Ukrayna’da ekmek ve su bile ‘lüks’: Kızılay’a ulaşamıyorum, resmen ölümü bekliyoruz

Ukrayna’da ekmek ve su bile ‘lüks’: Kızılay’a ulaşamıyorum, resmen ölümü bekliyoruz

Rusya’nın 24 Şubat’ta üç cepheden başlattığı Ukrayna işgalinde bir hafta geride kaldı. Ukraya’nın birçok şehrinde yaşayan Türkiye vatandaşları tahliye edilmeyi bekliyor.

Donbas’a yakın Zaporijya’de kalan Türkiye Aşçılar Federasyonu Ukrayna Temsilcisi Emrecan Tekin ve Donetsk’teki Recep Ünlütürk Diken’e konuştu.

Eksi derece soğuklukta geceyi sığınaklarda geçiren Tekin konuşmamız boyunca sürekli öksürdü: “Artık bitmiş ve tükenmiş haldeyiz. Suyumuz bitti. Dün yağmur yağdı, yağmur suyunu doldurduk bugün onu içiyoruz, süzerek bir şekilde. Bugün kendi çocuğuma bile yağmur suyu verdim.”

Ünlütürk ise gıda sıkıntısının başladığını, üç saatte ekmek bulamadığını anlattı: “Duyduğumuz kadarıyla evlere de giriyorlarmış. Bizim korkumuz o. Gece ben her zaman nöbetteyim, elimde fener. Biri beş yaşında biri 14 yaşında iki oğlum var. Ben 50 yaşımdayım. Yeri geldi mi oturup ağladığım oluyor.

Rusya’nın işgale başlamasından bu yana Ukrayna’dan Polonya’ya 453 bin 982, Macaristan’a 116 bin 348, Moldova’ya 79 bin 315, Slovakya’ya 67 bin, Romanya’ya 44 bin 540, Rusya’ya 42 bin 900, Belarus’a 341 ve diğer Avrupa ülkelerine ise 69 bin 600 mülteci geçti. Bu rakamlara ilave olarak Donetsk ve Luhansk bölgelerinden 18-23 Şubat’ta 96 bin kişi de Rusya’ya gitti.

Ülkeden çıkanlar arasında Türkiye vatandaşları da var ama çoğu hala Ukrayna’da sıkışıp kalmış durumda. Türkiye’deki yetkililerin bir an önce koordineli ve planlı bir şekilde kendilerini tahliye etmesini bekliyorlar.

‘Kızılay’a ulaşamıyorum, tükenmiş haldeyiz’

Türkiye Aşçılar Federasyonu Ukrayna Temsilcisi Emrecan Tekin’le konuştuğumuz sırada sesi çok yorgundu. Günlerdir sığınakta kaldığı için sürekli öksürüyordu:

“Sığınakta kalıyorum. İki yaşında oğlum ve eşim var. Bulunduğumuz bölgede tahliye yok. Başka bölgelerde var ama bizimde oraya gitme şansımız yok. Çünkü şehir, giriş ve çıkışlar bombardıman altında. Giriş çıkışlar kapalı şu anda.”

Sığınaklarda durum çok kötü. Gıda sıkıntısı yaşıyoruz. Ben sabahtan beri hiçbir şekilde Kızılay’a ulaşamıyorum. Artık bitmiş ve tükenmiş haldeyiz. Suyumuz bitti. Dün yağmur yağdı yağmur suyunu doldurduk bugün onu içiyoruz, süzerek bir şekilde. Bugün kendi çocuğuma bile yağmur suyu verdim. Dudaklarımız kurumuş halde, yemeğimiz bitmek üzere. Bitik haldeyiz. Kızılay’dan hiçbir cevap alamıyorum. ‘Mail atın’ diyorlar, mail attık. ‘Dönüş bekleyin’ diyorlar, dönüş yok. Hiçbir telefona ulaşamıyorum. Kızılay Kiev bölgesinde kaldığını söylüyor ama bizim Kiev’e gitmemiz için 800 km yol gitmemiz lazım. Bu nasıl bir yardım bilmiyoruz.”

‘Resmen ölümü bekliyoruz’

Sığınaklar çok soğuk ve dayanıklı değil: “Resmen ölümü bekliyoruz. Kaldığımız sığınaklar eski sığınak oldukları için çok dayanıklı değiller. Bomba düştüğü zaman deprem hissi yaşıyoruz. Üzerimize topraklar düşüyor. Hiçbir yer açık değil. Çocuğumun bezi kalmadı, yiyecek sıkıntımız had safhada. Isınma derdimiz sıkıntı. Hava çok soğuk geceleri eksiye düşüyor. Gündüzler bile bir iki derece. Konuşacak çok şey var ama çok yorgunuz. Hem psikolojik hem sağlık olarak bitmiş durumdayız. 100 metre ilerimizde tepemizde bombalar silahlar geliyor. Çok sivil kaybı var. Her bomba düştüğünde camlarımız sallanıyor.”

‘400 metre ilerimize bomba düştü’

Donetsk’e 60 km uzaklıkta bulunan Recep Ünlütürk 17 yıldır Ukrayna’da yaşıyor. Bir yıldır çocuklarından ayrı olduğunu belirten Ünlütürk şöyle devam etti: “Emekli oldum, Şubat’ın 23’ünde geldim çocuklarımı alayım diye. Saat 11’de eve geldim 24’ün sabahı 5’te bu olaylar başladı. Ondan sonra biz kaldık burada.”

Ünlütürk sığınakların durumunun kötü olduğunu, her zaman orada kalmanın mümkün olmadığını söyledi: “Bombalamalar tekrar başladı. Her zaman sığınakta kalamıyorsunuz. Çocuk hasta ben hastayım. Hastalık bir yana ürperti korku bir yana bekliyoruz. Burada iki gün önce benim oğlumun sınıf arkadaşının annesinin evine bomba düştü vefat ettiler. Evleri bizden 400 metre ilerde. Bazen uçaklar, helikopterler geçiyor, her şeyde sığınağa giriyoruz. “

‘Evlere de giriyorlarmış, nöbetteyim’

Tedirginlik had safhada: “Gıda sıkıntısı var. Evvelsi gün, üç saatte ekmek bulabildim, bir de yağ ve şeker. Şeker dediğim de emme şekerler. Duyduğumuz kadarıyla evlere de giriyorlarmış. Bizim korkumuz o. Gece ben her zaman nöbetteyim, elimde fener. Karartma var zaten saat 11’de başlıyor sabaha kadar sürüyor. Bir iki saat uyku uyuyabiliyorum. Devamlı dışardayım ne olur olmaz diye. Bir beş yaşında biri 14 yaşında iki oğlum var. Ben 50 yaşımdayım. Yeri geldi mi oturup ağladığım oluyor. Beş yaşındaki çocuğun ‘bomba’ diye titremesi korkması karşısında kötü oluyorum.

Ünlütürk şöyle devam etti: “Sağa sola çocuklarımız için yalvarmaya başladık. Devletimize güveniyoruz. Devletimiz bizi burada illa ki bırakmayacak ama Şu an diken üstündeyiz. Dediklerine göre bir türlü bizi çıkaracaklarmış. Kiev’e yakın olsam her türlü çıkardım ama Kiev bana 750 km uzaklıkta. Harkov 200 km. Tek olsam bir türlü dişimi sıkar çıkmaya çalışırım ama çocuklarla beraber nereye nasıl giderim?

Karakola gittim, polislere anlattım durumu. Çıkış olmadığını 5 km daha öteye gidemediklerini söylediler. Adamlar beni tek sandı, ‘Buyur karakolda otur’ dediler. Ben de anlattım ‘Evim var’ dedim. Onlar bile yardımcı olamıyor. Konsolosluk arıyor diyor ki ‘Gelme şansınız yok mu?’ Ya gelme şansım olsa seni ben neden arayayım? Ben şu an zor durumdayım. Zaten burada benzin sıkıntısı var araba gitmez. Yollarda vuruyorlar, öldürüyorlar. Bildiğiniz gibi değil, sıkıştık burada.

Ünlütürk başka bir Türk ailenin durumunu da anlattı: “Bir aile daha var, bana 150 kilometre ilerde. Onun çocukları, eşi, annesi burada kaldı adamın kendisi Kocaeli Körfez’de. Arkadaşım benim. O daha kötü durumda. Eşinin kaynanası ölmüş, ona gelmişler başsağlığına kalmışlar. Arkadaşım Türkiye’de dönmüş. Mart’ta dönerseniz siz demiş ama savaş başladı dönemiyorlar. Ben en azından çocuklarımın yanındayım. İnşallah bizi çıkaracaklar, ümitle bekliyoruz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler