Türk Tabipler Birliği Aymazlığı
Koronavirüs süreci ve sağlık sistemindeki sorunlar gündemdeki yerini korurken, Türk Tabipler Birliği ile ilgili tartışmalar da artıyor. N Gazete yazarı Orhan Selen'den Türk Tabipler Birliği analizi...
Yıllardır “şunu yapmazsam namerdim”, şu konuda hesap sormazsam namussuzsum” diye bağıran Devlet Bahçeli dediklerinin hiç birini yapmadı ama siyasi yaşamını son hızla sürdürüyor.
Japonya da böyle bir siyasetçi harakiri yapar.
“İdam gelsin” dedi ilgi çekmediğini görünce “Türk Tabipler Birliği kapatılsın” demeye başladı.
Devlet Bahçeli’yi tanıyoruz ama TTB’yi ne kadar tanıyoruz.
TTB adı geçtikçe gülerim.
Neden mi gülerim?
Hastaneye gider doktora muayene oluruz. DOKTOR ilaç bazen de rapor verir.
Raporu alırız ve BAŞHEKİM onaylar.
Bu sistemin bağlı olduğu örgüt TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ’dir.
Kendi içinde bir isim birliği sağlayamamış örgüt ne kadar ciddiye alınır ki.
Üstelik bu durumun kendisi de farkında değildir.
Doktorları zorbalıkla zorunlu hizmette çalıştıran sisteme karşı bir direnişi yoktur.
TTB eğer ağırlığını koysaydı zorunlu hizmet denilen zorbalık çoktan sona ermişti.
Şu sıralarda pandemi bir fırsat olarak kullanılıyor ve doktorların canlarına okuyorlar.
Halk ve Atatürk düşmanı büyük hain Kenan Evren de doktorlara takmıştı.
Tarih onu her bağlamda lanetle sayfalarının içine alacak.
Doktorlara saldırılar yeni başlamadı.
Bunun en büyük nedeni kıskançlıktır.
Doktorların yanlışı yok mu? O ayrı bir yazı konusu.
Doktorları ezme ve yıldırma operasyonu Pandemi döneminde iyice öne çıktı.
Doktorlar eziliyor.. Öylesine eziliyor ki corona oluyor “ görevine devam et” diyorlar..
Bu güne kadar kaç doktor istifa etti?
Son aldığım rakam 900 …..
Atık Suriye’den doktor getirirler.
TTB doktorların mesleklerini yaparken uğradığı saldırı ve haksızlıklar karşısında maç seyircisi gibi davranırken PKK toplantılarında boy gösteriyor.
Ne istediğini hiçbir zaman bilmeyen Devlet Bahçeli TTB kapansın diyor ama ondan sonra ne olacağını söylemiyor.
Makyavel hayranı iktidarın tetikçiliği hayırlı sonuçlar getirmez.
TTB ülkemizde Tıp Fakültelerini bitirenlerin başka ülkelerde neden doktorluk yapamadıklarını araştırsa ülkemizdeki tıp eğitimine güvenilmediğini öğrenirdi..
Çünkü TTB bir meslek odasıdır.
Meslek odası gibi de davranmalıdır.
Tıp insan ilişkilerinin en yoğun ve yakın olduğu meslek dalıdır.
Doktor hastayı ve hasta yakınını azarlayamaz.
Tıp fakültelerinde iletişim eğitimi verilmelidir.
İletişim eğitiminin tamamlayıcı unsuru olarak “psikolojiden anlama” eğitimi de verilmelidir.
Bu ikisinin yanı sıra “ kriz anları ile baş edebilme ve krizi yatıştırma” eğitimi de gereklidir.
Bütün bunları kapsayacak “konuşma ve diksiyon” eğitimi de gereklidir.
İnsan organlardan oluşan bir yapı değildir.
Beden ikiye ayrılır:
1-Fiziksel beden.
2-Ruhsal beden.
Doktorlar nedense ruhsal bedeni yok sayarlar.
Bir arkadaşımın kızının bedeninde kist olduğunu gören doktor 14 yaşındaki kıza “bu kanserdir” diyebiliyor. Bunu diyebilmek için bir dizi işlem gerekir.
Düşünerek konuşmak bir insanlık özelliğidir.
Doktor ise 3 kere düşündükten sonra konuşmalıdır.
Bu çok önemli boşluğu görüp gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak ise TTB’nin baş görevidir.
Bu bağlamda TTB yöneticileri bir masanın çevresine otursunlar ve son 30 yılda doktorlar için ne yaptıklarını düşünsünler.
TTB elbette kapatılmasın ama kendi işlerine baksınlar
Sivil toplum örgütleri ve özellikle meslek odaları yasalarında gerekli değişiklik yapılmalı ve kendi işlerinin dışındaki konulara yapışanlardan hesap sorulmalı.
PKK gibi bir alçak sürüsü, Amerikan uşağı bölücülerin yanında boy gösterenlere de bu ülkenin yollarında özgürce yürüme hakkı verilmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.