Toyota Türkiye CEO'su Bozkurt: Otomotivde talepleri ekim-kasım gibi karşılarız
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış Üst Yöneticisi Bozkurt, birkaç senelik talebin yanı sıra bu senenin talebi de eklenince müşterilerin araç beklemek zorunda kaldığını belirterek, "İkinci dalga olmazsa ekim-kasım gibi talebe yetişmeye başlanır." dedi.
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin ilk dönemlerinde çok ağır şartlar olduğunu, o dönemde bayilerin tamamen kapanmadığını ve böyle bir süreci hem çalışanların hem müşterilerin güvenliği açısından en üst düzey önlemlerle geçirdiklerini söyledi.
1 Haziran'da ise yeni çalışma formatına başladıklarını aktaran Bozkurt, "Ofisimizi haftanın belli günlerinde açmaya başladık. Ofisimizde çalışanları ikiye böldük. Haftada 2 gün bir ekip gidiyor. Çarşamba günü evden çalışma var. Perşembe ve cuma günü diğer ekip geliyor. Bir vaka olursa şirketin yarısını karantinaya alacak şekilde bir önlemle çalışmaya başladık. 2 aydır böyle çalışıyoruz. Azami dikkatle ilerliyoruz." ifadelerini kullandı.
Bozkurt, özellikle son aylarda görülen yoğun araç talebine de değindi. Hazirandan itibaren yoğun bir araç talebi olduğunu dile getiren Bozkurt, "2018'den itibaren ertelenen bir talep vardı. Hem filo hem perakende pazarı çok düşmüştü. Araçlar belli bir yaşa geldi. Değişim zamanı geldi. Özellikle bireysel müşteriler toplu taşımadan ziyade bireysel araçlarını kullanmayı güvenli bulduğu için alım başladı." dedi.
"Pandemi sürecini Türkiye'de daha dikkatli yönettik"
Pandemi nedeniyle dünyada üretimin bir süre durduğunu ancak talebin devam ettiğini aktaran Bozkurt, "Bence pandemi sürecini Türkiye'de daha dikkatli yönettik. Bizde alınan önlemlerin bir çoğunu bizden çok sonra almış diğer ülkeler. Dolayısıyla Avrupa'da vakalar hızla büyüdü. Böyle olunca Avrupa, hastalıkla daha fazla boğuşurken, araç alımı gibi bir eğilim yokken Türkiye'de talep başladı. Elde olanlar satıldı. Üretim yavaş yavaş başladı. Tam kapasite çalışamıyorlar. Vardiyalı çalışıyorlar. Sosyal mesafeye dikkat ederek çalışıyorlar. Bu nedenle de tam kapasiteli üretim yok. Yarım kapasite gibi düşünebiliriz. Dolayısıyla bu talep karşılanamıyor." diye konuştu.
Birikmiş birkaç senenin talebinin yanı sıra bu senenin talebi de eklenince müşterilerin 2-3 ay araç beklemek zorunda kaldığını belirten Bozkurt, "Bu durum çok uzun sürmez gibi hissediyorum. Eylül-ekimden sonra korkulduğu gibi ikinci dalga olmazsa, fabrikalar üretimi durdurmazsa, eylül-ekimden sonra tam kapasiteye geçilirse, ekim-kasım gibi talebe yetişmeye başlarlar. Şu anki fotoğraf onu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Toyota'da bir an önce tam kapasiteye geçmek isteniyor"
Ali Haydar Bozkurt, Toyota özelinde tam kapasiteye geçişle ilgili sürece değinirken, şunları kaydetti:
"Toyota'da bir an önce tam kapasiteye geçmek isteniyor. Ancak hastalık bitti diye bir durum yok. Hastalık bitmedi. Önlemleri gevşetmemek lazım. Bizde azalmış olabilir ancak dünyada devam ediyor. Dünyada seyahat trafiği olduğu sürece bu hastalık riski hep var. Azami dikkat ederek günlük hayatı devam ettireceğiz. Her şeyi durdurma şansımız yok. Hiçbir sistem bunu aylarca kaldıramıyor. Toyota'nın da normal sürece geçme isteği var. 'Şu tarihten sonra tam kapasiteye geçeriz' diyemeyiz, net bir tarih yok. Güven ortamı ne zaman oluşursa tam kapasiteye geçerler."
"İkinci el piyasasındaki gelişmenin muhatabı distribütörler değil"
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış CEO'su Bozkurt, sıfır araç bulunurluğunda yaşanan sıkıntının ikinci el de dahil olmak üzere fiyatları etkilemesine ilişkin soruları da yanıtladı.
