"Varlığını Sürdüren Türkiye, Sanık Sandalyesine Oturtulamaz"

"Varlığını Sürdüren Türkiye, Sanık Sandalyesine Oturtulamaz"

Yılmaz Ateş, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çıkışını yorumladı.

CHP Ulusal Birlik Hareketi, Kılıçdaroğlunun “helalleşme” sözleri üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Eski genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş tarafından yapılan açıklama şöyle:

“Genel Başkan Kılıçdaroğlu, CHP’nin geçmişte mağdur (!) ettiği toplum kesimleriyle ‘helalleşme’ yolculuğuna çıkacağını açıkladı. Bir anlamda özür dileyecekmiş.

CHP’nin tarihi, bu millet ve devletin tarihiyle bir anlamda özdeştir. İttihat ve Terakki’nin 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi ile başlar. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı örgütler, yok edilmek istenen bir milletin kurtuluş ve kuruluşu olan modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun altında imzası vardır. Hanedanlığı, hilafeti kaldırır, Takke ve Zaviyeleri kapatır, din ve vicdan özgürlüğü olan laikliği getirir, hanedanın kulu olan vatandaşlarını özgür, eşit yurttaş statüsüne kavuşturur.

Egemenlik artık milletindir, kendi kaderine kendisi karar verecektir. Feodal yapıyı kaldırma kararlılığını gösterir. Yurdun dört bir yanında bütünsel kalkınmanın temellerini atar ve bugün haraç mezat satılan kamu kuruluş ve kurumlarını 15 yıllık kısa bir sürede hayata geçirir. Bugün bize demokrasi dersi vermeye kalkan, Amerika’dan, Avrupa ülkelerinin hemen hemen tamamından önce kadınlara 1934 yılında seçme ve seçilme hakkını getirmiştir.

İradesi ile çok partili siyasi hayata geçerek demokrasinin öncülüğünü yapar, çalışanlara grevli-toplu sözleşmeli sendikalaşma hakkı getirir. Egemenliğinden taviz vermez, Amerika’nın topraklarımız üzerine koyduğu afyon ekim ambargosunu kaldırır. Yok edilmek istenen Kıbrıs Türklerini özgürlüğüne kavuşturan Barış Harekatını yapar.

Darbelerin milletimize ve demokrasimize verdiği zararlardan CHP’de payına düşeni almıştır. Amerika’nın “bizim çocuklar” dediği darbecilerin 1980’de kapattığı CHP’nin yerine kurulan SHP ve 1992’de siyasi hayata dönen CHP, 2010 yılına kadar Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinden, ulusal çıkarlarından taviz vermemiştir. Ülkemizi işgal amaçlı 1 Mart tezkeresine hayır demiştir. Ordumuzu çökertmeye yönelik Ergenekon, Balyoz, Casusluk operasyonlarına karşı durmuştur. Bu davaların savcılığına soyunan dönemin başbakanına karşı, CHP’nin o günkü Genel Başkanı bu davaların avukatlığını üstlenmiştir.

Ulusal Kurtuluş Savaşı’mız sırasında ve sonrasında milletimizin kutsal değerleriyle kimliğini istismar ederek isyanlar çıkaran, düşman saflarında savaşacak kadar gözü dönen kullanışlı terör örgütlerine karşı kararlı bir mücadele vermiştir. Bu mücadele iktidarda veya muhalefette bağımsızlık, egemenlik ve birliğimizin sürdürülmesi için kurucu partinin görevi olarak görülmüştür. Bu mücadelenin hukuk ve insan hakları çerçevesinde verilmesinin de en etkili savunucusu olmuştur. Buna rağmen mücadele kolay kazanılmamış; milletimiz büyük acılar yaşayarak, büyük bedeller ödeyerek bugüne gelmiştir. Dünyada kaç millet veya siyasi parti bu onurlu tarihe sahiptir?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşu, milletimiz kadar Dünyanın bütün mazlum milletlerin bağımsızlık meşalesi olmaya devam ederken, emperyalizmin de tarihinde aldığı ilk büyük yenilgidir. Bu yenilgiyi ne emperyalist güçler hazmetti, ne de içeride çıkarları bozulan işbirlikçi feodal güçlerle sahte din tüccarları kullanılmaktan vazgeçti. Trakya, Eğe, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Güney komşularımızla da soruna neden olan terör belası bu tarihi duruşumuzun bize ödettirilmek istenen bedelidir.

Bu gerçekler ortadayken Sayın Kılıçdaroğlu’nun ortaya çıkıp ‘CHP’nin geçmişte pek çok topluluğu mağdur ettiğini, özür dileyerek helallik isteyeceği’ sözleri, başta Atatürk olmak üzere İnönü, Ecevit ve Baykal’ın şahıslarında Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘sanık’ sandalyesine oturtmak demektir.

Ulusal Kurtuluş Savaşı verdikleri için mi suçludurlar? Hanedanlığı kaldırdıkları için mi suçludurlar? Laikliği getirerek bu milleti özgür, eşit vatandaş statüsüne kavuşturdukları, Cumhuriyeti ilan ettikleri için mi suçludurlar? İsyanları bastırdıkları için mi suçludurlar. Takkeleri, zaviyeleri kapattıkları için mi suçludurlar? Çok partili siyasi hayata geçerek demokrasiyi getirdikleri için mi suçludurlar? Topraklarına konan ambargoyu kaldırdıkları, Kıbrıs Barış Harekatı’nı yaptıkları için mi suçludurlar? 1 Mart tezkeresine hayır dedikleri için mi suçludurlar? Terör örgütlerini mazlum, bu milleti zalim göstermedikleri için mi suçludurlar? Türkiye Cumhuriyeti Devleti, varlığını sürdürdüğü için mi suçludur?

Terör örgütlerine, emperyalizme teslim olmayarak ülkenin bütünlüğü ve varlığı için çalışan liderler, iktidarlar da suçlu mudur?

Sayın Kılıçdaroğlu, 11 yılda partiyi getirdiği noktadan cesaret alarak helalleşme yolculuğuna çıktığını söylemektedir. Bu nokta ve konum nedir, arkasındaki güçler kimlerdir ki Atatürk’ü, partiyi ve bu devleti sanık sandalyesine oturtuyor. Bu yetkiyi kurultaydan almadığına, alamayacağına göre, bu yetkiyi kimden aldı? Sözlerine açıklık getirmek durumundadır. Aksi taktirde CHP tarihinden ‘özür’ dilenecek kadar utanç duyan birinin yapacağı onurlu davranış getirildiği koltuğu bırakmasıdır. Çünkü bir genel başkan utanç duyduğu kurumu ileriye götüremez, geçmişe kitlenirse geleceği göremez.”

(15.11.2021)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler