Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

TFF SEÇİMİ ve NATO ZİRVESİ?!

Demem o ki:
Futbol, geniş kitlelere ulaşması, etki alanı nedeniyle, her zaman toplumları en hızlı etkileyen bir organizasyon.
Son iki sezonda, Türk futbolunda, yönetimsel başarısızlıktan kaynaklanan büyük sorunlar yaşandı?!
Nüans?!
Camialar arası "kin ve nefret tohumları" ekilmesine zemin hazırlandı!
Hal böyleyken...
Bu sezon, Türk futbolunda yaşanan TFF ve Başkanı merkezli skandalları hatırlayalım:
1. "Bir telefonumda Bylock var" dedi; iki telefonunda çıktı!?
2. "Hakemlerle düzenlenen toplantıya katılmadım" dedi; toplantıdan görüntüsü çıktı?!
3. Beşiktaş tribünleri ve Başkanı'na "parmak" salladı.
4. "Paralel MHK" yapılanması ortaya çıktı!
5. Getirdiği MHK Başkanı, Fenerbahçe Başkanı'na dava açtı?!
6. En elit hakemi, saha içinde dövüldü!?
Dünyaya rezil olduk!
7. "Atletik testleri geçemeyen hakemlere görev verildi"ği ortaya çıktı?!
8. Bazı hakemlerin "sahte sağlık raporu aldığı"ispatlandı!
9. Profesyonel liglerdeki "bahis skandalları"ortaya döküldü!
10. Bazı hakemlere "mobbing yaptığı" ortaya çıktı.
11. Hakemleri, "algoritmanın değil" kendisinin atadığı eski bir hakem tarafından deşifre edildi!
12. Süper ligde bir kulüp, maçı yarıda bırakıp sahadan çekildi!
13. Süper Kupa finalini oynatmayı beceremedi!?
Uluslararası skandala neden oldu!
14. "Süper Kupa finali"ni, teknik altyapısıyetersiz olan Şanlıurfa Stadı’nda oynattı!
Bu nedenle, "Yarı Otomatik Ofsayt Sistemi"kullanılamadı.
Ardından, aile şirketinin bu kentte yatırımı olduğu ortaya çıktı!
15. Milli Takım bahanesiyle yüzlerce kişi ballı/beleş geziye götürüldü?!
Bu tavır nedeniyle, milli bir davada bile "toplumsal kutuplaşma" yaşandı!
16. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, TFF Başkan adaylığını açıklayan Servet Yardımcı aleyhine yalan haberle algı operasyonu yapıldığı ortaya çıktı!?
17. EURO 2024 için UEFA tarafından TFF'yegönderilen maç biletinin el altından fahiş fiyatla satıldığı belgelendi!
Hasılı:
Gelinen noktada ve yaşananlar göz önüne alındığında, Mehmet Büyükekşi ve yönettiği ekibin Türk futboluna hizmet etmesi-katkı sunması imkansız!
Hatta, bu olayların devam etmesi halinde, toplumsal barış ve huzurun olumsuz etkileneceği aşikar!
Nitekim...
Mehmet Büyükekşi, "ehven-i şer" bile olmayan, "kerhen" verilen oylarla, TFF Başkanlığı koltuğuna iki kez oturdu!
Netice:
Türk futbolundaki krizi yönetememiş, toplumsal baskı sonucu "seçim kararı" aldı!
Ve..
Son olarak..
Kendi başarısızlığının üstünü örtmek için, "Seçim isteyenlerin siyasi hedef güttüğü" söylemini kullandı?!
...
Gelelim, bir uçak filosu ile gidilen "NATO ZİRVESİ"nin sonuçlarına...
Demem o deme değil şu deme:
Türkiye, en eski üyelerinden olduğu NATO’nun, 9-11 Temmuz’da Washington’da yapılan 75. kuruluş yıldönümü zirve toplantısında, bir uçak filosu dolusu heyetle ve göz kamaştıran katılımıyla dikkat çekti!?
Türkiye’den ayrılmadan yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan "NATO’nun ilk beş ülkesinden biriyiz" dedi.
Cevap'ını arayan soru şu:
Öyleyse, Zirveye bu itibarlı ‘özgül ağırlığı’mızı yansıtabildik mi?!
Korkarım, sorunun cevabı 'hayır'!
Demem şu ki:
Zirve vesilesiyle, MSB Yaşar Güler’in Politico dergisine verdiği mülakatta durum görülebiliyor?!
Güler, "Türkiye'nin güvenilmez müttefik olduğu" iddialarını reddediyor; "kendi yolumuzu çizmeye devam edeceğimizi" müjdeliyor?!
Bu, "tek başınalık" ve "başına buyrukluk"hali, Türkiye'yi, "görüşleri daha az dikkate alınır" duruma sürüklemiyor mu?!
