerin cinsiyet’inin olmadığını anlamak için illa ki, Osmanlı’yı gömdüğünüz gibi Türkiye’yi de gömmeniz mi gerekiyor?!
Bahçeli, "Başkanlık seçim süreç’i" kapsamında diyordu ki:
"Buradan özetle ifade ediyorum.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, anayasa değişikliği ve halkoylamasıyla kabul edilmiştir.
Bu süreç 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacak olan milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimiyle uygulamaya bütün kurum ve kurallarıyla beraber geçecektir.
Böyle bir süreci gölgelemek, tartışmak, farklılaştırmak, demokrasiden yana bilmem kimden yana diye ayrımlarla her türlü kaosu, krizi davet etmek doğru bir şey değildir."

http://www.hurriyet.com.tr/erdogan-isim-vermeden-yuklendi-bu-trenden-dusenler-dustukleri-yerde-kalirlar-40704238

http://www.hurriyet.com.tr/bahceliden-ak-parti-ile-ittifak-sorusuna-yanit-40702955

Nüans?!

Bu sözleri medya’nın nasıl verdiği ve/veya Erdoğan’ın ne anladığı ortada.

Yani?!

Bahçeli de o süreç’in bir parçası!

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nde, devletimizin en önemli ve hatta pek çok durumda tek makamı, Cumhurbaşkanlığı'dır.

Cumhurbaşkanlığı, alması gereken kararları zamanında ve etkili bir şekilde alamazsa, bundan sadece Cumhurbaşkanı veya Cumhurbaşkanı'nın genel başkanı olduğu siyasi parti değil, aynı zamanda devletimiz de zarar görür.

"Devlet" dediğiniz şey, "Millet", "Ülke" ve "Egemenlik"unsurlarından oluşmuş bir kurumdur.

Devletin zarar görmesi demek, millet olarak bizim zarar görmemiz demektir.

Devletin zarar görmesi, yaşadığımız ülkenin zarar görmesi demektir.

Maalesef, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" denen, alması gereken kararları zamanında alamayan bu sistem, devletimize, yani milletimize ve ülkemize zarar veren bir sistemdir.

Bu devletin sahibi Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Bakanlar, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü değildir.

Onlar, bu devletin hizmetkarlarıdır.

Bu devletin sahibi, Türk vatandaşlarıdır.

Türk vatandaşlarının etkili ve rasyonel bir yönetime ihtiyacı vardır.

Üniversite öğrencilerinin üniversiteye öğrenim ücreti ödeyip ödemeyeceklerini, ödeyeceklerse ne kadar ödeyeceklerini öğretim yılı başlamadan önce bilmeye hakları vardır.

Öğretmenlerin ara tatilde katılacağı çalışmadan dolayı ek ders ücreti alıp almayacaklarını ara tatil başlamadan önce bilmeye hakları vardır.

KİT yönetim kurulu ve danışma kurulu başkan ve üyelerinin alacakları ücretlerin ne olduğunu önceden bilmeye hakları vardır.

Üniversite öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin, görev süresi sona ermiş ve sadece günlük işleri idare eden rektörlere değil, inisiyatif alan, üniversite için alınması gereken büyük kararları alan, öğretim üyeleri için ilan edilmesi gereken kadroları zamanında ilan eden rektörlere ihtiyacı vardır.

Nihayette Türk vatandaşlarının anayasa ve kanunlar tarafından öngörülen kararları yine bunlar tarafından öngörülen süre içinde alan bir Cumhurbaşkanı'na ihtiyacı vardır.

Kararları Anayasa ve kanunların öngördüğü azami süreler içinde alamayan görevlilerin, bu konudaki eleştirilere katlanması ve bunun sebeplerini devletin sahibi olan Türk milletine açıklamaları gerekir.

Malum, ben "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"ni savunan biri değilim.

Bu sisteme derhal son verilmesi gerektiğine inanan birisiyim.

Ancak bu sistemin, yürürlükte kaldığı sürece en etkili ve en verimli bir şekilde çalıştırılması gerekir.

Hiç olmazsa Anayasa ve kanunlarımız gereği alınması gereken kararlar, yine Anayasa ve kanunlarımızın öngördüğü süreler içinde alınmalı ve Resmi Gazete'de yayınlanmalıdır.

Bu makalede rektörlerin imam hatip mezunu olmaları, bilimsel yayın sayılarının düşük olması değil, geç atanmaları eleştiriliyor.

Rektörler hangi siyasal eğilimden olursa olsun, bilimsel olarak ne kadar yetersiz olursa olsun, zamanında atanmalıdır.

Bu çok zor bir şey midir?!

Öğrenim ücretlerinin Kanunun öngördüğü gibi her yıl en geç Haziran ayında belirlenmelidir.

Bunu yapmak o kadar zor mu?!

Devletimiz için en kötü şey, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi" değil, bu kötü sistemin dahi hiç veya zamanında işletilmemesidir.

Kaldırılıncaya kadar bu sistemin etkili bir şekilde çalıştırılması gerekir.

Türkiye’de, parlamenter hükümet sistemini kaldırıp, "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"ne geçen iktidar, şu anki mevcut iktidardır.

Türkiye’de Başbakanlık, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü, Yüksek Planlama Kurulu, Devlet Personel Başkanlığı gibi değerli kuruluşları kapatan, bunlara ait olan yetkileri Cumhurbaşkanlığına veren iktidar yine bu iktidardır.

Bakanlar Kurulu'na ait olan üniversite öğrenim ücretlerini tespit etme yetkisini Cumhurbaşkanına veren 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin altında, şu anki Cumhurbaşkanı'nın ve hepsi AKP’ye mensup olan o zamanki Başbakan ve Bakanların imzaları vardır.

Cumhurbaşkanı bu yetkiyi zamanında kullanmayacak idiyse, bu yetkiyi neden Cumhurbaşkanı'na verdiniz?!

KİT yönetim ve danışma kurulu üyelerinin ücretlerini tespit etme yetkisini Yüksek Planlama Kurulu'ndan alıp Cumhurbaşkanına veren 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı KHK’nin altında yine aynı imzalar bulunur.

Öğretmenlerin ek ders ücretlerini tespit etme yetkisini Bakanlar Kurulu'ndan alıp Cumhurbaşkanı'na veren iktidar da, yine bu iktidardır.

Türkiye’de rektör atama yetkisi, üniversite öğretim üyeleri topluluğu, YÖK ve Cumhurbaşkanı arasında paylaşılmıştı.

Bu üçlü sistemden öğretim üyeleri topluluğunu ve YÖK’ü çıkaran ve atama yetkisini tek başına Cumhurbaşkanı'na veren siyasi iktidar, yine şu an görevde bulunan siyasi iktidardır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 46’ncı maddesi'nin b bendi'ni, şu anki mevcut siyasal iktidar değiştirmiştir.

Aynı Kanun'un 13’üncü maddesini yine aynı siyasal iktidar değiştirmiştir.

Yüksek Planlama Kurulu'nu ve Devlet Personel Başkanlığı'nı kaldıran iktidar da, bu iktidardır.

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"ne geçilirken çıkarılan 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 132’nci maddesi'ni, 135’inci maddesi'ni de yine bu iktidar kabul etmiştir.

Kendi koyduğunuz bu kurallara uymayacaksanız, neden bu kuralları koydunuz?!

Bu kuralları koyan sizlersiniz.

Kendi koyduğunuz kurallara, kendiniz uyunuz!

https://www.anayasa.gen.tr/cbhs-bilanco.htm

Cüneyt Şaşmaz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler