STK’ların Karşı Olduğu Düzenleme Yasalaştı
Sivil Toplum Kuruluşlarının sivil toplum örgütlerini susturmayı ve kayyum atanmasının önünü açtığı iddiasıyla karşı çıktığı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi,Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi.
Sivil Toplum Kuruluşlarının sivil toplum örgütlerini susturmayı ve kayyum atanmasının önünü açtığı iddiasıyla karşı çıktığı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi,Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi.
Cumartesi günü akşamı yapılan oylamada muhalefetin 113 oyuna karşı oyuna rağmen AKP ve MHP milletvekillerinin 254 lehte oyuyla teklif yasalaştı.
Muhalefetin yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması sürpriz olmayacak.
Çakırözer: ‘‘Atatürkçü, liberal, İslamcı her kesimden STK yasaya karşı çıktı’’
Tasarı aleyhine Meclis’te görüş bildiren Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, meclis genel kurulunda yapılan itirazlarla derneklere müdahale için soruşturma yeterliliğinin kovuşturma şartının dönüştürüldüğünü söylese de yasanın bu haliyle sivil toplum kuruluşlarını sürekli baskı altında tutmasının ifade özgürlüğü ve genel olarak demokrasiye aykırı olduğunu ifade etti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Çakırözer, ‘‘Türkiye’nin de üyesi olduğu Mali Eylem Görev Gücü (FATF) kara para ve terörizmin finansmanı için bir takım tavsiyelerde bulundu. Ancak FATF, bu düzenlemenin orantılı olmasını, sivil toplumla da konuşulmasını, risk analizinin iyi yapılmasını, derneklerin faaliyetlerinin engellenmemesini söylüyor. Sivil toplum kurumlarından hiç görüş alınmadı. Tavsiyeler arasında 12. madde de var. Burada siyasi nüfuz sahibi üst düzey yetkililer, siyasi kişiler ve yakınlarının denetlenmesi öngörülüyor. Bu da yasada yer almıyor. Burada hedef sivil toplum kuruluşları üzerinde tam denetim oluşturmak. Zaten bu yüzden de liberal STK’lardan, Atatürkçülere, İslamcılara kadar neredeyse her kesimden dernek ve yapı karşı çıktı’’ dedi.
Çakırözer: ‘‘Yasa, STK’lara kayyum atamanın önünü açıyor; bu haliyle hem AB ve FATF de endişeleri arttıracak’’
Yasanın bu haliyle Türkiye’nin dünyaya güven değil güvensizlik verdiğinin altını çizen CHP Eskişehir milletvekili, ‘‘biz yaptık oldu’’ anlayışıyla yapılan düzenlemenin orta ve uzun vadede olumsuz sonuçlar yaratmasından kaygı duyuyor.
Çakırözer, ‘‘Bildiğiniz gibi derneklere ya da genel olarak sivil toplum örgütlerine kayyum atamak, faaliyetlerini kısıtlamak Anayasa’ya aykırıdır. Bu düzenleme kovuşturma olması halinde İçişleri Bakanı’na bu yetkiyi veriyor. Bu nasıl olacak? Bir terör kelimesiyle. Türkiye’de terör kavramının ne kadar geniş kullanıldığını yıllardır görmüyor muyuz? İşte Sözcü davası, işte Cumhuriyet davası. Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Ayhan Bilgen. İfade hürriyetiyle ilgili ihlaller hep terör olarak karşımıza geliyor. Bu düzenlemeyle bir sivil toplum kuruluşu yaptığı basın açıklaması nedeniyle terörle ilişkilendirilip faaliyetleri durdurulabilir ya da kayyum atanabilir hale geliyor. Öngörülemez sonuçları olacak geniş yetkiler içeren bir yasa. Siyasi söylem bir taraftan ‘reform’ diyor, ‘yerimiz AB, yeni sayfa açacağız’ diyor. Öbür taraftan STK’lara kayyum atamanın önünü açıyor. Bu yasa bu haliyle hem AB ve FATF de endişeleri arttıracak. Bizi ileri götürmediği gibi itibarımızı zedeleyecek’’ dedi.
Yasa başka neler öngörüyor?
Yasa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarına konu kişi veya kuruluşların veya bunlar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak kontrol edilen ya da bunların adına veya hesabına hareket eden kişi veya kuruluşların Türkiye'de bulunan mal varlığının, deniz ulaşım araçlarının dondurulması veya yasaklama kararlarını Cumhurbaşkanı’nın Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla gecikmeksizin uygulanmasını öngörüyor.
Yine yasa Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanı başkanlığında aralarında Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan temsilcilerin de yer aldığı Denetim ve İşbirliği Komisyonu kurulmasını içeriyor.
Yasaya göre, izinsiz yardım toplayanlara 5 bin Türk lirasından 100 bin Türk lirasına kadar idari para cezası verilecek ve STK’ların faaliyetleri de inceleme kapsamına alınacak.
620 STK’nın #SivilToplumSusturulamaz kampanyası sonuç vermedi
Yasaya karşı 620 sivil toplum örgütü bir ‘‘Kanun teklifi Anayasa’ya ve Örgütlenme Özgürlüğüne Aykırıdır’’ başlıklı bildiri yayınlayarak sosyal medyada #SivilToplumSusturulamaz kampanyası düzenledi.
Yasanın Türkiye’de bulunan yaklaşık 120 bin civarında dernek ile bu derneklere üye en az 1,5 milyon yetişkin insan ve bu insanların aileleri ile birlikte en az 10 milyon insanı dolaylı ve dolaysız ilgilendirdiğini savunan bildiride ‘‘Teklifin aynen yasalaşması durumunda, başta insan hakları dernekleri olmak üzere, kadın hakları, mülteci hakları, engelli hakları, çocuk-gençlik hakları ve LGBTİ+ hakları alanında faaliyet gösteren dernek ve vakıflar, çeşitli hukuk dernekleri, sosyal mücadele yürüten dernekler ile sosyal yardım için fon kaynakları kullanan dernekleri, hemşeri dernekleri, spor kulüpleri, farklı inanç gruplarının dernek ve vakıflarının tümü tek imza ile kapatılma riskiyle karşılaşacak, bu konuda açılacak idari davalar yıllarca süreceği için pratikte ‘hızlı kapatma’ prosedürü yaratılmış olacaktır’’ uyarısı yapılmıştı. Ancak bu uyarılar sonuçsuz kaldı.
Özgür-Der: ‘‘İktidar mensuplarını bürokratik oligarşiyi azgınlaştıracak düzenlemelerden kaçınmaya davet ediyoruz’’
İktidara yakın STK’lar da yasanın bu halinden memnun değil. Son dönemde Suriye’nin İdlib bölgesinde yaptığı çalışmalarla öne çıkan Özgür-Der de bu derneklerden biri.
Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya imzasıyla geçtiğimiz hafta yayınlanan açıklamada, ‘‘Belli ki otoriter devlet ve bürokratik tahakküm mantığı burada da devreye girmiştir. İktidar zaten epeyce cılızlaşmış, etkisizleşmiş sivil toplum alanının daha da etkisiz kılınması, kısmen de olsa muhalif bir zemin oluşturabilme potansiyeli taşıyan bu alanın tam bir kontrol altına alınması iştiyakıyla söz konusu yasayı fırsat bilmiştir. Gerek güvenlik sektöründe gerek yargıda dönem dönem terör ithamının ne kadar büyük bir keyfilikle kullanıldığına, bu durumun ne kadar büyük hak ihlallerine yol açtığı da açıktır. Nitekim değişik İslami yapıların, tek bir şiddet eylemiyle irtibatları olmamasına, hatta kategorik olarak bu tarz eylemleri reddettikleri bilinmesine rağmen kimi zaman emniyet kumpaslarıyla, kimi zaman da ideolojik körlük içindeki yargı mekanizması marifetiyle ağır mahkûmiyetlere maruz bırakıldıkları malumdur’’ ifadelerini kullanarak ‘‘iktidar mensuplarını kendi elleriyle bürokratik oligarşiyi azgınlaştıracak düzenlemelerden kaçınmaya davet’’ etmişti.
Yasayla ilgili olarak ‘‘sonuçları ortam değiştiğinde felaket olabilir" şeklinde yorum yapan Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan ise konuyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisini aradığını ve ‘‘STK'ların İslami çalışmalarını engellemesinin söz konusu olmayacağını, buna ilk önce kendisinin karşı duracağı’’ yönünde güvence verdiğini dile getirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.