Bozkurt, şunları kaydetti:
"Bu konu; iç içe olan ve kavram karmaşası yaşanan bir konu. Birincisi üretimle ilgili sıkıntı, bir arz sıkıntısı yaratıyor. Üretimin tam kapasite olmaması ve 2 yıldır bekleyen talebin devreye girmesiyle arz sıkıntısı iyice büyüdü. Tabii biz talep patlamasını pandemi olmasa da bekliyorduk. Bu yılın daha iyi bir yıl olmasını bekliyorduk. Burada tabii şu var; fırsatçılıklar var piyasada. Nasıl var? Piyasadaki ikinci el araç fiyatlarının artması distribütörlere, bayilere soruluyor. İkinci el araç piyasası bizim işimiz değil. Biz sıfır araç satarız. Sokaktaki vatandaş arabasını istediği fiyata ilana koyuyor. Koyabilir. Serbest piyasa... O fiyata satar veya satamaz. O fiyata da çıkıp biri alıyorsa ona da kimse bir şey diyemez. Ama ikinci el piyasasındaki gelişmenin muhatabı distribütörler değil. 'Sıfır bulunmadığı için ikinci el fiyatları artıyor' deniliyor. Bunun çok az etkisi olduğunu düşünüyorum.
Sadece otomobilde değil, her üründe ikinci el fiyatı sıfıra göre belirlenir zaten. Bugünlerde yaşanan sıkıntı şu; firmalar ikinci elin artmasına neden etki edemez biliyor musunuz? Bayinin elindeki aracın bir liste fiyatı var. Liste fiyatından satılır araba. Ama bazıları arabasını satın aldıktan sonra üzerine 20 bin lira fark koyarak ilana koyuyorsa bizim elimizden bir şey gelmiyor. Çözüm; ikinci el alım-satımıyla ilgili bir düzenleme var. Bu düzenleme, uzun zamandır erteleniyor. Bu yasanın bir an önce çıkması lazım. Bayi fiyatını söylüyor, satıyor. Ertesi gün alan kişi fırsatçılık yapıyor. Bayi bunu anlayamaz. Takip de edemeyiz bunu. Ancak bu fırsatçılığı engellemek için bu düzenleme devreye girse ikinci eldeki başı bozuklukların hemen önüne geçeriz. Bence o konu daha fazla ertelenmemeli."
"Yıllar bazında otomobilin fiyatı avro bazında aynı kalmış"
Ali Haydar Bozkurt, ikinci olarak ise sıfır araç fiyatlarının artışından da çok şikayet bulunduğunun farkında olduklarını aktararak, şöyle devam etti:
"'Distribütör firmalar fırsatçılık mı yapıyor?' diye düşünülüyor. Çok rekabetçi bir sektördeyiz. Rekabetçi olmak için fiyatını olabildiğince aşağıda tutmaya çalışıyor firmalar. Zaten fiyatı afaki bir şekilde artırırsa firma ürünü satamaz. Otomobil sektöründe fiyatı belirleyen şey avro kurudur. Yeni araçlar, o günün kuru neyse o fiyattan geliyor. 2016 ve 2017 yılına baktığımızda, mesela Corolla modelinin liste satış fiyatı neyse o günkü avro kuruna bölerek baktık. Bu araç o zaman 23 bin avro civarındaydı. Yani 3 senelik fiyatlara bakıyorum, bu araç 23 bin avro civarında. Yani aslında baktığınız zaman yıllar bazında bu ürün avro bazında aynı kalmış, şimdi de aynı... Örnek vereyim; 2017 yılı mart ayında Corolla 1.6'nın kampanyalı indirimli liste fiyatı 23 bin 919 avro, yani o günkü kura bölüyorum 3,83'müş kur. Arabanın fiyatı 91 bin 750 liraymış. Bu arabanın birebir aynısı yıllar geçtiği için tabii bulunamıyor, araçlar değişiyor. Bu arabanın bugünkü fiyatı (birebir aynısı değil) 186 bin 950 TL. Kur, 8,16 TL. Avro bazında ise 22 bin 903 avro. Aracın 3,5 yıl içindeki seyrini söylüyorum. Hani diyorlar ya 'kur bu kadar artmadı ki araba niye arttı?'. Bu arabaya ilave ekipmanlar koydukça bize hep avro bazında da zam yapmış üretici. Buna rağmen bu aracın fiyatı avro bazında aynı seyrini korumuş. Bir sebep daha var. Araçların fiyatlarını kafamıza göre artıramayız. ÖTV bareminden dolayı biz fiyatları artıramayız. ÖTV baremleri var. 1 lira geçtiği anda araç bir üst ÖTV baremine geçiyor, bir bakıyorsunuz bu 1 lira yüzünden arabanın fiyatı birden 20 bin lira artıyor."
"Konuya tam hakim olmadan yorum yapıyorlar"
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış CEO'su Bozkurt, üreticilerin yansıtmak istediği zamları sürekli ertelediklerini ancak bir noktadan sonra mecburen zam yapıldığını söyledi.
Otomotiv sektörünün dolara göre değil, avroya göre alıp-sattığına dikkati çeken Bozkurt, "Eleştirileri okuyorum sosyal medyada. Kavramlar çok birbirine karışıyor. 'Araç yok' diyoruz. 'Araç var ama yok diyorsunuz' diyorlar. Neden yok diyelim. Otomobil satmaya çalışıyoruz. Bizim çok şeffaf bir sistemimiz var. Devletin ilgili kurumları bizi sürekli denetlemeye geliyor, tüm stokumuzu, her şeyimizi görüyor. Konuya tam hakim olmadan yorum yapıyorlar. 1-2 aylık kıyaslamalarda hata olabilir. Üretici bir zam yapmış olabiliyor. Markanın o modeli artık kaçınılmaz olarak ÖTV baremine takılıyor. Bir üst dilime geçiyor. Dolayısıyla fiyat ÖTV'den dolayı artıyor. Birden son rakama 15-20 bin lira ek fiyat yansıyor. Vatandaş, bu detayları bilmiyor arka planda." ifadelerini kullandı.
"Ben olsam 2 ay bayiden sıfırını alırım"
Piyasadaki fırsatçılara taviz verilmemesi gerektiğini vurgulayan Bozkurt, şunları kaydetti:
"Fırsatçılardan bahsettiniz. Bayiden aldığı arabayı 20-30 bin lira karla satmaya çalışıyor. İlana koyuyor. Arada bir o fiyata satan da çıkabilir. Bir arabanın fiyatı 180 bin lira ise diğer araba 200 bin liradan ilanda varsa... Neden alayım daha yükseğini. Gider beklerim 2 ay bayiden sıfırını alırım.
Bu ikinci el satış işinin düzenlenmesi lazım. Hem bizim için hem müşteri için hem de ikinci el işi yapan galeriler de bıktılar bu fırsatçılardan. Çantacılık yapan, hiçbir sorumluluğu olmayan, 1 kuruş vergi ödemeyen kişiler fırsatçılık yapıyor. İkinci el işi yapan ciddi firmalar da bıktı. Firmalar aracın arkasında duruyor. Sokaktaki çantacı diye tabir ettiğimiz adamlar aracı sattıktan sonra ortada yoklar. Bu yasal düzenlemenin hızlıca hayata geçmesi bu tür fırsatçılıkların önünü keser. Yetki belgesi konusunun ertelenmemesi çok önemli. Vatandaşın bir nefes alması lazım."
Toyota özelinde araç bulunurluk durumunu da paylaşan Bozkurt, "Hazirandan itibaren üretim cevap vermeye başladı. Ancak şu anda hala 2 ay bekleme süresi devam ediyor. Ağustos ayında Toyota'da fabrika bakım arası olacak. Ağustosta temmuza göre bir tık daha az araç alabileceğiz. Ancak eylül ayında rahatlama görülüyor şu anda bizim markamızda. Ancak Allah korusun 3 hafta sonra bir pandemi artar, birdenbire fabrikada üretim yavaşlar, onu bilemiyoruz. Ama şu anda bizim planımızda eylülde rahatlama görülüyor ama eylülde bütün talepleri çözemeyiz. Bir kısım yine ekime kayabilir." şeklinde konuştu.
"Bu hızla giderse pazar 700 binleri yakalar"
Ali Haydar Bozkurt, yıl sonu otomotiv pazar beklentilerini de paylaştı. Temmuz ayında 80-90 bin adetlik satışın konuşulduğunu aktaran Bozkurt, şöyle devam etti:
"Ama şu an bilmiyoruz. Onu bayramdan sonra ODD açıklayacak. Böyle olursa çok yüksek bir hız... Bu hızla giderse pazar 700 binleri yakalar. Ama tabi üretim buna cevap verebilecek mi? Bu önemli. Ayrıca, diğer ülkelerde de pandemi sonrası süreç başlarsa bekleyen talep var. Orada da talep olursa araç bulunurluğunda değişiklik olabilir. Her şey böyle giderse, üretim cevap verebilirse, şu andaki faizle ilgili durumu koruyabilirsek... Avro kuru düşündürüyor. Bunların hepsi birbirine bağlı olarak pazara yön verecek şeyler. Şu anda faiz hala bence makul seviyede. Bunu kullanmak için zaten çok fazla insan araç almak istiyor. Faizlerin bu seviyesini koruyabilirsek yıl sonuna kadar bence 700 bine işaret ediyor gibi pazar..."
"Farkı kapatmak için elimizden geleni yapacağız"
Kamu bankalarının sağladığı düşük oranlı taşıt kredisi kapsamı dışında bırakılmalarına da değinen Bozkurt, "Bunun bitmesi tabii ki üzücü. Bunun devam etmesini isterdik. Çünkü bu, bir kavram karmaşasına kurban gitti biraz. İkinci eldeki çılgınca yüksek fiyatların toplumda psikolojik bir etki oluşturduğunu ve böyle bir sonuçla karşımıza geldiğini düşünüyorum. Biz de kendi yaptığımız kampanyalarla olabildiğince o farkı kapatmak için elimizden geleni yapacağız." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.