Vücut yağının yeri diyabet riskinizi artırabilir
Vücuttaki birçok farklı durumdan etkilenebilen diyabetin en büyük risk faktörlerinden birinin aşırı kilo olduğu biliniyor. Ancak, kilonuzun hangi bölgede biriktiği de büyük önem taşıyor.
Vücudun en iyi şekilde çalışması ve sağlıklı olarak ilerleyebilmesi için yağsız vücut kütlesi (LBM) ve yağ kütlesi dengesine ihtiyacı vardır. Ancak fazla kilolu ve obez bireylerde fazla yağ nedeniyle bu denge bozulabilir.
Çoğu insan, aşırı kilolu bireylerin hedefinin kilo vermek olduğunu düşünür. Ancak bu zihniyet, daha büyük ve daha önemli bir resmi gözden kaçırmaktadır. Fazla kilolu bireyler, LBM'yi korurken veya arttırırken yağ kütlesini azaltarak vücut kompozisyonunu iyileştirmeye odaklanmalıdır.
Vücut kompozisyonu yağ, kemik, kas hücreleri ve hücre dışı sıvıların orantılı bir şekilde bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Dengeli bir vücut kompozisyonu, diyabet ve diğer obezite ile ilgili rahatsızlık risklerini azaltabilir ve metabolizmanız üzerinde olumlu bir etki gösterebilir.
BİRÇOK HASTALIĞIN RİSKİNİ ARTIRIYOR
Metabolizma, mevcut vücut yapılarının bakımı ve onarımı için yapım ve yıkım işlemlerinin tümünü tanımlar: Enerji sağlamak üzere gıdaların parçalanması metabolizma kapsamındadır ve katabolizma olarak adlandırılır. Yiyecek tükettiğinizde, vücudunuz onu temel bileşenlerine ayırır ve ardından her bir parçayı gitmesi gereken yere yönlendirir. Ancak diyabet metabolik bir bozukluktur, yani vücudunuzun gıdalardaki besinleri değiştirmesi, hücrelerinizin enerji için sindirilmiş glikozu kullanamayacak şekilde değiştirmesi anlamına gelir.
Nasıl mı? Esas nokta aslında insülin. İnsüline erişim olmadan glikoz hücrelerinize giremez, bu nedenle kan dolaşımınızda kalır. Glikoz kan dolaşımından çıkamadığında birikecektir. Tüm bu fazla kan şekeri daha sonra trigliseritlere dönüştürülebilir ve yağ olarak depolanabilir. Ve yağ kütlesindeki bu artışla birlikte, hormon dengesizlikleri veya sistemik iltihaplanma meydana gelebilir veya devam edebilir, bu da birçok hastalık veya rahatsızlık riskini artırır.
Yağ birikmesi ve diyabetin kalp krizi, felç, böbrek hastalığı, sinir hasarı, cilt enfeksiyonları ve göz problemleri riskini artırdığı bilinmetkedir. Hatta diyabet, ekstremitelere giden zayıf dolaşım ile birleştiğinde, yara ve enfeksiyon riskini artıran, hatta bazen ayak parmaklarının, ayağın veya bacakların kesilmesine yol açan bozulmuş bir bağışıklık sistemine neden olabilir. Çok fazla vakada diyabet, sonunda ölüme yol açan komplikasyonlar yaratır.
VÜCUT YAĞININ YERİ RİSKİ ARTIRIYOR
Yağınız, subkutan yağ dokusu (deri altı) ve viseral yağ dokusu (karın içi) olarak depolanabilir. Deri altı yağ deri altında bulunur, sıkışabilir ve görülebilirdir. Ayrıca vücut kompozisyonunuzu kardiyovasküler ve direnç eğitimi ile geliştirdiğinizde genel olarak gördüğünüz yağlardır.
Viseral yağın tanımlanması basittir; aşırı karın içi yağdır. Karın için yağ her zaman doğrudan görülemez. Ancak yüzeyin altında, kendisini ana organların etrafına sararak sağlığınız için tehlikeli hale getirir. Karın içi yağ, metabolik sendrom ve diyabet açısından deri altı yağından tehlikelidir.
Son zamanlarda, karın içi yağ kütlesinin Tip 2 diyabette oynadığı role odaklanan bir çalışma yayınlandı. Bulgular, çeşitli vücut ölçümleri ile diyabet/prediyabet riski arasında ilişki olduğunu gösteriyor.
Karın içi yağla ilgili ilginç olan şey, vücudunuzda bir organ gibi hareket ettiği için sağlığımızın durumuna aktif olarak müdahalede bulunmasıdır. Ancak, sağlığınıza katkıda bulunmak yerine, aktif olarak ona karşı çalışır. Bunun nedeni, karın içi yağın bağışıklık sisteminiz tarafından salgılanan koruyucu maddeler olan sitokinler üretmesi, ancak aşırı sitokin üretiminin iltihaplanmaya neden olması ve kardiyovasküler hastalık riskini artırması ve hücrelerin insüline duyarlılığını olumsuz yönde etkileyerek diyabete daha fazla katkıda bulunmasıdır.
Yağ hücrelerinde, karın içinde birikmesi durumunda boyut önemlidir. Obezite ile ilgili metabolik sorunlar, yağ hücresi sayısından çok yağ hücresi boyutuyla ilgilidir. Daha yüksek karın içi yağa sahip olanların, genişlemiş yağ hücrelerine sahip olduğu ve bunun büyük yağ hücrelerinin büyümeye devam etmesi için daha büyük bir risk oluşturduğu bilinmektedir. Büyümüş yağ hücreleri, hücrenin inflamatuar sitokin salgılanmasını artırabilir ve bu da obezite ile insülin direnci arasındaki bağlantıyı açıklayabilir.
İç organlardaki yağ artışı için cinsiyetiniz ve genetiğiniz bir etkiye sahipken, hareketsiz bir yaşam tarzı, doymuş yağ ve karbonhidrat bakımından yüksek işlenmiş gıdalardan oluşan aşırı kalorili zayıf bir diyet, stres, sigara ve kötü uyku alışkanlıklarının tümü hem karın içi yağ oluşumuna hem de çeşitli hastalıklara yakalanma riskinizi büyük ölçüde artırır.
YAĞSIZ VÜCUT KÜTLESİ İLE DİYABET ARASINDAKİ BAĞLANTI
Birçok kişi, yüksek yağlı vücut kütlesi ve diyabet arasındaki bu bağlantının zaten farkında. Ancak, araştırmacılar yakın zamanda, diyabet riskiyle ilgili olan vücut kompozisyonunun başka bir yönüne odaklandılar: Yağsız Vücut Kütlesi. Birçok çalışma, Tip 2 diyabet ile daha düşük yağsız vücut kütlesi arasında güçlü bağlantılar olduğunu zaten göstermiştir.
Yağsız vücut kütlesinin en büyük bileşenlerinden biri duruş ve hareket için kullanılan iskelet kası kütlesidir. Ne yazık ki, diyabet sadece kasları az olanlarda daha yaygın değildir, aynı zamanda mevcut kaslar üzerinde de olumsuz etkileri olabilir. Tip 2 diyabetin etkilediği üç ana kas özelliği vardır; yorgunluk, güç ve kütle.
Kas yorgunluğu, egzersiz veya hareketten sonra kaslarınızın zayıflama oranını ve iyileşmeleri veya tam güçlerine dönmeleri için geçen süreyi ifade eder.
Araştırmacılar, Tip 2 diyabetin, kas yorgunluğunu arttığını yıllardır biliyorlar. Tip 2 diuabetl, kişiler egzersiz yaptığında, kasları sağlıklı bir kişininkinden daha hızlı güç kaybeder. Tip 2 diyabet genel kas gücünü azaltır. Yaş, cinsiyet, alkol tüketimi, sigara, obezite ve fiziksel aktivite seviyesi de güç kaybını etkiler. Ancak tüm bunlara dikkat edilmesine rağmen, Tip 2 diyabetli insanlar, sağlıklı insanlara göre daha az el kavrama gücüne sahip olurlar.
Tip 2 diyabet hastaları hem kas iyileşmesini hem de gücünü düşürmekle kalmaz, aynı zamanda kas kütlesini de kaybetmeye başlarlar. Ne kadar uzun süre diyabetiniz varsa, özellikle bacaklarınızda o kadar fazla kas kütlesi kaybetme eğiliminde olursunuz.
Gördüğünüz gibi, diyabet ve insülin direncinin neden olduğu yüksek kan şekeri seviyeleri, kaslarınızı çeşitli nedenlerden dolayı dezavantajlı duruma getiriyor. Sonuç olarak; kilolu olmak Tip 2 diyabet büyük bir risk faktörü oluştururken, vücut yağının biriktiği yer ve boyutu çok daha büyük bir risk oluşturur. Bu yüzden, vücut kompozisyonunuzu bilmek, hayati önem taşır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.