Türkiye, Sınırları İçinde ve Dışında 8 Milyon Kişiyi Besliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 450 kilometrelik bir güvenli bölge oluşturmak istediğini ifade ederek "Suriye'de ‘güvenli bölge’ olmazsa, kapıları açmak zorunda kalabiliriz” dedi ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’yle 2016 yılının Mart ayında imzaladığı Mül
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da, Erdoğan'ın 'kapılarımızı açarız' açıklaması ile ilgili “Bu ne bir tehdittir ne de bir blöftür. Bu bir gerçektir” diye konuştu.
Erdoğan ve Oktay’ın bu sözleri, AB’nin Türkiye’yi ‘sığınmacılar keyfi şekilde sınır dışı ediliyor’ şeklindeki suçlamalarını takip etti.
Halbuki halihazırda 3 milyon 649 milyon Suriyelinin geçici koruma statüsüyle bulunduğu Türkiye'den Suriye'ye keyfi bir sınırdışı yok.
İçişleri Bakanlığı, yabancı savaşçıların sınır dışı edildiğini, İstanbul’da kaydı olmayan Suriyelilerin ise Türkiye’de kayıtlı oldukları şehre gitmeleri konusunda uyarıldığına işaret ediyor.
Peki söz konusu tabloyu nasıl değerlendirmek gerekir? Türkiye’ye mütemadiyen suçlamada bulunan AB, Türkiye’yle imzaladığı anlaşmanın gereğini yerine getirdi mi? Türkiye, Avrupa kapılarını açabilir mi? Konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Göçmen İşçiler Komitesi Başkan Vekili Doç. Dr. Can Ünver, Sputnik’e değerlendirdi.
TÜRKİYE SINIRLARI İÇİNDE VE DIŞINDA 8 MİLYON KİŞİYİ BESLER DURUMDA
Dr. Ünver’e göre, Avrupa Birliği, 2016’da Türkiye’yle anlaşma imzalamasından bu yana, hiçbir sözünü yerine getirmiş değil. Dr. Ünver “2011’de,‘Türkiye’ye 100 bin kişiyi kabul edebiliriz’ deniliyordu.
Ancak gelinen noktada Türkiye, sınırları içinde ve dışında 8 milyon insanı besler duruma geldi. Bu kabul edilebilir bir şey değil.
Dünyada bir örneği daha yok. Türkiye, gelen sığınmacılara, geçici koruma altında olanlara ve sınırlarımızın dışında savaştan kaçanlara bugüne kadar çok ciddi harcamalar yaptı.
Bunu insani gerekçelerle yaptı. Fakat Batı dünyası, özellikle Batı Avrupa, Avrupa Birliği bu konuda ‘sizi tebrik ederiz, ne büyük işler yaptınız’ deyip, bunun ötesinde üzerine düşeni tam olarak hiçbir zaman yapmadı” dedi.
TÜRKİYE’NİN SURİYELİLERİ SINIR DIŞI ETTİĞİ YALANI ÜRETİLİYOR
BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi'nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile bir görüşmesini hatırlatan Dr. Ünver “O görüşmede Grandi, Türkiye’ye övgüler yağdırdı.
Ama uluslararası camianın Türkiye’ye desteğinde artış olmadığı gibi azalma var. Bu tuhaf bir şey.
Üstelik bir takım sivil toplum örgütlerinin Türkiye’deki şakşakçıları, Türkiye’ye yönelik suçlamalar yöneltiyor.
Türkiye’yi, insanları zorla sınırdışı etmekle suçluyorlar. İnsaf etmek lazım. Birincisi, suçluların sınır dışı yapılması yasal ve meşrudur.
İkincisi, Türkiye İstanbul’daki kayıt dışı, bulundukları şehirlerden kalkmış gelmiş olan insanları da bulundukları şehirlere geri gönderiyor.
Yani bahsettikleri gibi sınırdışı yok. Ancak güvenli bölge oluşturulursa o zaman bu insanlar, vatanlarına geri dönebilecek” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’YE 3+3 MİLYAR EURO VAAT EDİLDİ, SADECE 1.8 MİLYAR EURO GÖNDERİLDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yardımcısı Oktay’ın sözlerinin tehdit olmadığına işaret eden Ünver Bu açıklamalar, AB’nin üzerine düşen vazifeyi yapmadıklarına dair bir hatırlatmadır.
Neticede 3+3 milyar gibi bir destekten söz edilirken, bunun ilk 3 milyarını bile ödemediler. Zannediyorum Türkiye’ye toplamda 1 milyar 800 milyon euro civarında para geldi. Ama Türkiye bu arada 40 milyar dolarlık bir harcamanın altına girdi.
Bu ciddi bir rakam. Ayrıca bu bahsedilen para da, Türkiye Devleti’nin kasasına giren bir para değil, geçici koruma altındaki insanlar için harcanan bir paradır. Bunu bile ödemekten çekinip, bürokratik ayak sürüme var.
Zannediyorum bunun arkasında da siyasi bir takım sebepler var. Bundan vazgeçmeleri gerekiyor.
Bu insanlar, kapılar açılsa oraya gitse, o zaman da Türkiye için ne kıyametler kopar” değerlendirmesinde bulundu.
BİR KAPIYI AÇARKEN, ÖBÜRÜNÜ KAPATAMAZSIN, BU GÖÇÜN FELSEFESİNE AYKIRI
Dr. Ünver “Halihazırda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olan eski Portekiz Başbakanı Antonio Guterres’in 2015 senesinde İstanbul’da bir konferans sırasında yaptığı bir açıklama var.
Ben bu açıklamayı çok benimsedim. ‘Bir tarafı açmışken, öbür tarafı kapamayamazsınız’ diyor. Yani bir kapıyı açmışsınız, diğer taraftan ‘dışarı çıkma’ diyorsunuz, bu kabul edilebilir bir şey değil, diyor.
İlkesel bir şey bu. İşin biraz da felsefi tarafına bakacak olursak, göçün kendine özgü bir felsefesi var.
İnsanlar bir yerden bir yere canlarını kurtarmak için gidiyorlar, daha iyi imkanlarda yaşamak için gidiyorlar.
İmkanları nerede bulurlarsa oraya gitmek isteyeceklerdir. Bundan şüphe yok. Ama siz şimdi milyonlarca insanı ‘Türkiye al bunlarla sen başa çık, biz de uzaktan bakalım, yerlerinden oynatma, orada kalsınlar’ diyemezsiniz. Böyle bir şey aslında insan haklarına da insaniliğe de aykırı diye düşünüyorum” dedi.
KAYNAK: Sputnik
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.