Bu tuhaf tercihi, ‘stratejik otonomi’ adıyla nitelemeyi seviyoruz.
Ama NATO gibi örgütlerin, müşterek zeminde oydaşılan "şeffaf uyum kuralları" vardır!?
Günün sonunda, "stratejik hedefler demokratik uzlaşmayla ortaklaşa belirlenir" ve bunlara "uyulur".
NATO Zirvesi’nin sonunda, oydaşmaylayayınlanan Ortak Bildiri’nin esasları buna güzel bir örnektir?!
Nitekim...
Türkiye, bugün Rusya konusunda Macaristan’la aynı safta yer alan bir NATO ülkesi.
Ama geçen hafta, 24. ŞİÖ Zirvesi’ne katılan tek NATO ülkesi!?
ŞİÖ’nün önde gelen ülkeleri bu defa NATO Bildirisi’nde açıkça suçlandı ve mahkum edildi.
Bu, bir çelişki değil mi?!
Demem şu ki:
Rusya yaptırımlarına katılmayan, CAATSA yaptırımlarına maruz tek NATO üyesi biziz?!
Acil ihtiyaçlarımıza rağmen, Almanya’dan Eurofighter uçaklarını alamıyoruz?!
F-35 konusu unutuldu bile!?
F-16 alımımız Biden'ın insafına kaldı?!
Sözün özü:
NATO Zirvesi’nin ana gündemi, Ukrayna’ya yardım ve İttifak’ın güçlendirilmesi oldu.
Türkiye'nin öncelikleri ise Gazze ve terörizmle mücadeleydi.
NATO Bildirisi okunduğunda, müşterek gündemin ve ortak güvenlik önceliklerinin; Rusya'nınsaldırganlığı, Ukrayna'ya yardım ve Avrupa güvenliği üzerine yoğunlaştığı görüldü.
Terörizm konusunda genel ifadelerle yetinildi.
Gazze’den hiç bir yerde bahis yok?!
Demem şu ki:
Türkiye'nin önceliklerine ne oldu?!
Sahi, biz bu Zirve’den ne kazandık?!
Kazanımımız, 2026’da yapılacak Zirve’ye evsahibi olmakla mı sınırlı?!
Hal böyleyken...
Ukrayna’ya gelecek bir yıl içinde 40 milyar Avro’luk yeni NATO yardımı onaylandı.
Burada payımıza düşen 1 milyar Avro’lukbölümü ödeyecek maddi gücümüz var mı?!
Bu kaynağı nereden yaratacağız?!
Milletimizin ek vergileri yüklenmeye gücü var mı?!
Hülasa:
Türkiye, bu Zirve’de başka önemli fırsatlar da kaçırdı?!
S-400 alımına bağlı sorunun çözümü için girişimler yapılabilirdi.
Ortak güvenliğin bu denli kritik hale geldiği bu aşamada, savunma sanayii yaptırımlarının kaldırılması için adım atılabilirdi?!
Ezcümle:
Türkiye'deki Rus şirketlerinin sayısı 177’den (2022) 1.363’e (2024) fırladı.
NATO müttefikleri, bunu, Rusya'yayaptırımların dolaylı yollardan ihlalinin işareti olarak not ediyor.
Birçok Türk şirketinin 2022’den bu tarafa yaptırım kapsamına alındığını unutmayalım?!
Türkiye ile NATO müttefikleri arasında Ukrayna konusunda önemli iki fark var?!
Bu farklar, Türkiye'ye dönük giderek yerleşen ve derinleşen olumsuz algıları besliyor?!
İlk fark, Türkiye'nin Ukrayna’nın yenilmemesine, Rusya’nın kazanmamasına, statükonun sürmesine yönelik tutumu?!
NATO üyeleri ise aksine Ukrayna’nın kazanması için çaba harcıyorlar!
İkinci fark, diğer NATO müttefiklerinin gündeminde Ukrayna’da barış gündeminin olmaması?!
Bizse, aksine koşullara bakmaksızın hemen barış istiyoruz.
Böylesi bir barış fırsatının aranmasının Bildiri’ye girmemesi, bizim için bir başka başarısızlık olarak önümüzde duruyor!
Türkiye ile NATO müttefikleri arasında bu denli büyük ve çarpıcı bir açıklık varken, Zirve’de Türkiye’nin "özgül ağırlığı"nın hissedilmesi olanaksızdı!?
Nitekim...
Bu Zirve’nin cereyanından da anlaşılıyor.
"Sonuç Bildirisi" tarandığında görülen o ki, ulusal önceliklerimizi ve taleplerimizi Zirve’de can kulağıyla dinleyen muhatap bulabildiğimiz bile tartışma götürür gibi görünüyor...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.