Türkiye’de Kadınlar Cinayetleri Önleme Savaşında
Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmeyi gündeme getirdiği Türkiye’de kadın cinayetleri ve buna tepki olarak düzenlenen gösteriler ülkenin farklı kentlerinde devam ediyor.
Geçen hafta Muğla’da eski sevgilisi tarafından dövülen ve boğularak öldürülen 27 yaşındaki üniversitesi öğrencisi Pınar Gültekin’in yakılmış cesedinin polis tarafından bulunmasının ardından İstanbul’da başlayan gösteriler diğer büyük kentlerde de tekrarlandı.
İzmir’deki protestolardan birine müdahale eden polis çok sayıda göstericiyi gözaltına aldı.
Kadın cinayetlerine karşı düzenlenen protestolar sosyal medyaya da yansıdı. Gültekin’in ölümünü kınayan Türk kadınlarının Instagram’a siyah beyaz resimlerini koyarak başlattıkları hareket diğer ülkelerde de destek buldu.
Merkezi İstanbul’da bulunan “Kadın Cinayetlerini Durduracağız” adlı sivil toplum hareketinden Melek Önder, laik veya muhafazakar, çalışan veya çalışmayan bütün kadınların öfkeli olduğunu, bu öfkenin de onları güçlendirdiğini ve harekete geçmeye teşvik ettiğini söylüyor.
“Bu yılın ilk altı ayında 172 kadın öldürüldü”
“Kadın Cinayetlerini Durduracağız” platformunun Internet sayfasına göre, bu yılın ilk altı ayında 172 kadın öldürüldü. 2019 yılında öldürülen kadın sayısı 416’ydı.
Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan, Pınar Gültekin’in ölümünü Twitter’dan paylaştığı bir mesajla kınamış olsa da, kadın hakları savunucuları Erdoğan’ın bu sorun karşısında genelde sessiz kalmasından rahatsız.
Erdoğan hükümetinin cinsiyet eşitliğine bağlılığı giderek daha fazla sorgulanıyor.
AKP hükümeti bugünlerde, Türkiye’nin kadınları şiddetten korumayı amaçlayan uluslararası İstanbul Sözlesmeşi’nden çekilmeyi planlıyor.
AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş geçtiğimiz günlerde yer aldığı bir televizyon programında İstanbul Sözleşmesi’ne taraf olmanın yanlış olduğunu söyledi.
Sözleşme metninde yer alan iki önemli konuda Türkiye’nin itirazları olduğunu belirten Kurtulmuş, bunlardan birinin kadın hakları diğerininse cinsel yönelim hakları olduğunu söyledi.
Kurtulmuş’u destekleyen dindar ve muhafazakar medya kuruluşları da İstanbul Sözleşmesi’nin aile birliğine zarar verdiğini savunuyor.
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” veya kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde kadına yönelik şiddeti önleme amacıyla 2011 yılı Mayıs ayında İstanbul’da Türkiye’nin ev sahipliğindeki toplantıda imzaya açılmıştı.
İktidara geldiği ilk yıllarda kadınları korumak için devreye soktuğu yeni yasalarla dikkat çeken AKP hükümeti, İstanbul Sözleşmesi’nin de ilk imzacısı olmuştu.
Ancak son yıllarda hükümet, dindar ve muhafazakar seçmen tabanını güçlendirmek amacıyla sözleşmeden uzaklaşmakla eleştiriliyor. AKP kampanyalarında “geleneksel aile değerleri” savunuluyor.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle ilgili görüşmelerin önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başlaması bekleniyor.
AKP’nin koalisyon ortağı Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli anlaşmadan çıkıp-çıkılmamasının iyi değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Kadına şiddetin Türkiye’de büyük bir sorun olduğunu kabul eden Bahçeli, kadın cinayetlerinin önlenememesi halinde tüm ülkenin "çığ altında kalacağı” uyarısını da yapıyor.
AKP’li bazı kadınlar da İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyor
Kamuoyu yoklamaları, halkın çoğunluğunun sözleşmeden geri çekilmeye karşı olduğunu gösteriyor. Cinsiyet eşitliği konusunda geçmişte AKP hükümetiyle çalışan kadın hakları savunucusu Pınar İlkkaracan, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin Erdoğan’a ağır bir siyasi bedel ödetebileceğini söylüyor.
Kadın cinayetlerinde laik ve dindar ayrımı olmadığına dikkat çeken İlkkaracan, AKP hükümetini destekleyen birçok dindar kadının hükümete İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmama çağrısı yaptığını kaydediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.