Aşkım Tan
YAPAY ZEKÂ
Bir düşünsenize!
Yönet(e)meyen ve yönetil(e)meyen, eğitil(e)meyen ve eğit(e)meyen;
milyonlar vadeden bilgi yarışmalarında bile neredeyse 2 kere 2’nin kaç ettiğini joker yardımı ile yanıtla(yama)yan, bir toplumun zekâsından sual olunur mu?
Toplumsal zekâmız ise apayrı bir facia!
Bir gecede çıkartılan yasaları, söylenen her sözü kanun gören, dün sorgu nedeni olup, bugün neden gösterilmeden vazgeçilen davaları kabullenen, kişilik ihlallerini sorgulamayan, kısacası “biat kültürüne” köle olmuş bir toplumun zekâsını sizce de irdelemek gerekmez mi?
“Balık hafızalı” toplumumuza katıldığı bir TV programında “okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen bir üniversite rektör yardımcısının bu ifadesinden sonra adeta ödüllendirilerek YÖK denetleme kurulu üyeliğine atandığını hatırlatmak isterim. Adını unutanlar varsa, kendileri araştırsınlar zira ben bu ismi buraya yazarak yazımın değerini düşürmek istemem.
Kısacası toplumumuza “okumayın, araştırmayın, düşünmeyin, sadece biat edin” mesajı verilirken, “yapay zekâ”yı üretenler neredeyse dünyayı ele geçirdiler bile…
Bu günlerde sıkça sözü edilen yapay zekâ, toplumun yine düşünmeyen, okumayan, araştırmayan kısmını korkutmuşa benziyor mu?
Bence bu korkuyu yaşayabilmeleri için bu alanda yeterince düşünen, okuyan ve bu konuda araştırmacı olmaları gerekmektedir.
İşin doğrusu dünya üzerinde olagelen her düşünce ve üretimin tıpkı bir elektrotun “artı” ve “eksi” uçları gibi “iyilik” ve “kötülük” iki amaçlı olması kaçınılmazdır.
Hatırlasanıza!
Yakın tarihte yaşlılara ve ziyaretçilere parklarda yardım etmesi için tasarlanan “Sophia” adlı robot Suudi Arabistan tarafından dünyanın ilk vatandaşı ilan edilmişti.
İşin doğrusu, dünya üzerindeki cansız nesnelere hayat vererek zeki varlıklar haline getirme fikri çok uzunca bir süredir insanoğlunun aklını kurcalamıştır.
Antik Yunanlar’ın robotlarla ilgili mitleri mevcut olduğu gibi, Çinli ve Mısırlı mühendisler otomatonları yapmışlardı.
1927 Alman yapımı “Metropolis” filmi, bu anlamda sinemadaki ilk yapay zekâ filmi olma özelliğini taşıması ile birlikte, tüm zamanların en başarılı bilim kurgu filmlerinden biri olarak kabul görmüştür.
Metropolis, endüstri çağının etkisini iyiden iyiye gösterdiği ve silahlanmanın hız kazandığı bir dönemde ünlü alman sinemacı Fritz Lang tarafından çekilmiş bir filmdir.
Modern yapay zekânın başlangıcının izlerini klasik filozofların insan düşünce sistematiğini simgesel sistem olarak tanımlama girişimlerinde görülmesine rağmen, ilk yapay zekâ terimi 1956’da Hanover, New Hampshire, Dartmouth College’da yapılan bir konferansta ortaya atılmıştır.
1997 yılında “IBM” firmasının geliştirdiği bir bilgisayar olan “Deep Blue”, Rus satranç ustası Garry Kasparov’u mağlup etti ve 2011 yılında, yine IBM tarafından üretilen bilgisayar “Watson”, bir soru cevap programı olan “Jeopardy”yi şampiyonlar Brad Rutter ve Ken Jennings’i yenerek kazandı.
Konuşan bilgisayar “Chatbot”, 1950 yılında, bir makinanın zeki olup olmadığının anlaşılabilmesi için İngiliz matematikçi ve bilgisayar bilimci Alan Turing tarafından geliştirilen bir yarışma olan Turing testinde, bilirkişileri kendisinin gerçek bir derisi ve kanı olan insan olduğuna inandırmayı başardı.
Yapay zekâ uzmanlarına göre, makina sadece 3 bilirkişiyi kandırabildiği ve kendini ikinci dili İngilizce olan bir ergen olarak tanıtarak bazı soruları geçiştirme yeteneği olmasına rağmen, başarısı hâlâ tartışmalı olduğu görülmektedir.
Sizce, yapay zekânın bu denli gelişmesi ile işleri elinden alınan, şu “vasıfsız” insanoğlu ne yapacak dersiniz?
Aşkım TAN
05.12.2018-Ankara
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.