Çidem Ayözger Ergüvenç
VEFA
Vefa Istanbul’da bir semt, bir futbol takımı, bir boza markası; ne acı ki bugünlerde bu sözcük başka bir şey çağrıştırmıyor. Bırakın çağrıştırmamayı sanki çağdışı bir kavram olarak algılanıyor. Oysa büyüklerimiz için ne kadar da önemliydi.
Annem, eş zamanlı okuduğu IstanbulÜniversitesi ile yüksek öğretmen okulunu burslu okumuş. Babam da Üst lisans için burslu olarak İtalya’ya gitmiş. Hani Büyük Atatürk’ün “sizi bir kıvılcım olarak yolluyorum, bir ateş topu olarak döneceksiniz” dediği grup içinde imiş. Bulundukları mevkiler çok fazla müsait olduğu halde yaşamları boyunca boğazlarından bir kuruş haram para geçmedi. Haramdan kastettiğim faiz, değil. Daha büyük haramlar var rüşvet, görevi kötüye kullanmak, yandaş kollayıp başkalarının hakkını yemek, iftira atmak, din sömürüsü falan; saymakla bitmez. İşte annem ve babamdan en çok duyduğumuz söz “Bu fakir millet kendi lokmalarından feragat ederek bizleri burslu okuttu. Bu vefa borcumuzu yaşamımız boyu ödeyemeyiz” olmuştur.
Şimdilerde karşısındakine vefa borcu varmış gibi davranan bir kesim var. Yalakalık onlarda, el etek öpmek alışkanlıkları, gurur derseniz anlamını bilmezler. Siz inanmayın böylelerine. O karşılarındakiler hele bir güçlerini yitirsin, bulundukları konumdan ayrılsınlar görürüz vefayı. En çok bu vefalı gözüken kesim saldırıya geçer.
Adnan Menderes bir uçak kazasından kurtuldu. Eskişehir’e gittiğinde bırakın koyunu, keçiyi develer kestiler kurban olsun diye. Gün geldi devran döndü, ihtilâl oldu veMenderes devrildi. Ankara’dan kaçarken onu yakalatan Eskişehir halkı oldu.
İdama mahkûm edilince İsmet İnönü’nün kararın değişmesi için çalmadığı kapı dökmediği dil kalmadı. Ama bazı vefa bilmezler bırakın ülkesi için hem asker hem devlet adamı olarak yaptığı hizmetler yüzünden şükran duymayı, vefasızlığın ete kemiğe bürünmüş halini sergileyerek kendisini Menderes’in idamından suçlu bulmaya çalışıyor. Tarih yanılmaz, günün birinde bu iftiracıların da yaptıkları bir bir yazılacak.
Vefalı olmak bir vicdan meselesidir. Kıymet bilmektir. Nankör insan vefa duyamaz. Bununla ilgili güzel bir deyişimiz var, ikram edilen bir fincan kahvenin bile ne kadar değerli olduğunu dile getirir.
Konu ile ilgili bir anekdotla yazımı sonlandırmak istedim. Yıllar önce bir anne çocuğunun sorunu konusunda kendimce donanımlı olduğumu öğrenmiş, beni aradı. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım, aile ve yavru ile görüştüm. Bir süre ilişkimiz bu minval üzere süregeldi; sonra birbirimizi kaybettik. Geçenlerde araştırmış, sosyal medyadan da yaralanarak bana ulaştı. Kendini tanıtarak teşekkürlerini ilettikten sonra kendi durumları ve yavruları hakkında beni aydınlattı. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir diye boşuna söylememişler.
Allah her ülkeye ulusuna karşı vefa borcu duyan yöneticiler nasip kısmet etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.