Terör gazileri: Vurulunca değil, unutulunca üzülüyoruz
Terör operasyonlarında yaralanan Türk Silahlı Kuvvetler mensubu gaziler, "Vurulunca değil, unutulunca üzülüyoruz" dedi.
1990'lı yıllarda Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılan terör operasyonlarında görev alan ve Türkiye Harp Malûlü Şehit, Dul ve Yetimler Derneği üyelerinden Piyade Komando Er Resul Tezcan, Piyade Komando Er Ahmet Dalyaprak ve Jandarma Er Sayim Aykutalp terör örgütü PKK'ya karşı yapılan operasyonlarda yaralanarak, gazi oldular.
Türk Silahlı Kuvvetler mensubu gaziler, 19 Eylül Gaziler Günü'ne özel mesajlar verdi.
"GAZİ OLMADAN ÖNCE ŞEHİT OLMAYI GÖZE ALMIŞTIM"
2006 yılında Bingöl Yayladere'de terör örgütü PKK'nın döşediği mayına basarak, ayağından ve gözünden yaralanan Piyade Komando Er Resul Özcan, 'gazi' unvanı taşımaktan gurur duyduğunu belirtti.
Özcan yaralandıktan hemen sonra ağzından çıkan ilk cümlenin 'Vatan sağ olsun' olduğunu ifade ederek "Tabur komutanım bu sözlerimi duyunca, bütün birliklere telsizden Resul'e tekrar söyletin, ağır yaralı olduğu halde bunu söylüyorsa analar ne evlatlar doğuruyor, herkes duysun demiş. Bu benim için hayatım boyunca evlatlarıma anlatabileceğim ve gurur duyabileceğim bir olay oldu" dedi.
Gözünden ve ayağından ağır yaralandığını ama arkadaşlarının hedef olmaması için o an bağıramadığını anlatan Gazi Resul Özcan, "Sağ diz altım ve sol gözüm protez. Gazi olmadan önce şehit olmayı göze almıştım. Askere gitmeden önce de vatanımızı şehit olacak kadar seviyorduk. Yaradan bize gazi olmayı nasip etti. Bu unvanı ömrümüz boyunca gururla taşıyacağız. Sosyal hayatımızda ailemizden ve devletimizden olabildiği kadar destek alıyoruz. Sadece toplumda duyarsızlık var. Şehitlerimize, gazilerimize ve özellikle onların ailelerine her zaman saygı göstermeliyiz" dedi.
"VÜCUDUMDA 285 ŞARAPNEL PARÇASI VAR"
1996 yılında Hakkari Çukurca'da 16 askerin şehit olduğu, 21'inin de yaralandığı terör operasyonunda vücuduna 285 şarapnel parçası isabet ettiğini söyleyen Piyade Komando Er Ahmet Dalyaprak, izlerini gurur ve şerefle taşıdığını belirtti.
Şehit olan tim komutanının, operasyona çıktıkları dönemde yeni baba olduğunu anlatan Gazi Ahmet Dalyaprak "Bana çocuğumun kokusu hala burnumda' dedi. Çocuğu şu an 20 yaşında ve zaman zaman beni arayıp; 'Babam nasıl gülerdi, en çok neyi severdi' diye soruyor. İşte gazi ve şehit olmanın en zor yanı da bu.
Şu anda vücudumda 300'e yakın demir parçası var. MR'a bile giremiyorum. Gaziler olarak tek isteğimiz sadece 19 Eylül'de değil, her zaman anılmak. Ben 25 yıl öncenin izlerini hala taşıyorum. Gaziler vurulunca değil unutulduğu zaman üzülüyor" diye konuştu.
"İNSANLARIN BİZE DAHA GÜZEL BAKMASINI İSTİYORUZ"
1994 yılında Hakkari Çukurca'da gazi olan Jandarma Er Sayım Aykutalp ise "O an tüm ailem gözlerimin önünden geçti. Bizi Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırdılar. 15-20 gün orada yattıktan sonra Diyarbakır Askeri Hastanesi'ne sevk edildim. Tedavim GATA'da devam etti. Bu süreçte bizim en büyük destekçimiz devletimizden sonra ailemiz oldu. Allah binlerce kez razı olsun.
Sol gözüm protez ve ellerimin çeşitli yerinde şarapnel parçaları var. Bize bu ülke, bu unvanı vermiş. Gazilik unvanını gurur ve onurla taşıyoruz. Ancak bize insanların bakış açısı çok farklı.
Bize daha güzel bakmalarını istiyoruz. Sonuçta biz bu ülkeye mâl olduk ve bu ülke bizim. Ben bir gözümü verdim, ikinci gözümü de vermeye razıyım. Bugün istesinler, gider yine veririm. İnsanlar bizi biraz daha sevsinler, içlerine alsınlar. Bize biraz değer versinler istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.