Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

TUHAF BİR YAKLAŞIM

(Sevgili Nuray Başaran eşime, “artık denizden çıksın da yazılarına yönelsin” demiş. Onu mu kıracağım. İşte yine buradayım.)
Yazlığımızın olduğu koy Marmaris’e kırk kilometre kadar uzaklıkta; öyle çok sık gitmiyoruz, gittiğimiz zaman da bütün işlerimizi bitirip öyle geri dönmeye gayret ediyoruz. Geçen gün yine gitmemiz gerekti, biz de sıcaklardan daha az etkilenmek için, her zaman yaptığımız gibi yine sabah sekizde yola çıktık. Önce erken açılan bir dükkân var, oradan alışverişimizi yaptık; biz oradaki işimizi bitirene kadar BİM açılmış oluyor, eksik kalanları oradan tamamlayıp merkeze döndük. Saat ona geliyor, Rosman’da da işim var, oraya gittim. İçeride bütün ışıklar yanıyor, kepenk yarıya kadar inik, camlar kapalı. Ne zaman açılacağı hiçbir yerde yazmıyor ama besbelli ki yakında açılacak. Camı tıkladım, kimse gelmedi ben de iki camın arasına parmaklarımı sokup ayırdım ve eğilerek kepengin altından içeri girdim.
Koskoca mağaza, her yerini dolaştım bir yandan da, alo! Ben geldim! Kimse yok mu diye sesleniyorum. Her yeri dolaştım; içimden de şimdi burayı soysam kimsenin ruhu duymayacak diye düşünüyorum. Tabii öyle bir şey yapmadım. Kimse yok mu diye bağrışmaya devam ediyorum asla ses soluk yok; sanki dükkânı bırakıp gitmişler. Ben ise yalnızca kaçta açılacağını öğrenip çıkıp dışarda bekleyeceğim.
Derken sol tarafta dik bir merdiven gördüm; tavan yüksek olduğu için belki yirmi beş basamaklı. Tırmandım, yarıyı geçtikten sonra yukarıdaki kapıları fark edip içerden sesler duydum. Beni görebilecekleri basamağa kadar tırmandım ve kimse yok mu diye tekrar bağırdım. İki kapı birden açıldı ve her birinden birer kişi kapıyı açtıklarında beni merdivende, tırabzan arasından başımı uzatıp seslenerek görünce çok korktular. Boş bulunmuşlar sanırım. Onlar ilk şaşkınlıkları geçince nereden çıktığımı, hem hayret hem de hafif öfkeyle sordular. Ben kendimi tutamayıp gülmekten düzgün düşünemedim ve merdivenden diye yanıt verdim. İçeri nasıl girdiğimi sorduklarına kapıdan dedim. Ama kapı kapalıydı deyince de nasıl açtığımı anlattım. Kötü niyetli olmadığımı, yalnızca saat kaçta açılacaklarını sormak istediğimi belirttim. Kibar insanlar doğrusu, girip içerde beklemem için beni davet ettiler ama rahatsız etmemek için dışarı çıkarım dedim. Kepenk yükseldi, otomatik cam açıldı, iki üç dakika sonra mağazanın servise geçeceği söylendi. Ben de tüm aklı başında insanlar gibi dışarı çıkıp bekledim. Kepenk yine yarıya indi, cam kapılar kapandı. Açılma saati geldiğinde ben zavallıların korkularını gözümün önüne getirip hâlâ gülüyordum.
İçeri girdiğimde bazı çalışanlar bana biraz serin davrandı. Davranışımın doğrusu biraz tuhaf olduğunu kabul ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.