Uluslararası 5. Sağlık Hukuku Kongresi Devam Ediyor

Uluslararası 5. Sağlık Hukuku Kongresi Devam Ediyor

Uluslararası 5. Sağlık Hukuku Kongresi'nde 3. Oturum karşılaştırılmalı Hukukta Sağlık Hukuku Sorunları IIModeratör, Prof. Dr. Hamit Hancı konuşması ile başladı.

3. Oturum karşılaştırılmalı Hukukta Sağlık Hukuku sorunları II

Moderatör Prof. Dr. Hamit Hancı konuşması ile başladı. Oturumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Ayxan X. Rüstemzade konuşmasında kendi anayasalarında 41. Maddesinde herkesin sağlıktan yararlanacağından bahsetti. Azerbaycan'da doktor müdahalesi sonrası ölmesi durumumda ayrı madde bulunmadığından, kasten öldürme maddesi içinde doktorların sorumluluğu olduğuna, hekimlerin bilerek insan öldürmesi durumu olmadığından bahsetti. Doktorlarla ilgili ceza davalarının savcılığın yaptığını, Sağlık Bakanlığından ekspertiz raporu verilmesi gerektiği bu rapor sonucu davaların devam ettiğinden bahsetti.

whatsapp-image-2019-09-05-at-17.53.08.jpeg

Av. Ahmet Memet konuşmasında Yunanistan'da sağlık hukuku bakımından idare-medeni-ceza hukukunda hükümleri olduğundan, sorumluluğun doğrudan düzenlendiği hüküm bulunmadığından, tazminat belirlenirken haksız fiil hükümleri uygulandığını, doktorun sorumluluğu tüketici korunmasına ilişkin sözleşme içine sokulduğu, medeni hukuklarında doktor hatası kavramının önemli olduğundan, reşit olmayanlarla ilgili rızayı verecek akrabalar arasında sıranın mevcut olmadığını, bu durumun sadece içtihatlarla olamayacağını, idare hukuklarında tazminatın iki şekilde doğduğunu, bunların kamu hastanesinde çalışan doktor hatası ve kamu hastanelerinin eksikliği olduğundan, disiplin hukuku bakımından da hekimlerin sorumluluk sahibi olduklarını, stajyer doktorların yükümlülüklerinin olduklarından, tıp hukuku sorunlarının tüm dünyada zor olan sorunlar olduğundan bahsedildi.

whatsapp-image-2019-09-05-at-17.53.06.jpeg

Üçüncü konuşmacı Dr. Altay Suroy konuşmasında Çiçek hastalığının 1971 de ilk Kosova'da belirlendiğinden, çiçek hastalığının ölümcül olduğundan, baş ve sırt ağrısı, kas sıkışması gibi başlama belirtileri olduğu, önce yüz sonra kol ve bacaklarda küçük kırmızı noktaların belirdiğinden, hastalık ortaya çıkınca ilk önlem hastanın karantinaya alınması gerektiği, sorumluluğun oluşması için hastalığın bastırılması için önlemlere uymayan kişinin sorumlu olduğu, bulaşıcı hastalığa kapılmanın suç oluşturmadığı, salgın hastalık belirdiği zaman ilk teşhis yapanın bir Türk doktoru olduğunu ifade etti.

Dördüncü konuşmacı Doç. Dr. Şölen Külahçı konuşmasında hekimin hasta seçme hakkının sonsuz olup olmadığından, sınırının ne olduğundan, hekimin tedaviden çekilip çekilemeyeceğinden, Türk hukuku bakımından hekimin hasta seçme hakkı olduğundan ancak acil servise gelen ve resmî ifa durumunda hastalara bakmayı reddedemeyeceklerinden, hekimin mesleki ve şahsi sebepler ile tedaviden kaçınabileceği ancak şahsi sebepler bakımından ayrımcılık yasağının delindiğinden, hekimin yaygın olarak iki hastalığı reddediyor bunların bulaşıcı hastalık, dini ve ahlaki görüş olduğundan bahsedildi.

whatsapp-image-2019-09-05-at-17.53.07-002.jpeg

4. Oturum- Sağlık Hukukunda hekimin rolü ve statüsü 

Moderatör: Dr. Altay Suroy

Konuşmacılar: Prof. Dr. Yener Ünver

Ar. Gör. Tansu Sayar 

Dr. Öğr. Üy. Erdem Hösükler 

Birinci konuşmacı Prof. Dr. Yener Ünver konuşmasında gerçeklerin söylenirse psikolojik olarak hastanın rahatsızlanabileceğinden, hastanın vazgeçmesi durumunu ve bunun hastanın tedaviyi yarıda kesmeye yönelik olduğundan, Almanya'daki federe devletlerin doktorun her şeyi açıkça söylemesi gerektiğini ne zaman söylemesi gerektiğini ise hekimin takdirinde olduğundan, hastalara gerçekleri söylemeyelim diyen hocaların argümanının hastalar sağlıklı değerlendirme yapamaz, hastalar normal insanlar değiller gibi ifadelerle karşı çıkmışlardır. Aydınlatma, bilgilendirme Tıp hukuku merkezine gelmesi merkeze bireyi koyduğumuzda tüm menfaatler hasta için olduğundan rızanın sağlıklı kullanılması için aydınlatmanın olması gerektiğinden bahsetti.

İkinci konuşmacı Ar. Gör. Tansu Soyar konuşmasında Uluslararası örgütlerin devletler kadar güçlü olmadığını, uluslararası örgüt personeli bakımından her örgüte yönelik inceleme yapılması gerektiği, dünya sağlık örgütü çerçevesinde inceleme yapıldığını ve her uluslararası örgütün bir birine denk olmadğını, Dünya sağlık örgütü personelinin beşe ayırarak incelediğinden, Uluslararas örgütlerde hükümet dışı kuruluşlardan yararlandıklarını çünkü gönüllü çalıştıkları herhangi ücret almadıklarını ve DSÖ adı ve ambleminden bahsedildi.

whatsapp-image-2019-09-05-at-17.53.07.jpeg

Çiğdem mine Yılmaz konuşmasında futility, yani nafile tedavi konusunu hasta ve hekim açısından değerlendirdi. Bu hastaların tedaviyi reddedebilecegini ancak hekimlerin bu hastaları tedavi etmeyi reddinde etik ve hukuki engeller olduğunu, uygulamada hekimlerin doktrinin öngördüğünün aksine hukuki ve cezai sorumluluklarının doğabildiğini belirtti

Üçüncü konuşmacı Dr. Öğr. Üy. Erdem Hösükler konuşmasında ilk olarak defansif tıpın tanımından bahsedildi. Tıbbi uygulama hatası iddialarının magazinleştirildiği ve siyasallaştırıldığı(gazete haberlerinden örnekler ile konu özetledi) yüksek tazminat davalarının haberleştirildiği, ceza davalarının sonuçlanmadan doktorlarin direkt suçlanması ve tazminat davalarının açılmış gibi haberleştirilmesi, tazminat miktarlarının küçümsenerek medya da yer alması, hapis ve ceza davalarının haberleştirilmesinden bahsedildi.

Ertunç mega konuşmasında sağlık raporlarıyla özellikle askeri ve polislik öğrencilerinin eğitim ve çalışma haklarına haksız müdahalelerde bulunulduğunu, öğrencilerden tam sağlıklı olmak gibi sağlanamaz, saptanamaz bir durumun talep edildiğini, bunun gibi yönetmeliklerle kişilerin çalışma eğitim sosyal ve kişilik haklarına müdahaleler olduğunu, çözümün ise özellikle gençlerin hak kayıplarının önlenmesi adına milli savunma üniversitesi kabul şartları yönetmelik önerisi çalıştayı yaparak bir taslak metin oluşturmak olduğunu belirtti

Şule yılmaz ve Rıdvan bilici ise zorunlu tedavinin tarihçesini, koşullarını, nasıl nerede kim tarafından uygulanacağını ve zorunlu tedavinin Türkiye'de ve dünyadaki uygulamalarını AİHM kararları ışığında incelediler. Zorunlu tedavi için bunun gerekliliğini içeren tanının esas olduğunu, tıbbi gereklilik ve etik çatışmasının bu alanda hep var olacağını, ruh sağlığı yasa tasarısının yasalaşmasının gerekliliğini ve çözüm önerisi olarak ise zorunlu ve acil tedavinin denetlenebilir ve şeffaf, yarı özerk bir kurum tarafından modern tanı algoritmaları kullanarak yapılması gerektiğini belirttiler.

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler