VAH İLE YUH ARASINDA
Aşkım Tan'ın Yeni Yazısı
AKP Bafra İlçe Başkanı, Noter olarak atanarak noterlik mesleğine de de siyaset bulaştırılmış oldu.
Bu duruma şaşırmak ya da şaşırmamak konusunda elbette herkes özgürdür.
Ne de olsa her türlü meslek dalına siyaset bulaştırılmasına alıştı bu millet!
Samsun’da dört dönem AKP Bafra İlçe Başkanlığı görevini yürüten Av. İbrahim Semiz, Sinop’un Durağan ilçesine Noter olarak atandı.
Durağan’da göreve başlayan Semiz’in, noter ve ilçe başkanlığı görevini birlikte sürdüreceğini açıklaması kimi şaşırtabilir?
Gelin görün ki milyonlarca yurttaş işsizlikle boğuşurken ve milyonlarcası da asgari ücretle geçinmeye çalışırken, bürokraside çifte ve üçlü maaş keyfini milletinin gözüne sokarak sürdürenlerin vicdanını sorgulamak elbette sadece züğürtlerin çenesini yoracaktır.
Hemen hatırlatmakta fayda vardır ki, çok değil daha Temmuz ayının başlarında AKP Şanlıurfa İl Başkanlığı’nın sosyal medya hesabı Twitter'da “Duyuru” başlığı ile yayınlanan ilanda, “Ceylanpınar İlçe Başkanı olmak isteyen vatandaşlarımız 03.07.2021 (Cumartesi) günü saat 12.00'a kadar özgeçmiş bilgilerini; sanliurfa@akparti.org.tr adresine yollayarak, 0414 2168403 numarasını arayarak veya İl Başkanlığımıza gelerek şahsen başvuruda bulunabilirler” şeklindeki ilanı ile İlçe Başkanı aramıştı.
Şanlıurfa İl Başkanlığı’nda, birkaç ay önce tüm yönetim kurulu üyeleri istifa etmişti.
Bu nedenle istifa etmek zorunda kalan Ceylanpınar İlçe Başkanı Halit Şimşek’in yerine atamak üzere sosyal medya hesabından bir duyuru yayınlamasında hiç de şaşılacak bir durum olmasa gerek(!)
Bu arada, esnaf ve KOBİ’lere verilen 5 bin liralık destek çare olmadığı gibi ülkedeki iflasların oranının %116 artığını hatırlatmak gerekir!
Yüksek faizli krediler, artan döviz kurları ve belirsizliklerin yanı sıra artan kitlesel işsizlik patlaması ile ülke ekonomideki en karanlık tabloda yer alıyor ne yazık ki.
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesi’ne göre Mayıs 2021’de sicilden ve meslekten terkinini yaparak iflas eden esnaf sayısı 3 bin 893 oldu.
Haziran ayında bu rakam %94’lük artışla 7 bin 568’e ulaşarak yılın ilk 6 ayında iflas eden esnaf sayısı ise 47 bin 572’e yükseldi.
Sadaka gibi dağıtılan 3-5 bin liralar hangi yaralara merhem olacak?
Burada sorgulanması gereken bir “iktidar ve mağdur ilişkisi” yok mudur?
Yeri gelmişken hatırlatmakta fayda vardır ki İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de aktif olarak faaliyet gösteren derneklerin %15’i “dini hizmetlerin gerçekleştirilmesine yönelik faaliyet gösteren” derneklerden oluşmaktadır.
Bu alanda faaliyet gösteren dernekler, ülkenin doğusundan batısına toplam 14 farklı ilde ilk sırada yer alıyor.
Karabük, Erzincan, Bitlis, Düzce, Çankırı, Afyonkarahisar, Sakarya ve Konya’da neredeyse her 3 veya 4 dernekten biri, bu amaçla kurulmuş durumda.
Neden mi hatırlatma gereği duydum?
Çünkü tarihe not düşülmesi ve ileride bu tarikatlara/cemaatlere bağlı olarak halkın rızkını yağmalayan söz konusu dernek ve vakıflardan hesap sorulması bakımından bu konu asla göz ardı edilmeksizin ivedilikle gündeme getirilmesi gerekmektedir..
Bu oluşumların adı her ne kadar “vakıf” ya da “dernek” ise de bu başlık altında yapılan da düpedüz “siyasal İslamcı vurgundur!”
Hafızaları tazelemek ya da bilmeyenlerin fikir edinmesi için -sözüm ona- vakıf ve derneklerin belli başlı isimleri aşağıdaki gibidir:
TÜGYA (Türkiye Gençlik Vakfı), TÜRGEV (Türkiye Gençlik Ve Eğitime Hizmet Vakfı), Ensar Vakfı, Türken Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Türkiye Maarif Vakfı, KADEM (Kadın Ve Demokrasi Derneği), Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, Muradiye Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti (İlim Yayma Vakfı), Hakyol Vakfı, Cihannüma Derneği, Sıcak Yuva Vakfı, Server Yaşam Vakfı, Gaye Vakfı, Önder İmam Hatipliler Derneği, Birlik Vakfı, Okçular Vakfı, İnsan Ve İrfan Vakfı, YETEV (Yeni Türkiye Eğitim Vakfı), NUN Eğitim Ve Kültür Vakfı, T3 Vakfı (Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı), Beşir Derneği, Hayrat Vakfı, Hizmet Vakfı, Zehra Vakfı, İsmailağa Derneği, Marifet Derneği, Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı, 15 Temmuz Derneği.
Sonuç itibari ile daha yüzlerce FETÖ sonrası Nur Cemaati’nin, Yeni Asya, Işıkçılar, Okuyucu, Kurdoğlu, Yazıcı, Kırkıncı gibi kollarının da dernek ve vakıfları mevcuttur –ki bu konuyu varın siz araştırın, yoksa haftalar sürecek bir yazı dizisi çıkar-.
Bütün bu vakıf ve dernekler de -az da olsa- kamu malını yağmalamaktadır.
Özellikle de ülkemizde yaşayan Suriyeli sığınmacılar tarafından kurulan, radikal İslamcı dernek ve vakıflar bile bulunmaktadır ki bunlar da azar azar bizim vergilerimiz ile fonlanmaktadır.
Yukarıdaki listede gözden kaçan, önemli miktarlarda devletten/belediyeden bağış alan dernek ve vakıf varsa da siz de listeye ekleyebilirsiniz.
Şu derin ekonomik buhranda, şu bitmeyen korona virüs salgınında, millet işsizlikten kırılırken, açlık ile sınanırken, yine o millete ait paralar yukarıdaki parazit, dernek/vakıf/cemaatler tarafından iç edildiği de böylece bilinsin!
Hal böyle iken ve kontrolsüz göç sebebi ile yaşanan sorunlar gitgide artarken AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, “Suriyelileri Anadolu’dan göndermek yerine Türklerin Orta Asya’ya geri dönmesini” önerme cesaretinde bulunuyor.
Destur!
Vah bu ülkenin geldiği duruma, Yuh diline pelesenk edenlere!
“Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.