Tbb'den Emeğin Hukuku Kurultayı Düzenlendi
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, "Dava şartı olan arabuluculukta dezavantajlı grup olan işçinin maddi durumuna bakılmaksızın, adli yardım faslında barolarımız talep anında maddi durum araştırması yapmaksızın avukat tayin etsinler." dedi
ANKARA (AA) - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, arabuluculuk yönteminde işçinin mağdur olduğunu belirterek, "Dava şartı olan arabuluculukta dezavantajlı grup olan işçinin maddi durumuna bakılmaksızın, adli yardım faslında barolarımız talep anında maddi durum araştırması yapmaksızın avukat tayin etsinler. İşçinin elini avukatı tutsun." dedi.
Türkiye Barolar Birliğince düzenlenen "Emeğin Hukuku Kurultayı", Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.
Kurultayın açılış konuşmasını yapan Feyzioğlu, arabuluculuktaki bazı uygulamalardan rahatsız olduklarını söyledi. Bu rahatsızlığın arabuluculuk sistemine bir karşı çıkış olmadığının altını çizen Feyzioğlu, "Sadece bir fotoğraf çekiyorum. Mevcut arabuluculuk uygulaması, işçinin Yargıtay tarafından ibraname özelinde kıdem tazminatı ve diğer alınteri haklarının korunmasına ilişkin içtihadına dolanmaya başlamıştır." ifadelerini kullandı.
Bir arabulucunun bir günde 30, 40, 100 işi tutanağa bağlama ihtimalinin gerçekçi olmadığını vurgulayan Feyzioğlu, "Yapılmakta mıdır? Maalesef uygulamalarını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
İşveren camiasının, "Arabuluculuk gelene kadar biz yüzde 92 oranında davaları kaybediyorduk. Çok şükür bu artık değişti" değerlendirmesini aktaran Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"İşçi sendikalarının ve konfederasyonlarının bu cümleye bir itirazı, isyanı olmayacak mı? Bir rahatsız yaratmıyor mu? Bende çok yaratıyor. Bu şu demek, 'Biz artık arabuluculukta kaybetmiyoruz.' demek. Peki işsiz haksız olduğu halde mi kazanıyordu? Parayla, mevki gücüyle, en iyi avukatların, mali müşavirlerin yardımıyla dezavantajlı durumdaki işçinin karşısında üstünlük sağlayıp ondan sonra da 'Yargı niye benim lehime karar vermiyor?' demeyi ben kabul etmiyorum."
TBB avukatları eğitsin önerisi
Bu soruna çözümünün çok basit olduğunu belirten Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Ne, 'Arabuluculuğu kaldıralım' diyorum. Kalkarsa memnun oluruz. Ama çok pratik bir çözüm öneriyorum. Çözümüm şu, dava şartı olan arabuluculukta dezavantajlı grup olan işçinin maddi durumuna bakılmaksızın, adli yardım faslında barolarımız talep anında maddi durum araştırması yapmaksızın avukat tayin etsinler. İşçinin elini avukatı tutsun. Arabulucuyla, işverenin avukatının, mali müşavirin karşısına avukatla birlikte çıksın."
Feyzioğlu, TBB'nin de avukatı işçi alacağının hesaplanması ve müzakere yöntemleri konusunda özel olarak eğitmesi önerisinde bulunarak, işsizlik fonundan yüzde 1-1,5 payın ayrılması halinde bu eğitimlerin verilebileceğini vurguladı.
Söz konusu eğitimler için 150-200 milyon lira civarında bir kaynağa ihtiyaç olduğunu açıklayan Feyzioğlu, " 'İşsizlik fonuna dokunmayalım' derseniz, noterlerdeki değerli kağıtlardan alınan vergiden küçük bir oran alalım, sadece adli yardım için kullanalım. Değerli kağıt fonundan gelecek yüzde 2 ile biz adli yardımda hem işçinin elini tutarız, hem de kadına karşı şiddetle mücadelede, 'Benim ihtiyacım var' diyen her kadına bu işi bilen, sahada mücadele edecek bir avukat tayin edebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
"Kıdem tazminatları yok ediliyor"
HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan da 'arabuluculuk sistemi' ile söylediklerinin dikkate alınmadığı eleştirisinde bulundu. Kıdem tazminatının da bu durumla ilişkili olduğunu belirten Arslan, "Kıdem tazminatı sisteminin açıklarından, arkasından dolanılarak bir yeni sistem inşa edilmek isteniyor." dedi.
Bir işverenin işçilere, "Size 2, 3 bin ödül vereceğim. Bu aldığınız ödülle ilgili de beyanda bulunacaksınız, imza atacaksınız" ifadelerini kullandığını aktaran Arslan, "Birkaç gün sonra iş akdinin feshedildiğini işçiler bilmiyor. Tekrar işbaşı yaptırılıyor ve işçilerin o güne kadar yapmış olduğu hizmetler ile kıdem tazminatları yok ediliyor. Kiminle yapılıyor? Arabuluculuk sistemi üzerinden yapılıyor." diye konuştu.
Arslan, kıdem tazminatı ile ilgili işverenlerden bir şikayetin duyulmadığını da hatırlatarak, "Çünkü kıdem tazminatı yükünden kurtulmuş oluyorlar. Bunun çözümü mutlaka olmalı. Sayın Başkanın önerisini, finansmanının işsizlik ödeneğinden karşılanması konusunda hiçbir itirazımız olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi, Maden Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün de kıdem tazminatının işçinin en güvenilir kazanımı ve hakkı olduğunu söyledi.
Kıdem tazminatına tüm çalışanların erişim hakkı sağlanması gerektiğini vurgulayan Görgün, kıdem tazminatının çalışma hayatının ayrılmaz bir parçası olduğunu, kazanılmış haklara dokunmadan tüm çalışanların tazminattan yararlanmasının sağlanması gerektiğini ifade etti.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.