
Cüneyt Şaşmaz
Türkiye İçin 'Kurtuluş' Reçetesi/4
Kutuplaşma nasıl aşılır?!
Türkiye'deki derin toplumsal kutuplaşmayı aşmak, uzun vadeli bir çaba gerektiriyor.
Ama bazı somut adımlarla bu mümkün olabilir.
İşte önerilerim:
1. "Ortak değerler üzerine odaklanma":
- Nasıl?!
Siyasi aktörler, "laik-dindar" veya "Türk-Kürt" gibi bölünmeler yerine,
Herkesin üzerinde uzlaşabileceği temaları öne çıkarmalı:
Ekonomik refah, Adalet, Eğitim, Gençlerin geleceği.
Misal, "herkes için iş ve aş" gibi bir söylem, ideolojik ayrımları gölgede bırakabilir.
- Misal:
CHP'nin 2024 yerel seçimlerinde "hizmet odaklı" kampanyası,
Kutuplaşmayı bir miktar aşarak İstanbul ve Ankara gibi yerlerde başarı getirdi.
2. Kapsayıcı Liderlik:
- Nasıl?!
Karizmatik ve birleştirici liderler, farklı kesimlere hitap edebilir.
Ekrem İmamoğlu'nun "Radikal sevgi" söylemi veya Mansur Yavaş'ın sakin ve uzlaştırıcı tarzı, bu potansiyeli gösteriyor.
Muhalefet, böyle isimleri öne çıkararak kutuplaşmayı yumuşatabilir.
- Neden?!
Erdoğan'ın karizmasına karşı, muhalefetin de duygusal bağ kurabilen liderlere ihtiyacı var.
3. Diyalog ve Uzlaşı Platformları:
- Nasıl?!
Sivil toplum, akademisyenler ve yerel liderler aracılığıyla
Farklı kesimlerin bir araya geleceği tartışma zeminleri oluşturulabilir.
Misal, "Türkiye'nin Geleceği Forumu" gibi bir girişim, halkın ortak kaygılarını masaya yatırabilir.
- Fayda:
İnsanlar birbirini "düşman" değil, "farklı düşünen komşu" olarak görmeye başlarsa, kutuplaşma azalır.
4. Medya ve Eğitim'de Reform'a Gitme:
- Nasıl?!
Bağımsız bir medya ortamı ve nefret söylemini azaltan bir eğitim sistemi, uzun vadede kutuplaşmayı törpüler.
Şu an iktidarın medya kontrolü bu şansı sınırlasa da, alternatif dijital platformlar (YouTube, X) bu boşluğu doldurabilir.
- Misal:
Bağımsız gazetecilerin YouTube yayınları, gençler arasında etkili olmaya başladı bile.
5. Kutuplaşmayı Besleyen Söylemi Terk Etme:
- Nasıl?!
Muhalefet, "Siyasal İslamcılar" ya da "yobazlar" gibi ötekileştirici ifadeler yerine,
"Hepimiz için daha iyi bir Türkiye" gibi pozitif bir dil kullanmalı.
İktidar da "hain" veya "dış mihrak" retoriğini bırakırsa (ki bu zor), gerilim düşer.
- Netice:
Taraflar birbirini düşman değil, rakip olarak görürse uzlaşma şansı artar.
Başka Bir Engel Daha Büyük mü?!
Kutuplaşma bence hala en büyük engel, ama göz ardı edilmemesi gereken bir başka faktör de "kurumsal tahribat".
Şöyle ki:
- Neden?!
Yargının bağımsızlığını kaybetmesi,
Seçim süreçlerine güvenin azalması (YSK kararları gibi) ve devletin "tarafsız" olmaktan çıkması,
Demokratik değişimi zorlaştırıyor.
Halk, "oy versem ne olacak, yine bir yolunu bulurlar" hissine kapılıyor.
- Kutuplaşma İle Bağlantısı:
Kurumsal erozyon, kutuplaşmayı derinleştiriyor.
Çünkü her kesim "devleti ele geçirme" yarışına giriyor.
Güven yoksa, uzlaşma da hayal oluyor.
- Farkı:
Kutuplaşma toplumsal bir sorun ve çözümü halkın elindeyken,
Kurumsal tahribat daha yapısal ve iktidar değişmeden düzelmesi zor.
Hangisi Daha Büyük?!
- Kısa Vadede:
Kutuplaşma, çünkü muhalefetin seçim kazanması için halkı birleştirmesi şart.
Kurumsal sorunlar, iktidar değişirse zamanla çözülebilir.
- Uzun Vadede:
Demokratik sistemi yeniden inşa etmek, kutuplaşmayı aşmaktan daha uzun ve karmaşık bir süreç.
Ezcümle:
Kutuplaşmayı aşmak acil bir ihtiyaç ve yukarıdaki adımlarla mümkün.
Ama kurumsal çöküş de göz ardı edilirse, değişim olsa bile kalıcı olmaz.
Sizce bu önerilerden hangisi daha uygulanabilir?!
Ya da başka bir çözüm fikriniz var mı?!
Cüneyt Şaşmaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.