ULUÇ GÜRKAN YAZDI- YENİ DÜNYA DÜZENİ VE ATATÜRK’ÜN DEVLET GÜDÜMLÜ KALKINMA STRATEJİSİ
ULUÇ GÜRKAN YAZDI- YENİ DÜNYA DÜZENİ VE ATATÜRK’ÜN DEVLET GÜDÜMLÜ KALKINMA STRATEJİSİ
Yeni Dünya Düzeni
Atatürk’ün Devlet Güdümlü Kalkınma Stratejisi
Uluç Gürkan
Diyorlar ki, korona virüs kapitalizmi bitirebilir.
Dünyanın dört bir yanında yaşam büyük ölçüde durdu. Piyasa ekonomisi kendini çeviremez hale geldi… “Görünmez el” denilen ve “hikmetinden sual olunmayan” piyasa dinamiklerinin gerçekte pek bir işe yaramadığı, astarsız bir cila olduğu ve salgınla birlikte bütünüyle döküldüğü ortaya çıktı.
Devletin ağırlığı her alanda artmaya başladı. Başta küresel ekonomik sistem olmak üzere insan yaşamını ilgilendiren pek çok alanda devlet piyasaları kontrol altına almaya yöneldi.
Başını Almanya ve Kanada’nın çektiği pek çok kapitalist ülkede, çalışamayan işçilere de işverenlere de devlet güvenceleri getirildi.
ABD bile bundan kaçınamadı. Amerika tarihinin “en piyasacı” Başkanı Donald Trump imzasıyla tüm ABD vatandaşlarına devlet kesesinden para dağıtıldı. Trump, “fakirler için sağlık sigortası” getirdi diye yerden yere vurduğu bir önceki Başkan Obama’nın politikalarının çok önüne geçen önlemlere imza atmak zorunda kaldı…
Kapitalizmin, özellikle sağlık ve eğitim gibi kamusal olması gereken hizmetleri piyasa öznesi yapmasının ölümcül sonuçları masaya yatırıldı. Bu yaklaşımın başta ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi zengin ülkelerde dahi yeterli sağlık hizmeti üretilmesine yetmediği görüldü.
Acı da olsa, sağlık ve eğitim sistemlerinin piyasaya, açık anlatımıyla kapitalizmin kar hedefine bırakılamayacağı anlaşıldı… Korona testi hemen her ülkede ücretsiz yapıldı. Şimdi tedavi masraflarının da devletlerce üstlenilmesi üzerinde çalışılıyor…
Kimsenin kuşkusu yok… Salgın bittiğinde, dünya genelinde yeni bir sayfa açılacak.
Peki nasıl bir sayfa?
Bir tehlike var… İnsanlar can derdindeler. Salgından korunabilmek için özgürlüklerinden vazgeçip hükümetlere sınırsız yetki vermeye yatkınlar.
Bu ruh hali, otorite peşinde koşan popülist liderlere yaramamalı. Toplumların can güvenliği karşılığında kontrol ağırlıklı otoriter düzenlere boyun eğmeleri önlenmeli.
Bunu gerçekleştirmek için popülist siyasete karşı adalet, eşitlik ve özgürlük vurgulu güçlü bir demokratik alternatifin geliştirilmesini gerektiriyor:
İnsan odaklı bir sosyal devlet… Fiziki planlamaya dayalı kamucu bir üretim ekonomisi… Gelir dağılımında var olan dengesizlikleri giderecek bir yeniden bölüşüm modeli…
Böylesi bir alternatif, özünde kapitalizmin Marksist eleştirisiyle örtüşüyor olsa da önerdiği sosyalist-komünist model ile bağdaşmıyor. “Sınıfsız ve eşitlikçi toplum, özgürlükçü komünist düzen” iddiası, 20. yüzyılı etkilemiş olmakla birlikte günümüze taşınamadı. 20. yüzyılın sonlarında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Sovyet sisteminin çökmesiyle uygulamada gündemden düşmüş oldu.
Neoliberal küresel düzene karşı öngörülen alternatif, kapitalizme ucuz emek kiralayan Çin modeli de olamaz, olmamalıdır…
Alternatif, ana omurgası planlama olan “karma ekonomi” modelidir. Dünyanın önde gelen kalkınma iktisatçılarından Güney Kore’li Ha-Joon Chang’ın “devlet güdümlü kalkınma stratejisi” olarak adlandırdığı bu model, neoliberal küreselleşme sürecinde unuttuğumuz, bize unutturulan devletin görev ve fonksiyonları ile planlamayı yeniden canlandırmayı öngörmektedir.
Amaç, ekonomiyi devletin belirlediği hedeflere plan doğrultusunda yönlendirmektir. Bu amaçla, devlet yatırımcılığı ve devlet işletmeciliğine ağırlık verilecektir.
Bu modelde devlet ayrıca, toplam talebi arttırıcı yönde para ve maliye politikası uygulayacaktır…
Halen İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ha-Joon Chang’ın Avrupa Evrimci Ekonomi Politik Vakfı’nın 2003 Mydal Ödülü’nü alan “Kicking Away The Ladder: Development Strategy in Historical Perspective / Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü” kitabındaki anlatımıyla, bu modeli Atatürk 1930’lu yıllarda uygulayan ilk lider olmuştur.
Atatürk bu modeli, piyasa odaklı liberal ekonomi politikalarının ABD başta olmak üzere gelişmiş Batı ülkelerinde başarısızlığa uğrayarak 1929 yılında dünya genelinde büyük bir ekonomik bunalıma dönüşünce geliştirmiştir.
Bu sırada Türkiye’de de 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde benimsenen liberal çizgiye yakın politikalar beklenen sonucu doğurmamıştır. Özel teşebbüs istenileni verememiş, ümit edilen sanayileşme gerçekleşmemiştir.
1931’de yapılan CHP 3. Kurultayı’nda, laiklik ve devrimcilik ile birlikte “devletçilik” ilkesi de benimsenmiştir. Böylece liberalizm yerine, Atatürk’ün “üretim odaklı karma ekonomi” politikasına geçilmiştir.
Türkiye bu politikası sayesinde, kapitalizmin tarikteki en büyük ve en uzun süreli ekonomik buhranını en hafif biçimde atlattığı gibi, sanayileşme hamlesini de başlatmıştır.
Dünyadaki son gelişmeler çıkış yolu olarak Atatürk’ün devletçilik ilkesinin yeniden uygulanmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Ana omurgası “planlama” olan bu “karma ekonomi” modeli, koronavirüs kıskacındaki neoliberal politikaların yarattığı sorunların çözümüdür.
Kaynak: yurtseverlik.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.