'Süreç' Komisyonu 'İmralı' Ziyareti Sonrası Toplandı: CHP'den 29 Maddelik Yol Haritası
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugün 19. toplantısını gerçekleştirdi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bugün 19. toplantısını gerçekleştirdi. Toplantının ardından konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun dinleme faslı nihayete erdiğini, raporlama safhasına geçildiğini belirtti. CHP, 29 maddelik yol haritasını açıkladı.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bundan önceki son toplantısını TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında 21 Kasım Cuma günü yaptı.
Komisyon üyeleri, toplantının birinci kısmında, yapılan ve yapılması muhtemel çalışmalar hakkında değerlendirmede bulunurken, toplantının ikinci oturumu kapalı gerçekleştirildi. Kapalı oturumda, hazırlanacak nihai rapor başta olmak üzere bundan sonraki aşamalar ele alındı.
Komisyon, üye tam sayının 5'te 3 nitelikli çoğunluğunun oyuyla terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın cezasını çektiği İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na gidilmesini kararlaştırırken, nihai raporun hazırlanması için teklif ve görüşlerin de 28 Kasım Cuma akşamına kadar TBMM Başkanlığına bildirilmesi istendi.
CHP, heyete üye vermezken, AKP, MHP ve DEM Parti'nin Meclis Başkanlığına bildirdiği isimler doğrultusunda, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ile DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'ten oluşan heyet, 24 Kasım'da İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na gitti.
DİNLEME FASLI BİTTİ, RAPORLAMAYA GEÇİLDİ
Komisyon, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında, 19. toplantısını, bugün saat 14.00'te TBMM Tören Salonu'nda yaptı.
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 19. toplantının açılışında yaptığı konuşmada, çalışmaların en hassas, en kritik ve en kırılgan dönemine girildiğini vurguladı.
Şimdiye kadar hassasiyetle, fedakarlıkla bu çalışmaları yürüttüklerini ve bu noktaya kadar gelindiğini ifade eden Kurtulmuş, "Bundan sonra da artık son düzlükte bir iki temel vazifemizi de icra edip oluşturacağımız sonucu da Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunacağız. Ümit ederim ki çalışmalarımız hayırlarla neticelenir" diye konuştu.
Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" sürecinin, komisyonun çalışmalarından ibaret olmadığını, meselenin sadece bir kısmı olduğunu söyledi.
Bir devlet politikası olarak sürdürülen bu sürecin, devletin bütün ilgili kurumları vasıtasıyla sahada ve bir şekilde örgütle yapılan temaslarla bugüne kadar getirildiğini belirten Kurtulmuş, bu sürecin bir al-ver, bir pazarlık süreci olmadığının altını çizdi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, örgütün kendisini feshetme kararını ortaya koyduktan ve silahları teslim etme sürecine sembolik bir törenle başladıktan sonra bu sürecin hızlandığını ve siyasetin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için TBMM'de bulunan siyasi partilerden 11'inin ittifakıyla bu komisyonu kurarak bugüne kadar getirdiğini kaydetti.
Kurtulmuş, "Bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gereken, çok daha hassas davranmamız gereken bir sürece girdiğimiz aşikardır. Bunu başta kendim olmak üzere her birimize önemli bir uyarı olarak ortaya koymak istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"DİNLEME FASLI NİHAYETE ERMİŞTİR"
Komisyonda şimdiye kadar 134 kişi ve kuruluşun dinlendiğini, 18. komisyon toplantısında ise katılanların 5'te 3 nitelikli çoğunluğuyla alınan karar gereği komisyonda grubu bulunan partileri temsilen birer temsilcinin adaya gitmesi yönünde bir karar alındığını anımsatan Kurtulmuş, üç siyasi partinin temsilcisinin gönderildiğini ve ziyaretin 24 Kasım tarihinde gerçekleştirildiğini hatırlattı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ziyaretin gerçekleştirilmesi ile birlikte komisyonumuzun dinleme faslı nihayete ermiştir. Böylece komisyon bu konuyla ilgili farklı toplumsal kesimleri, bu konunun tarafı olanları ve bu süreçlerde mağdur olanları dinlemiş ve bu son ziyaretle birlikte de dinleme faslı tamamlanmıştır.
Bundan sonraki süreçte raporlama safhasına geçiyoruz. Yani komisyon çalışmalarından sonra Terörsüz Türkiye'nin gerçekleştirilmesiyle ilgili kendi açımızdan gördüğümüz, ortak hassasiyetlerle hele hele mümkünse müşterek kanaatlerimizi paylaştığımız bir raporu hazırlamayı ümit ediyorum. Böylece bu raporun hazırlanmasıyla birlikte de bu tarihi süreç çok önemli bir eşiği daha atlatacak ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacaktır."
Önceki toplantıda, grubu bulunan siyasi partilerden ve milletvekillerinden raporlarını hazırlamalarını istediklerini aktaran Kurtulmuş, "Şimdiye kadar 5-6 arkadaşımızın hazırladığı rapor geldi. Bunların hepsini biz kaydediyoruz. Bir sayfa, bir evrak bile gelse bu evrakı kaydedip bu sürecin resmi tutanakları içerisine almış oluyoruz. Dolayısıyla bugünkü oturumumuzda raporları dinleyeceğiz. Raporu hazır olan partiler varsa onları dinleyeceğiz." ifadesini kullandı.
"DİLİMİZE AZAMİ DİKKAT ETMEMİZ GEREKTİĞİ BİR SÜREÇTEYİZ"
Sürecin ne kadar hassas bir noktaya geldiğinin herkesçe görüldüğünü belirten Kurtulmuş, şu görüşleri paylaştı:
"Söylenen her bir sözün, normal zamanda söylenen sözlerden kat kat daha tesirli olduğu, hiç beklemediğiniz çevrelerde beklemediğiniz şekilde olumlu ya da olumsuz etki ettiği bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla hani derler ya eskiler, 'Söz gümüşse sükut altındır'. Burada yüz düşünüp bir konuşma hatta bin düşünüp bir konuşmanın gerektiği günlere giriyoruz. Herkesin öncelikle bu sürecin bundan sonraki en hassas dönemini siyasi pozisyonlarının malzemesi haline getirmemesi lazım. Hepimizin siyasi fikirleri farklı, siyasi partileri farklı, anlayışları, kanaatleri farklı ama herhalde ortak olduğumuz nokta, artık bu memlekette silahlar sussun, terör sona ersin, analar ağlamasın, ocaklar sönmesin ve bu milletin geleceği bir şekilde karanlık ellere teslim edilmesin. Onun için özellikle 'siyasi malzeme yapılmaması' konusunu her birinizden istirham ediyorum.
Burada basınımızın da üstüne çok büyük sorumluluklar düşüyor. Zaman zaman bu uyarıyı yaptım ama hissediyoruz, buna ihtiyaç var. Sürecin aslı; kim ne dedi, nereden geldi, nereye gitti; bütün bunlardan daha önemlisi, ortaya hangi somut sonuçlar konuldu. Önemli olan bu siyasi süreçte, budur. Yani sürecin magazinleştirilmemesi için olağanüstü bir gayret sarf etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca dil, üslup ve davranışlarımıza da azami dikkat etmemiz gerektiği bir süreçteyiz."
Bu meselenin bir ya da birkaç siyasi partinin meselesi olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" hedefinin, bütün Türkiye'nin, 86 milyonun meselesi olduğunu belirtti.

"BU SEFER MUTLAKA KAZANACAĞIZ"
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu mesele, hayırla ve başarıyla sonuçlandığında bir ya da birkaç parti kazanmış olmayacak, sürece karşı olan partiler de dahil olmak üzere bütün Türkiye kazanmış olacak. Bunun için elimizi şimdiye kadar olduğu gibi taşın altına koymaya devam edeceğiz ve olumlu sonuç almak için de sabırla inşallah bu müzakere süreçlerini tamamlamış olacağız. Tekraren söylüyorum. Sağda solda, içeriden ya da dışarıdan, bu mesele son noktaya geldi, son günlere yaklaşıyor, bu meseleyi akamete uğratalım diye hesap kitap içerisinde olanların varlığını biliyoruz. Akıl, onların aklından daha üstün olmayı gerektirir. Onun için bizler de sabırla, farklılıklarımızı yine birbirimize ifade ederek yolumuza devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu sefer Türkiye kazanacak. Bu sefer mutlaka kazanacağız."
Kurtulmuş, toplantının ilk bölümünde siyasi partilerin, rapor safhasına ilişkin görüş ve temennilerini, yöntem tekliflerini dinleyeceklerini, ikinci oturumda da İmralı ziyaretiyle ilgili görüşmenin yapılacağını aktardı.
"SÜRECİN SAHİBİ SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZDIR"
Öte yandan, Kurtulmuş, 3 Aralık'ta gazetecilere verdiği demeçte, sürecin sahibinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi:
"Sürecin bu noktaya kadar gelmesindeki ana kararlılık ve meseleyi bir devlet politikası haline dönüştürme iradesi Sayın Cumhurbaşkanımıza aittir. Bu sürecin yolunu açmamış olsaydı buraya kadar zaten gelinmesi düşünülemezdi. Başından itibaren sahip olduğumuz bilgilerin tamamını veriyorum. Dolayısıyla bu sürecin sahibi Sayın Cumhurbaşkanımızdır."
CHP'DEN 29 MADDELİK RAPOR
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, partisinin Demokratikleşme Yol Haritası'nı Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 19. toplantısına taşıdı. Emir, "Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulması, yerel yönetimlerde kayyum uygulamasına son verilmesi, siyasetin yargı aracılığıyla dizayn edilmesi ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi amacıyla Anayasa’ya aykırı olarak yapılan tutuklama ve davalara son verilmesi, 19 Mart süreci kapsamında haksızca tutuklanmış olan tüm siyasetçi ve bürokratların derhal tahliye edilmesi" talebinde bulundu.
Murat Emir, partisinin Demokratikleşme Yol Haritası'ndaki yer alan ana başlıkları şöyle sıraladı:
"1. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması amacıyla idari ve siyasi engellerin kaldırılması
2. Toplumsal barışın inşası için anayasada düzenlenen hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen idari ve siyasi uygulamalara son verilmesi
2.1. Terörle Mücadele Kanunu’nda hukuki belirlilik ilkesine dayanılması
2.2. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun yeniden düzenlenmesi
2.3. Otoriter yönetimlerden ithal edilen yasa tekliflerinin gündemden kalıcı olarak geri çekildiğinin açıklanması
2.4. Halkın haber alma hakkı önündeki bir engel olarak erişim engellemesi sorunu
2.5. Kamuoyunda Sansür Kanunu olarak bilinen 7418 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması
2.6. Basın Özgürlüğü önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılması
2.7. Örgütlenme özgürlüğü önündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı tüm engellerin kaldırılması
3. Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset ortamının oluşturulması
4. Yerel yönetimlerde kayyum uygulamasına son verilmesi
5. Siyasetin yargı aracılığıyla dizayn edilmesi ve toplumsal muhalefetin sindirilmesi amacıyla Anayasaya aykırı olarak yapılan tutuklama ve davalara son verilmesi
5.1. 19 Mart darbe girişimi kapsamında haksızca tutuklanmış olan tüm siyasetçi ve bürokratların derhal tahliye edilmesi
5.2. Gezi davası başta olmak üzere toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik davalar nedeniyle cezaevinde tutulanların tahliye edilmesi
5.3. Gizli tanık uygulamasıyla adil yargılanma hakkı ihlaline son verilmesi
5.4. Etkin pişmanlık kurumunun iftiracılığa dönüşmesine derhal son verilmesi
5.5. Savunma hakkına getirilen sınırlamaların sonlandırılması
5.6. Cezaevleri İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarının önüne geçilmesi
5.7. Siyasi soruşturmalarda Başsavcılıkların yetki gaspının sonlandırılması
5.8. Adil kararlar için yargı mensuplarının sorumluluğu
6. Cumhurbaşkanına ve Kamu Görevlisine Hakaret suçlarının yürürlükten kaldırılması ve Cumhurbaşkanına Suikast ve Fiili Saldırı Suçunun yeniden düzenlenmesi
7. İnsan haklarının geliştirilmesi ve korunması
7.1. İnsanlığa karşı suçlarla ve işkenceyle etkin mücadele edilmesi
7.2. Nefret söylemleri ve nefret suçlarının cezalandırılması
7.3. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun bağımsız bir yapıya kavuşturulması
8. Kadına ve çocuklara karşı şiddetle etkin mücadele
9. Yargı ve İnfaz Sistemindeki anti demokratik ve insan haklarına aykırı uygulamalara son verilmesi
10. Devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesi
10.1. Cemevlerine ibadethane statüsünün tanınması
10.2. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kapatılması
10.3. Madımak’ın müze yapılması
10.4. İşe girişlerde ve yükselmelerde yaşanan ayrımcılığın önlenmesi
11. Güvenlik güçlerinin ve güvenlik bürokrasisinde çalışan sivil memurların özlük haklarının iyileştirilmesi."
"İMRALI'DA ABDULLAH ÖCALAN'I DİNLEDİK, ÇOK OLUMLU GEÇTİ"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda partisinin hazırladığı 116 sayfalık rapora ilişkin bilgi vererek, "Yasal düzenlemelerin yapılması için sahadaki durumun yani silahların teslim edilmesi, imha edilmesi, örgüt yapısının ve bağlı kuruluşların hangi nam adı altında olursa olsun tamamının kaldırılması lazım. Devletin emniyet birimleri tarafından bu hususun tespit edilmesi ve bu tespitlere binaen örgütün fiili varlığının sona erdiğinin resmi merciler tarafından ilan edilmesinden sonra önümüzde ne kadar engel varsa; demokrasimizin önünde, kardeşliğimizin önünde ne kadar engel varsa el birliğiyle çözelim" dedi.
Yıldız, devamında şöyle dedi:
"Komisyonun kurulduğu günden beri, daha doğrusu sürecin başladığı günden beri güvenlik güçlerimizden hiçbirinin burnunun dahi kanamaması en büyük kazançtır. Bunun karşılığı kelimelerle tarif edilemez. Terörsüz Türkiye'ye karşı olanlar mutlak ve mutlak kandan beslenenlerdir. Hem milletimizin hem de bölge halklarının en temel insan hakkı elbette sağlanmalıdır. İtibarlı ve güvenli bir hayata ulaşması tüm bölgenin bir beklenti sayılmamalıdır. Artık adım atılmalıdır. Yeni yüzyıl yükseliş yüzyılı oldu. Aynı zamanda barış kardeşlik nişanesi kaderde kıvançta birlik olmalıyız. Bunun için Gazi Meclisimiz bu komisyonu kurdu ve günlerdir her kesimden insanları dinledik. En sonunda İmralı Adası'nda PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ı da dinledik. Peşin olarak şunu söyleyeyim; bu dinleme çok olumlu geçmiştir. Hiç negatif bir unsur yok içinde. İnşallah bu ülke tüm prangalardan kurtulacaktır ve önce bölgeye sonra da dünyaya hukuki nizamı dağıtacaktır diyorum."
AKP VE DEM NE DEDİ
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna sundukları raporun hukuki detaylarına ilişkin bilgi verdi. Öneri niteliğindeki maddeleri açıklayan Şen, "Bir; örgüt silah bıraksın, her şeyi bitirsin sonra kanun çıksın ya da iki; siz kanun çıkarın onlar da gelirler. Bu ikisinin de olamayacağını biliyoruz. Onun yerine terör örgütünün kendisini feshettiğine devletin ilgili birimlerinin somut delillerle ortaya koyduğu yerde 'gerekli kanun düzenlemeleri yapılabilir' demesi halinde Meclis'in kendi iradesiyle isterse bu kanunu çıkartabileceğini belirtmeye çalıştık" dedi.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na çağrıda bulunarak, "Süreç şeffaf ilerlemeli ve toplumla paylaşılması gereken her şey ama her şey hiçbir şekilde gizlenmeden paylaşılmalıdır. İmralı Adası'na Sayın Öcalan'la görüşmeye Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına üç üye gitti. Üç katılımcının da imzaladığı tutanak açık bir şekilde komisyonda okunmalı, hiçbir şey gizli kalmamalıdır. Doğrudan anlatıcısı olanın mesajları kamuoyuna ve Komisyon'a aktarılmalıdır" ifadesini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.