Uzmanı soğuk algınlığından korunmanın yollarını anlattı
Hava sıcaklığının düşmesiyle birlikte grip ve soğuk algınlığı salgını artmaya başladı.
Hava sıcaklığının düşmesiyle birlikte grip ve soğuk algınlığı salgını artmaya başladı. Enfeksiyonlardan korunmak için neler tüketilmesi gerektiği konusunda bilgi veren Uzman Diyetisyen Tuğçe Yılmaz, "Kış mevsiminde soğuk algınlığından korunmak için A, C ve E vitaminlerinden zengin havuç, brokoli, ıspanak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi kış sebzelerinin yanı sıra kış meyvelerinden elma, armut, nar, portakal, kivi, mandalina gibi meyvelerin tüketimi önemlidir. D vitamini, kış mevsiminde bağışıklık sistemi açısından önemli bir yere sahiptir. Ancak bilinçsiz kullanılan ürünler istenmeyen yan etkilere neden olabilir" dedi.
Kış aylarının gelmesiyle birlikte ev ve kapalı alanlarda geçirilen vakit artarken, bunun sonucu olarak fiziksel aktivite de azalıyor. Hava sıcaklıklarının düşmesiyle hastalıklara yakalanma riski de artıyor. Soğuk algınlığı ve grip salgınlarından korunmak için neler tüketilmesi gerektiğini anlatan Uzman Diyetisyen Tuğçe Yılmaz, "Soğukların başladığı şu günlerde kilo sorunu yeniden gündeme geldi. Unutulmamalıdır ki, kış ayları yıl içerisinde kilo alma riskinin en fazla olduğu zamanlardır. Bunun elbette birçok sebebi bulunuyor. Öncelikle olumsuz hava koşulları nedeniyle evlerde ve kapalı alanlarda geçirdiğimiz zaman artıyor. Bu da ister istemez daha hareketsiz günler anlamına geliyor. İkincisi ise kışa özgü yemekler yeniden gündeme geliyor. Yaz sıcağında ne kadar meyve-sebze ağırlıklı hafif beslenme ihtiyacı öne çıkıyorsa, soğuk günlerde de o denli yüksek kalorili beslenme tercihi ağır basıyor. Bu da yıl içerisinde en fazla kilo alımının ister istemez kış aylarında yaşanmasına yol açıyor. İlkbaharda yazılı ve görsel medyada "plajlar için fazla kiloları vermeye yarayacak tüyolar" içeren yazıların sıklaşması bu yüzden boşuna değildir. Çünkü kışın bilinçsizce sergilenen beslenme tarzları, üç beş ayda ciddi kilo alımları ile sonuçlanmakta ama aynı kilolar aynı sürede geri verilememektedir. Bu açıdan bakıldığında ilkbaharda yayınlanan kilo verme yazılarına da fazla güvenmemek yerinde olacaktır. Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; sonradan kilo vermekle uğraşmak yerine kış aylarında izleyeceğimiz ölçülü, sağlıklı beslenme ile normal kilomuzu korumak ya da varsa fazla kilolarımızı vermek kendimize yapacağımız en büyük iyiliktir" diye konuştu.
Meyve ve sebzelerin önemine dikkat çeken Yılmaz, "Kış mevsiminde soğuk algınlığından korunmak için A, C ve E vitaminlerinden zengin besinleri günlük beslenme programımızda bulundurmamızda fayda var. Havuç, brokoli, ıspanak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi kış sebzelerinin yanı sıra kış meyvelerinden elma, armut, nar, portakal, kivi, mandalina, gibi meyvelerin tüketimi önemlidir. Yiyeceğiniz herşeyi önceden tabağa koymalısınız. Bu ne kadar tüketeceğinizi görmenizi sağlar. Sağlıklı tabak modelini benimsemelisiniz. Sağlıklı tabak modeline göre tabağın yarısı mevsim sebzeleri ve tam tahıl ürünlerinden oluşmalıdır. Kalan yarısında ise meyveler, yüksek proteinli gıdalar (kuru baklagiller, et, yumurta, balık, tavuk, yağlı tohumlar, vb.) ve süt ürünleri (süt, yoğurt, ayran, peynir vb.) yer almalıdır. Paketli ürünleri, hazır sos, cips gibi aşırı tuz içeren besinleri, beyaz ekmek ve diğer hamur işleri, şekerli yiyecek ve içecekler, işlenmiş et ürünleri, fast food gibi besinleri evinizden uzak tutun" ifadelerini kullandı.
"D vitamini kış mevsiminde bağışıklık sistemi açısından önemli bir yere sahiptir"
D vitamininin bağışıklık sistemi açısından önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yapan Yılmaz, "D vitamini kış mevsiminde bağışıklık sistemi açısından önemli bir yere sahiptir. Balık, D vitamini, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu nedenle kış aylarında haftada 2-3 kez balık, D vitamini bakımından zenginleştirilmiş az yağlı süt tercih edilebilir. Kuru ve soğuk hava su içme isteğini azaltabilir. Yeterli sıvı alımı vücutta oluşan toksinlerin (zararlı öğeler) atılması,
vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında, metabolizma dengesinin sağlanmasında ve vücutta pek çok biyokimyasal reaksiyonun gerçekleşmesinde son derece önemli rol oynamaktadır. Günlük 2-2.5 litre su içilmelidir" dedi.
"Spor yapmak sadece fiziğimize değil, ruhsal durumumuza da iyi gelecektir"
Düzenli spor yapmanın etkilerinden de bahseden Yılmaz, "Hayatımıza düzenli sporu eklemeliyiz. Spor yapmak
sadece fiziğimize değil, ruhsal durumumuza da iyi gelecektir. Haftada 3-4 gün dışarda yürüyüş ya da evde internette bulabileceğiniz ciddi egzersiz programlarını uygulayın. Hayatınıza girecek spor aktiviteleri kilo veriminin
hızlanması, bağışıklık sisteminizin güçlenmesi ve sağlık durumunuzun iyileşmesine yardımcı olacaktır" dedi.
"Bilinçsiz kullanılan ürünler istenmeyen yan etkilere neden olabilir"
Yılmaz, "Bağışıklık sistemini güçlendirmek için besin takviyeleri ve bitkisel ilaçlara yönelim oldu. Ancak bunun da kesinlikle bilinçli yapılması gerekmektedir. Bilinçsiz kullanılan ürünler istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Örneğin A vitaminin fazla kullanımı karaciğer rahatsızlığına neden olurken, aşırı C vitamini böbrek taşı ve mide rahatsızlıklarında rol oynamaktadır. Bu nedenle doktor kontrollü besin takviyesi kullanımı çok önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.