Sadullah Özcan
Teşekkürlerim ve serzenişim-2
“Bu hikâye burada bitmedi. İnsanın dostunun varlığı bile şifa.” Şeklinde Cuma günkü yazıyı noktalamıştık.
Evet, insanın dostları olacak. Bazen sizin dert ortanız, bazen hal hatırınızı soracağınız ve sorduğunuz, bazen bir merhabanız, nedensiz araşabileceğiniz. Beklentisiz sadece bir birinizi bilmek için de olsa dostlarınız olacak. Hani Rabbimin mealen “Bilinmek istedim insanı yarattım” dediği sırra vakıf. İşte birbirimizi bileceğimiz dostlarımız.
Şükür ki bizlerinde varmış ki bu sefer Rabbim dostlarımızı şifamıza vesile kıldı.
Dedim ya özel hastanede covit testimiz negatif çıkınca sağ olsun doktor bey bir 500 mg antibiyotik, bir ağrı kesici ve birde balgam söktürücü verip göndermişti ya. O günün akşamı bizim Balıkesir İHL 1984 7/C sınıfı mezunlarının geleneksel yemeği varmış. Gruptan yazdılar. Balıkesir’de oldukça davet ederler ve katılırım. Bu sefer bu hastalıktan dolayı gruba mesaj attım “Bu Akşam sizlerle birlikte olmak isterdim. Çokta yakınınızdayım ama ciddi hasta hissediyorum kendimi” diye. Bütün arkadaşlarımız geçmiş olsun dileklerini ilettiler.
Ertesi sabah olduğunda özel hastanede enfeksiyon doktorunun verdiği ilaçlar etkisini hiç göstermedi. Hele attığım ağrı kesici bile etki etmedi. Onun yerine farklı c vitamini destekli bir ağrı kesici kullandım. Hafif terletti ve sonra ciddi rahatlattı. Tam o sırada akşam toplanan gruptan Halil İbrahim Bektaş hocam aradı. Geçmiş olsun dedikten sonra bacanağının Üniversite Hastanesinde göğüs uzmanı olduğunu istersem oraya götürmek istediği söyledi. Bende rahatladığımdan biraz bekleyelim cevabı verdi. Bektaş hocamın ardından yine akşamki toplantıda bulunan İbrahim Örenlioğlu dostum aradı. Oda geçmiş olsun dileğinden sonra çok iyi tanıdığı ve mesleğinde çok iyi bir iç hastalıkları uzmanından bahsetti. Balya ilçesinde küçük bir işinin olduğunu dönüşte istersem götüreyim dedi. Ona da aynı şeyi söyledim. Örenlioğlu Balya’daki işini erken bitirmiş ve geliyorum Manyas’a sözünü ettiği doktora götüreceğini ifade edince bizim kullandığımız ağrı kesicinin de etkisi azaldığından hiçbir itirazda bulunmadım. Bunda bir hayır vardır dedim.
Eşim hazırlık yapana kadar dostum kapının önünde bitti. Manyas’ın yolunu tuttuk. Bizim doktor Hastane’nin kapısında bekliyormuş, odasına geçişte yüzüme bakınca “Senin bu halini görüp hastaneye yatırmadılar mı?” diye hayretini gizleyemedi. Film çektirdi, Özel Hastanenin çektiği tomografiyi inceledi verilen ilaçlara baktı, “Bunlarla tedavi olmaz. Her an komaya girebilirsin. 2-3 güne kalmaz entübe olursun kesin” dedi. Çok acil yatış olması gerektiğini Manyas’ta bu tedavinin olmayacağını ifade etti. Bandırma’ya göndermek istedi fakat bize ters idi. Onun üzerine Balıkesir Şehir Hastanesi Başhekimini aradı. Durumu söyledi. Başhekim talimat vereceğini ifade etti. Ama benim içime 25 Eylül’de Şehir Hastanesi Acil’de karşılaştığım muamele aklıma gelince tereddüt ettim. Bektaş Hocamın Üniversitedeki bacanağına gitme istişaresini yaptık ve Manyas’tan doğruca Üniversite Hastanesi’nin yolunu tuttuk.
Beştaş Hocamın önerdiği bacanağı Dr Hikmet Çoban hemen hastaneye buyur etti. Ona da bilgileri aktardık. Çekilen filmlere ve tomografiye bakınca hayretlere düştüğünü fark ettim. Hemen bölüm hocalarını çağırdı. Bölüm hocası gelir gelmez covit teşhisini koydu ve servisi hazırlattı.
Bu arada burun ve boğaz sürüntü testleri üniversitede de negatif çıkarken hocanın ısrarlı talebi sonrası zorladığım balgam testi ile ancak covit ortaya çıktı.
Tedaviye de derhal başladılar. İki gün içinde tedaviye cevap vermişiz ki ağrılarım azaldı. Sonrasında Hocalarım büyük gayretlerini esirgemediler. Hem şeker hem de kalp problemi olduğundan çok üzerimde durup tedavimi gerçekleştirdiler.
Bu vesile ile bana şifaya vesile olan İbrahim Örenlioğlu ve Halil İbrahim Bektaş hocama Manyas Devlet Hastanesi Başhekimi Murat Atlı, Tıp Fakültesi Hastanesi Hocalarım başta Dr Hikmet Çoban ve her gün beni muayene gelen yakından takip eden Doç. Dr. Nurhan Sarıoğlu hocam ve ekibine şükranlarımı sunuyorum.
İşini severek ciddiye alarak aşkla yapan bütün doktor ve sağlıkçılara selam olsun. Ama covit korkusundan acile gelen hastaları bile ihmal eden, korkak tavşan gibi bir an önce hastalar başımdan gitsin diye bakan kim varsa da lütfen salgının yaşandığı bu dönemde işinize ara verin. İnisiyatif almayacaksanız lütfen gölge etmeyin.
Şükür çevremde hiç kimseye bu illeti bulaştırmadım. Ama benim gibi kaç kişiye zamanında bu tanının konulmamasının faturasını düşünebiliyor musunuz? Bir tek kişinin ihmalini düşünün…
Kalın sağlıcakla…