Yaratıcılık

Yaratıcılık

Çidem Ergüvenç’in yeni yazısı...

Yaratıcılık yalnızca insanlara özgü bir nitelik değil. Hayvanlar bazen insanlardan daha yaratıcı olabiliyor. Yıllar önce izlediğim bir belgeselde bir sansar yemek için bir sincabı kovalıyor. Zavallı sincap uzun süre kaçtı, sırtlan peşinde; o kurtuldukça ben seviniyorum. En sonunda zavallıcık dik bir yamacı tırmandı, bir kaya oyuğuna saklandı. Oradan çıksa sırtlana rahatlıkla yem olacak. Sırtlan geldi, sincapla uzun süre bakıştılar sonra çevresine bir göz attı. Bir kütük gözüne çarptı; burnuyla iterek, gözü sincapta, kütüğü yamacın önüne kadar götürdü. Önce ona tırmanıp yükseldi sonra sincaba ulaştı. Gerisini izleyemedim, içim kaldırmadı ama sincap için üzüldüğüm kadar sırtlanın yaratıcı zekâsına da hayran oldum.

Kargalarla ilgili bir film internette uzun süre dolaştı. Karga bir binanın çatısından ağzında cevizle uçup cevizi caddenin ortasına koyuyor, bir araba üstünden geçince başka bir cevizle yeniden caddeye konup ezilmiş cevizi yiyerek kabuklu cevizi aynı yere bırakıyor ve bu durum aynı minval üzere süregiderken akıllı karga bir güzel karnını doyuruyor. Belli ki ağaçlardan aşırdığı cevizleri binanın çatısına saklamış.

Yaratıcı olmak hem yetenek hem de zekâ işidir. Gözlemlerime göre bunlardan herhangi bir eksikse yaratıcılık olmaz. Çok ünlü bir ressamın çizmiş olduğu bir resmi bire bir baştan çizebilmek bir yetenektir ama kuşkusuz yaratıcılık kapsamına girmez. Ya da naif (çocuksu diyebiliriz) bir tabloyu bazı insanlar “ben de bunu çizebilirdim” diye küçümsemekten çekinmez. Verilecek yanıt benim için çok basit, ilk önce onlar düşünmüş.

Şaka ve espri de bir çeşit yaratıcılık gerektirir diye düşünüyorum. Şakayı dozunda bırakmak gerekir yoksa cidden kast etiğiniz şeyin şaka yoluyla altını fazla çizecek olursanız bu artık şaka olmaktan çıkar kinaye kisvesine bürünür.

Gençlik yıllarımızda bizden yaşça büyük dostlarımızla bir içki sofrasında buluştuk. Kaan iki, üç yaşlarında ve tek çocuk. Bir beyefendi bana dönüp, “tam ikinci çocuk zamanı, ne zaman doğuracaksın?” diye soruverdi. İkinci çocuk sahibi olmayı düşünmediğimizi söyledim, şakayı uzattı. Kendimi tutamadım, “İki kadeh içtikten sonra paldır küldür yatak odamıza müdahale etme yetkisini nereden buluyorsunuz?” diye sordum. Zeki bir adam olduğu için gerilen havayı yumuşatacak bir espri yaptı, ben de üstünde durmadım.

Yine Kaan küçük, babaannesi ve büyük babası İstanbul’da oturuyor, ben de Kaan’la birlikte sıklıkla onları görmeye gidiyoruz. Eşim genellikle şantiyede oluyor. Ben gittiğim zaman komşular hoş geldin ziyaretine gelip sıklıkla konuyu ikinci çocuğa getiriyor, ben geçiştiriyorum. Bu durum birkaç ziyaretimizde yinelenince, kayınvalidemin mutfakta olduğu bir zamanı kollayıp, gayet üzüntülü bir yüz ifadesiyle doğumda sakatlandığımı ve artık başka çocuğumun olmayacağını söyledim. Beni bir güzel avuttular, tek çocuk olmanın güzelliklerini bulmaya çalıştılar falan. Onları kandırdığım için biraz vicdan azabı çektim ama insanları da susturmuştum. Ankara’ya döndükten sonra kayınvalidem kahkahalar içinde beni aradı, “Amma yutturmuşsun komşularımıza, senin Kaan’dan sonra kaç kez kürtaj olduğunu söylediğimde çok şaşırdılar” dedi. Benim kaç çocuğa sahip olup olmayacağıma yalnızca ben ve eşimin karar verebileceğini bu insancıklara anlatabilmiştim sanırım ki bir daha bu konu hiç açılmadı.

Tekrar dönelim yaratıcılığa. Mutfak yaratıcılık ister. Bir yemeği tam tarifine göre pişirmeyi kastetmiyorum, aslında bunu yaparken güzel şeyler ortaya çıkarırsınız ama tarifi kendi damak tadınıza göre değiştirmek içine farklı malzemeler koymak ya da çeşitli ürünleri birleştirerek o güne kadar hiç yapılmamış bir yemek ortaya çıkarmak yaratıcılıktır. Örneğin omlet gibi herkesin kolaylıkla yapabileceği bir yemeğe lezzet katsın diye çiğ krema da eklemek basit bir şeydir ancak bir yaratıcılıktır.

Cezveler hep sağ ellerini kullananlara göre yapılır. Benim gibi solaklar kahveyi fincana dökmek için cezveyi eline alır, sol omzunu hafifçe kaldırır, kolunu doksan derece bükerek fincanı nişan alır. Cezveyi hem sağ elini kullananlar hem de solaklar rahat kullansın diye iki ağızlı yapmak basit fakat işlevsel bir yaratıcılıktır.

Son yıllardaki teknolojik yaratıcılıklar insanı hayretlere düşürüyor. Bırakın yüz yılı, yirmi yıl önce ölmüş olan birini bugün yeniden dünyaya döndürseniz herhalde şaşkınlıktan küçük dilini yutardı.

Politikacıların yaratıcı olmaları gerekir. Toplumu etkilemek için yaratıcılıkları yanı sıra zekâlarını da seferber etmelidir ama kuşkusuz bu özellikler sahiplerse. Yoksa topluma olmadık zararlar verilebilir.

Öğretmenler de hem öğrencilerine iyi örnek olmak hem de onların dikkatini kendi üzerlerinde toplayabilmek için yaratıcı olmalıdır.

Yaratıcılık konusunda şu anda aklıma gelmemiş olan neler yazılabilir kim bilir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler