TÜRKİYE SEÇMENİNİN DAVRANIŞI BİLİMSEL DEĞİLDİR
Şevket Bülend Yahnici yazdı: TÜRKİYE SEÇMENİNİN DAVRANIŞIBİLİMSEL DEĞİLDİR
Bendeniz AÜ Hukuk Fakülteliyim. Her ne kadar hukuk tahsil ettiysem de, 12 Mart evvelinden ( 12 Eylül değil) günümüze uzanan çizgide hukuktan daha ziyade, ilgi alanım "siyasal iletişim", siyasi anlamda " halkla ilişkiler ve propaganda" "siyasi parti-medya ilişkileri" "siyasal davranış" (seçmen davranışları) gibi konular oldu. Akademik kariyerim olmadığı için devamlı hocalık yapmadım ama üniversite, iletişim fakülte/ enstitü vs. yerlere misafir gibi derslere gittim.12 Eylül'e kadar MHP basın müşavirliği yaptım. Parası, pulu, bütçesi olmayan; aleyhine "MHP kapatılsın, Türkeş tutuklansın" ölçüsünde aleyhte kampanya yürütülen bir siyasi hareketin medya ilişkilerini olağanüstü bir başarı ile yürüttüğümüz bilinen bir gerçektir.
1987'de MÇP Basın ve Propaganda Başkanı olduğumda kasada beş krş. yoktu, oy % 1,5 değildi...1997-1999 aralığı ise büyük ve bütün olumsuzluklara rağmen bir büyük başarı grafiğinin adıdır; MHP- medya ilişkisi ince ince, tel tel işlenmiştir, yüksek lisans çalışmalarına konu olan bir başarı öyküsüdür; bu sayede %18 oy alınabilmiştir.
Bunları niye anlattım...yukarda tırnak içinde belirttiğim konuları Türkiye'de oldukça iyi bilen, inceleyen, öğrenen, işin hocalarına okutacak bilgi ve tecrübe/birikime sahip olan bir kişiyim. Yaptığım işi iyi yaparım.12 Eylül öncesi yabancı basına, misyona İngilizce News and Views" bülten bile (MHP Genel Merkez yayını) çıkaran bir sistemi yönetmekteydik.
Bu işte ( yani siyasette yapığım işle alakalı olarak) hiç mütevazı değilim, olamam da...
Siyasal davranış, seçmen eğilimleri, medya ilişkileri, propaganda konularında yazılanı, çizileni takip etmek, akademik çalışmalar hususunda geri kalmamak da daima kendimi mecbur hissettiğim ve gayret gösterdiğim bir konu olmuştur.
Türkiye'mizde ilk olarak bu konuları akademi anlamında gündeme getiren kişi, AU SBF'nin siyasal davranışlar enstitüsünü ve kürsüsünü kuran Prof. Nermin Abadan Unat olmuştur. Bu Enstitü ve Kürsü sayesinde seçmen eğilimleri konusu, siyasal davranışlar, etkilenme için medya ilişkileri, propaganda gibi konular akademik bir yön kazanmıştır.
Seçimler evvelinde ihtimal dahilindeki seçmen duruşları, seçimler sonrası çıkan sonuçların değerlendirilmesi, sebep-sonuç ilişkileri böylelikle akademik ve ilmi bir inceleme alanı haline gelmiştir. Dolayısıyla ben, yukarda arza çalıştığım konularla ilgilenen ve yapmakta olduğu/yaptığı işi en iyisiyle yürütme konusunda titizlik gösteren bir kişi olarak bu konuları, yayınları, çalışmaları daima yakından takip ettim, hatta katılıp katkı da verdiğim çalışmalar oldu.
Şimdi, gelelim bu kadar lafı neden ettiğimize; ya da niçin lafı bu kadar uzattığımıza...
Bunca tecrübeye, ilgiye, okumaya, incelemeye rağmen, aklımdan çıkaramadığı, çözemediğim; komik mi, trajik bir durumun tezahürü mü aklımdan çıkaramadığım bir BÜYÜK SORU var. Zannımca bu sorunun cevabı, sadece konu ile ilgili Türk akademi camiasında değil, dünyada da hiçbir bilim çevresinde cevabı olmayan/olmayacak bir sorudur...
Soru şudur:
ACABA DÜNYANIN HERHANGİ BİR YERİNDE BİZİM SEÇMENİMİZDEN BAŞKA YİRMİ YILLIK BİR İKTİDARIN YAPTIKLARININ FATURASINI MUHALEFETE KESİP, SANDIKTA DA OYUNU BUNA GÖRE ŞEKİLLENDİREN BİR SEÇMEN YAPISI VE KAFASI VAR MIDIR?...
Nermin Hoca; kurduğu Enstitü ve Kürsü ve artık bütün üniversitelerde ve akademik camiaya yayılmış olan konunun uzmanları, hiçbiri ama hiçbiri bu soruyu cevaplayamaz; ÇÜNKİ TÜRKİYE GERÇEKLİĞİ VE ÖRNEĞİ BİLİME TERSTİR...Sosyoloji, siyaset bilimi, toplum psikolojisi ve hatta psikiyatri bu toplumda müflistir.
İKTİDARA OY VERİP, YİRMİ SENENİN HESABINI MUHALEFETTEN SORMAK, ANCAK BİZE ÖZGÜ BİR DURUMDUR.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.