Ünlü Profesör Deniz Ülke Kaynak 'Beyin Fırtınası' Yaptı!
Prof. Kaynak, "yeni çözüm sürecine" devleti sevk eden en görünür faktörün, "İsrail'in oluşturduğu güvenlik tehdidi" olduğunu savunurken, Türkiye'nin bölgesel olarak bu "bombanın" yakınında olduğunu söyledi.
Akademisyen Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan çıkışıyla ilgili olarak, "Bahçeli muhtemelen 'Öcalan’ı kürsüye çıkartma ifadesini', en uç noktaya hazırım anlamında mecazi olarak kullanıyor" yorumunu yaptı. Prof. Kaynak, "yeni çözüm sürecine" devleti sevk eden en görünür faktörün, "İsrail'in oluşturduğu güvenlik tehdidi" olduğunu savunurken, Türkiye'nin bölgesel olarak bu "bombanın" yakınında olduğunu söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'deki grup toplantısında yaptığı "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiği, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığını gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" çıkışı, gündemdeki yerini koruyor. Bahçeli'nin çıkışını değerlendiren Prof. Dr. Kaynak, "Muhalefet kanadı Selahattin Demirtaş, iktidar kanadı ise Öcalan üzerinden tüm Kürt kimliği baskın grupları sistemin merkezine toplamaya çalışıyor gibi" yorumunu yaptı.
Prof. Kaynak, şunları kaydetti:
"Devlet Bahçeli’nin Öcalan açılımı çok ses getirdi doğal olarak. İlk şoku atlattıktan sonra şöyle kısa bir beyin fırtınası yapalım.
1- İlk çözüm sürecinde konuya temelden ve en sert karşı duran Sn. Bahçeli, şimdi fitili ateşleyen kişi konumunda. Yani Milliyetçi hareket alışılan durumun tersine yeni sürecin lokomotifi olacak. AKParti çok yüksek olmayan oktavda içeride olduğunu beyan etti. CHP ise farklı bir kanaldan süreci başlattı bile; Sn. Özel güneydoğu çıkartması yapıyor. Alışılan pratiklerimizi bırakalım ve “bunun partiler üstü bir devlet kararı” olarak göründüğünün altını çizelim.
2- Yapıçözücü bu karara devlet merkezini sevk eden en görünür faktör, İsrail’in başlattığı ve adını “Yeni Düzen” koyduğu büyük güvenlik tehdidi. İsrail, Lübnan ve Suriye üzerinden YPG’ye coğrafi bir köprü oluşturuyor ve ABD de tüm bu sürecin tam göbeğinde. Suriye’de Rusya ile ABD’nin karşı karşıya gelmesi kesin. Bölgesel güç dengeleri Fırat’ın doğusunda K.Irak’takine benzer bir Kürt siyasi oluşumunun, mutlak ABD taşeronu olarak kurulabileceğini gösteriyor. Burada tüm dünyaya sıçrayabilecek bir saatli bomba var ve bölgedeki askeri varlığımızla, tüm gövdemizle bombanın üstüne yatmış durumdayız. Patlarsa en yakında biz varız. Patlamadan tutmaya çalışıyoruz.
3- Türkiye’nin Kürtleri bölücü falan değil. Bu konuda sahada da çalışmış biri olarak net fikirlerim var; lakin bölücüler ( bunlar bölgesel aktörler değil) 4 devlete bölünmüş coğrafyada sırayla hepsini kesip biçerek stratejik terzilik uyguluyor. Onların kestiğini biz dikmeye çalışıyoruz. Sıranın bizde olduğu kesin ve sınırlarımızı çift dikiş korumak için ulusal bir dayanışma şart.
4- Etnik tutumları aşan bir ulusal bütünleşme arayışı ülke içindeki bir başka etnik gruba karşı şekilleniyor olabilir. Milliyetçi kesim önümüzdeki dönemde “işgal” olarak tanımladığı kitlesel göçü ön plana çıkartabilir. Yani bir başka savaşa hazırlanılıyor gibi. Suriye ile anlaşılınca geri döndürme süreci başlayacak ve sancılı geçmesi muhtemel. Türkle Kürdün ötekisi “Arap” olarak şekilleniyor ve bu yaklaşım bir boyutuyla çatışma öncesi tahkimat gibi bir durum da düşünülmeli
5- Bahçeli muhtemelen “Öcalan’ı kürsüye çıkartma ifadesini”, en uç noktaya hazırım anlamında mecazi olarak kullanıyor. En ileri noktayı gösterince, iki adım öncesi kabul edilebilir hale geliyor. Muhalefet kanadı Selahattin Demirtaş, iktidar kanadı ise Öcalan üzerinden tüm Kürt kimliği baskın grupları sistemin merkezine toplamaya çalışıyor gibi. Hüdapar zaten merkezde. Benden bu kadar; bundan sonrası sizde…"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.