Trump Mı ? Kamala Mı?
Bildiğiniz üzere tüm seçim anketleri bize Trump ve Kamala’nın başa-baş olduğunu, hatta zaman zaman Kamala Harris’in ‘at başı’ önde olduğunu gösteriyor.
NURAY BAŞARAN
Evet , ‘Trump mı yoksa Kamala mı ?’ sorusunu cevaplamak için artık saatlere ihtiyaç var.
‘ABD’nin başkenti Washington’da iki gündür durum nedir?’ derseniz; sokağın sesi net:
Trump!
Ancak…
Bildiğiniz üzere tüm seçim anketleri bize Trump ve Kamala’nın başa-baş olduğunu, hatta zaman zaman Kamala Harris’in ‘at başı’ önde olduğunu gösteriyor.
Varsayımlardan ve olası teamüllerden yola çıkarsak, genellikle ABD’de bir parti üst üste iki dönemden fazla iktidarda kalmıyor.
Yani?
Üçüncü dönemde genellikle diğer parti ve diğer partinin adayı seçim kazanıyor.
Bizdeki gibi 20 küsur yıl bir partinin iktidarı bugüne kadar bir çok ülke gibi ABD’de de yok.
Ama bu kez durum ilginç.
İlginç olmasının iki sebebi var:
Bir tanesi Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump:
Trump’ın öngörülemeyen bir yapısı var.
İkincisi Kamala Harris o kadar stratejik bir hamle ile aday yapıldı ki; insan ister istemez , Kamala’nın kazanmasının ABD derin devletinin bir projesi olarak hazırlandığını insana düşündürtüyor.
Ayrıca sandıklarda oy kullanma işlemi sürerken ; gerek en üst seviyeye çıkarılan güvenlik tedbirleri ve gerekse Amerikan Ulusal Başsavcılar Birliği (NAAG)nin üyesi 51 başsavcının, ‘Barışçıl görev devri’ çağrısı , geçmişte Trump taraftarlarının (6 Kasım2020’de) Kongre baskınını da göz önüne aldığınızda, ister istemez Kamala’nın seçimi kazanacağını işaretliyor diye düşünmenize sebep oluyor.
Bu öyle bir strateji ki; hem son anda aday yapılan Kamala Trump’a hırpalatılmadı. Hem de Trump’ın seçim stratejisi Biden üzerine kurulunca Trump’ı zora soktu.
Ayrıca unutmayalım ki, ABD’de ‘DEMOKRASİ ‘ diye bir sihirli kelime var. Ve o sihirli kelimeyi de hala daha Demokratlar temsil ediyor.
Şimdi aynı zamanda; Trump’ın söylemi ‘Büyük Amerika’ mı kazanacak yoksa ABD’nin tüm dünyada seslendirdiği DEMOKRASİ mi? Seçim sonuçlarında onu da görebileceğiz.
Üstelik de Trump’ın ‘BÜYÜK Amerikası’nın tanımında dışarıda değil, içeride Amerika’nın daha büyümesi söz konusu…
Bugüne kadar ‘tek kutuplu’ dünyanın adeta sahibi gibi olan ABD, şimdi çok kutuplu bir dünyadan söz ederken ve yeni dünya düzeninde yeni hakimiyetleri tartışırken sorulması gereken soru şudur:
ABD ESTABLİSHMENT’ı dışarda küçülüp, içerde büyüyen bir ABD’ye evet der mi?
Mesela dünyada Rusya’nın güçlenmesi, Çin’in büyümesi… ABD establishmentını ne kadar rahatsız eder?
İşte bu soruların cevabı ile; ‘ Trump mı, Kalama mı? ‘ Sorusunun da cevabı aynı zamanda.
Bana göre bunun cevabı:
‘Hayır’dır!
ABD derin devleti , içerisi yerine ABD’nin dünyada büyümesini her zamanki gibi, hatta şimdi ciddi rakipler ve ittifaklar nedeniyle her zamankinden daha fazla ister.
Ayrıca Trump’ın öngörülemez yapısının yanında unutulmaması gereken Kamala’nın çalışma şeklinin, ABD derin devletinin çalışma şekline daha yakın olasıdır.
Trump ilk seçildiği dönemde ABD içinde ulus devleti güçlendirmeye ihtiyaç vardı ve bunu zaten yaptı. Şimdi ABD’de hem bu bilinç artık var, hem de küresel şirketleri tekrar geri çevirerek ve koyduğu ya da uygulayacağını söylediği vergi oranlarıyla onları ABD’ye geri çekip, içeride yatırım yaptırarak ekonomiyi canlandırdığı da ortada. Bu da bugünkü sokaktaki Trump varlığının en önemli sebeplerinden.
Ancak…
Bugün Ortadoğu’da İsrail’in Büyük İsrail Projesi ve ABD’nin BOP’u neredeyse 3. Dünya Savaşının başlaması noktasına geldiğinde; burada, ‘ ulusalcı bir Trump’ın kimler başkan olmasını ister?’ sorusunu iyi anlamak ve cevaplamak gerekir…
ABD Sistemi içinde bir gurubun Trump politikalarını ilk döneminde desteklese de bugün gelinen noktada Trump politikaları ABD’nin uluslararası stratejisine uymamaktadır.
Bu nedenle ya bu şartlarda ABD yola Kamala Harris ile devam edecektir ya da ‘Öngörülmeyen Trump’, ABD derin devletinin dediklerine pragmatist yapısıyla uyum sağlayacaktır. Bu kez de, tam da şimdi bizim sormamız gereken şudur:
Hem sokağın desteğini alan , hem de pragmatist politikalar ile yola devam edecek Trump , ‘Türkiye’nin ne kadar işine gelecek bir başkan olabilir ?’
Bu soruyu neden mi sordum?
Çünkü Türkiye’de bir çok kesimde , Trump’ın seçilmesinin Türk-Amerikan ilişkilerinin iyileşmesine iyi geleceği algısı var.
Bu algı ne derece doğru tartışılır. Gerekçelerini de ayrı bir yazı konusu olarak yazabilirim .
Ancak benim bir önceki yazımın sonuç bölümünde yazdığım gibi , Türkiye’nin kendisine iyi gelecek olan; kendisinden başkası değildir. Ve güçlü, bütünleşmiş, ulus devlet modelini koruyan, kendi milli bir politikası olan , bu politika çerçevesinde ülkeler ile müttefikliğinin mesafesini ayarlayabilen Türkiye’dir.
Ki, son zamanlarda artık bölgede jeopolitik bir oyuncu olarak varlığımız açıktır. Öyle bölgedeki varlığımız da, ABD Başkanı’nın kim olacağına göre de şekillenmez! Sadece mücadelemiz artar ya da eksilir. O da sonucu değiştirmez. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.