Tunç Soyer: Önümüzdeki günlerde Diyarbakır'a gideceğim
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Mızraklı ile İzmir Bütükşekir Belediye Başkanı Soyer, 'Yerel Yönetimler, Kriz ve Çıkışlar' panelinde konuştu.
İzmir'in Karaburun ilçesinde başlayan Karaburun Bilim Kongresi'nde "Yerel Yönetimler, Kriz ve Çıkışlar" başlıklı panelde konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ve Karaburun Belediyesi Başkanı İlkay Girgin Erdoğan konuşmacı olarak katıldı.
Barış Akademisyenlerinden Onur Hamzaoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı panel, iki ayrı bölümden oluştu. İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla görevden alınıp yerine kayyım atanan Mızraklı salona girdiğinde ayakta alkışlandı. Mızraklı, "Her yer Amed, her yer direniş", "Kayyımlar gidecek, biz kazanacağız" sloganlarıyla karşılandı.
Panel'de ilk olarak konuşan Karaburun Belediyesi Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, belediyeciliğin merkezinde insanın olduğunu dile getirdi.
SOYER’DEN BÖRKLÜCE HEYKELİ SÖZÜ
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer de, Karaburun'un Börklüce Mustafa ve Şeyh Bedrettin diyarı olduğunu hatırlatarak, Karaburuna bir Şeyh Bedrettin heykelinin, bir de Börklüce Mustafa heykelinin çok yakışacağını söyledi.
‘MEM Û ZÎN OYUNU İZMİR’DE SERGİLENECEK’
Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyeleri’ne kayyım atanmasını hukuki olmadığını hatırlatan Soyer, “'Kayyum meselesinde hukuki olmayan bir kararla karşı karşıyayız. Bu elbet demokrasi duvarına toslayacaktır. Demokrasiyi yaşamış tatmış insanlar olarak onu koruyacak birikime sahibiz" dedi.
Soyer konuşmasını, Seferihisar Belediye Başkanlığını yürüttüğü dönemde kardeş kent ilan ettiği Diyarbakır’a önümüzdeki günlerde gideceğini duyurarak ve kentin inşa halindeki opera binasında Mem û Zîn oyununun sergilenmesine ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyacağını belirterek sonlandırdı.
‘BÖRKLÜCE’NİN İSYANI DEVAM EDİYOR’
Eş Başkan Selçuk Mızraklı ise, panele katılan yurttaşları Kürtçe selamlayarak konuşmasına başladı. Börklüce’yi anarak sözlerini Sürdüren Mızraklı, “Börklüce’nin şehrine gelince, isyanın bir şehrinden çıkıp diğer kasabasına geldik. Burası isyanın yeriydi. O isyanın devam ettiğini düşünüyorum... Diyarbakır’da yaşananlara karşı oradaki insanların isyanı büyüdü. Kadınların özgürleşme mücadelesi sadece ekonomik özgürleşmesi değil eşitlenme, özgürleşme bir bütün olarak örgütleniyor. Bunların önüne geçen bütün sebepler, arka plandaki nedenler, eril baskının yıllarca biriktirdiklerini kadınlar özgürleşerek aşıyor. Burnumuzun dibi Ortadoğu, IŞİD barbarlığı her yerden boy veriyor. Bu durumda Rojava’da kadınların devrimi daha değerlidir” dedi.
'AMED’İ HİSSETMENİZ GEREKİYOR'
Kayyımlara karşı bölgede başlatılan halk nöbetlerinin önemli olduğuna ve yalnız bırakılmaması gerektiğini belirten Mızraklı, Avatar filmine atıfta bulunarak şöyle dedi: “Avatar Filmini seyredenler bilir. Orada bir yaşam ağacı vardır ve oradakiler birbirlerine baktıklarında, seni görüyorum demiyorlar, ‘seni hissediyorum’ diyorlardı. Görmek mi gerekiyor arkadaşlar, hissetmek mi? Amed’i görmeniz mi gerekiyor, hissetmeniz mi gerekiyor? Hissetmemiz gerekiyor. Farklı olmak, duyarlı olmak hissetmeyi gerektirir.”
Türkiye’nin Maliye Bakanlığı’nın belediyelere ayırdığı bütçenin yüzde 80’ni üç büyükşehirin aldığına dikkati çeken Mızraklı, “Bizler dezavantajlı olarak işe başlıyoruz. Amed’e gelen para bir yıl boyunca sadece 500 milyon. Kaynaklarımız böyle olunca toplumun en geniş kesimlerini çalışmalara katılmasını sağlamak zorunda kalıyoruz. Biz de gönüllü ağlarımız üzerinden pek çok sosyal projemizi gerçekleştirmek durumunda kalıyoruz. Ayrıca sosyal, toplumsal, siyasal, evrensel anlamda kentimizi geliştirmek için çok sayıda projeler hazırladık. Hemen çalışmalara başladık, var olan borçları ödedik. Ancak 19 Ağustos’ta siyasi bir deprem yaşadık. Van, Diyarbakır ve Mardin’de yaşananlar, bütün ülkenin yaşadığı depremdir. Ama yerel yönetimler, kent bizim.”
‘SÖZ KONUSU İNSANSAN GERİSİ TEFERRUAT’
Demokrasi ve seçim süreçleri başlığını taşıyan ikinci bölümde de söz alan Mızraklı, “Mücadele vermedikçe demokrasi kazanılamaz. 7 Haziran- 1 Kasım 2015 arasında yaşananlarla kaçırdık demokrasiyi. 15 Temmuz darbesiyle başlayan süreçte kurucu değerlerimizi yitirmeye başladık” dedi. "Hangi anayasa rejiminde hak gaspı vardır? " diye soran Mızraklı, bugün yaşananların gayri meşru olduğunu söyleyerek, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır demektense, söz konusu insansa gerisi teferruattır demenin vakti geldi. Barışa hep beraber sahip çıkarak, mücadele ederek kazanabiliriz demokrasiyi” dedi.
“Hangi anayasada halk iradesinden yüksek bir değer vardır" diye devam eden Mızraklı, Türkiye'nin krizlerle sarmalandığını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Barış Akademisyenleri ortada, 5 bin üyemiz cezaevinde, Canan Kaftancıoğlu kararı ortada. Selahattin Demirtaş, eş başkanlarımız cezaevinde. 53 kadın geçen ay erkekler taraf katledilmiş. 301 işçinin toprağın altında kalması belli ki fıtrat değil. Kişi başına düşen borcu neden söylemiyorlar? 6 bin dolar borçlusunuz hepiniz.”
İL BİNASINA GEÇTİ
Konuşmacıların ardından panel soru cevap şeklinde son buldu. Mızraklı panelin ardından HDP İl Örgütüne geçti. Polisin yoğun güvenlik önlemlerinin aldığı il binası önüne gelen Mızraklı, yurttaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Kitle sık sık, “Kayyumlar gidecek, biz kazanacağız” slogan attıktan sonra il binasına girdi. Yurttaşlara burada seslenen Mızraklı, Diyarbakır’da yaşadıkları süreci değerlendirdi. Mızraklı, “Yarına faşizmin yenilgisinin yakın olduğunu kendilerinin ömürlerini dolduğunu ve gideceklerini hatırlattım. Onlar gidecek biz kalacağız. Biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.