Soylu'dan dikkat çeken İmamoğlu çıkışı!
Bakan Soylu, İBB Başkanı İmamoğlu ile ilgili başlatılan ön incelemeyle ilgili açıklamalarda bulundu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında 'türbede ellerini arkadan bağlayarak yürüdüğü' gerekçesiyle başlatılan ön incelemeyle ilgili konuştu. Soylu, "Bu görüntüleri gördükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntü olamaz" dedi. Soylu, "Burada bir soruşturma söz konusu değildir. Ben buna soruşturma izni vermem" ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 24 TV'de soruları yanıtladı. Bakan Soylu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla ilgili hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
"Sayın İBB Başkanı diyor ki "Bizim memlekette gezerken insanlar eli arkasında gezer, bilinir". Ben de Karadeniz'in çocuğuyum. Bizim yollar rampadır, sağlam çıkmak için elinizi arkaya koyarsınız, doğrudur. Ama iki özellik vardır: Bir, büyüklerin yanında çocuklar ellerini arkaya koymazlar.İki, camilerde ve özellikle mezarlık yerlerinde eller arkaya konmaz. Saygı, edep ve terbiyedir. Büyüğümüze ve kutsal yerlerimize terbiye.
"BEN DE SAYGISIZLIK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
"İBB bu törende ne için var? İstanbul'un fatihi Fatih Sultan Mehmet Han için, orada onun kabrini ziyaret etmek, ona dua etmek için. Yani İBB başkanı sıfatıyla var. Tabii vatandaş bunu görünce saygısızlık olduğunu düşünüyor. Bu görüntüleri gördükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntü olamaz.
"BİR SORUŞTURMA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
"Bunun dışında başka bir şikayet var. Siz terör örgütünün desteklediği partiyi ziyarete gidip övüyorsunuz, 'Sizin görevden alınacak olmanızı kabul etmiyorum' diyorsunuz. Vatandaş onu da şikayet ediyor. Bu şikayetler bize iki şekilde gelir. Bir, valiliklere. Biz bu şikayetleri değerlendiririz. İkinci olarak da savcılığa suç duyurusunda bulunulur, savcılık bunu işleme koyar. Bir kişiye özel bir durum söz konusu değildir. Burada bir soruşturma söz konusu değildir. Savcılığın yaptığı doğrudur. Kimse suçlu bulmasın. Kimse ayrıcalıklı, imtiyazlı değildir.
"Bizim soruşturma izni vermemiz soruşturma açılması gerektiği anlamına da gelmez. Savcı soruşturma açmayabilir. Ben izin vermezsem açamaz ama.
"Biz devleti birilerinin siyasi kazancına göre mi yöneteceğiz? Burası çadır devleti değil.
"Birisi diyor ki "Ben seçildim, dokunulmazım, kanun bana işlemez, yaparsan ben bunu siyasallaştırırım". Bir de "Ne uğraşıyorsunuz bu adamla, mağdur ediyorsunuz ya da meşhur ediyorsunuz" diye bize kızanlar var. Geçen yıl bu zamanlarda İBB izin toplamadan yardım toplama işine girişti. Peki biz ne yaptık? Yardım toplamasına izin verdik, toplanan yardımlara da el koyduk. Yerel mahkemeye başvurdu kaybetti, idari mahkemeye, Danıştay'a başvurdu kaybetti. Biz birtakım siyasal çıkarımlara göre bu devleti yönetirsek yarın bu devletin yerinde yeller eser. Biz hakikatin mağlubiyetine zemin açmayacağız.
"Biz sessiz kalsaydık, 100 binin üzerindeki dernekler, belediyeler de 'Biz topluyoruz' diyeceklerdi. Biz kuralları uygulamak zorundayız, birinin istifade edip etmeyeceğine göre uygulanmaz kurallar.
"SORUŞTURMA İZNİ VERMEM"
"Neticede ne yapacağız? Böyle bir sonuç geldiği zaman, ben buna soruşturma izni vermem. Öbürüne vermek isterim, kayyumlara da gitti. Ona da vermek isterim. Ama biz hukukun temsilini ortaya koyuyoruz, belki de ona da vermemek gerekirse vermeyeceğiz. Üçüncüsü, devletin kuralları işleyecek. Biz bu incelemeyi yapmazsak devletin kuralları işlemez, vatandaş da 'Bu devlet beni kaale almıyor' der.
"Bir otobüs meselesi vardı geçen sene. Bir yalan uydurdular, biz bunu adım adım araştırdık ve İBB'nin çok büyük bir yalan ortaya koyduğunu ispat ettik. Dava da açıldı. Fazilet Durağı meselesi... 'Bizi mağdur etmeye çalışıyorlar' dediler. Hollywood senaryolarını andıran bir yalanlar dizisi ortaya kondu. Benim bakan olarak görevim bunu ortaya çıkarmaktı, biz bunu ortaya çıkardık ve bunun yalan olduğunu herkes kabul etti."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.