‘Yargılama süresini yürütmenin belirlemesi yargı bağımsızlığıyla bağdaşmaz”
2016'da getirilen yargılamada hedef süre uygulaması Anayasa Mahkemesine taşındı. AYM yargılama süresini bakanlığın belirlemesine yapılan itirazı oyçokluğuyla reddetti.
5 üyeyle birlikte karşı oy kullanan Başkan Zühtü Arslan, "Süreyi yürütme organının belirlemesi yargı bağımsızlığıyla bağdaşmaz" dedi.
Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda 2016 yılında yapılan düzenlemeyle getirilen yargılamadaki hedef süre uygulaması Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.
Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi, kanundaki, “…kovuşturma veya yargılamanın tamamlanması için öngörülen hedef süreler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından belirlenir” bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi’nden iptalini talep etti.
Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi yazısında, adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanmanın sağlanması için yargılama mercilerinden kaynaklanan gecikmelerin önlenmesi amacıyla bazı tedbirlerin alınmasının gerektiği hatırlatıldı. Yazıda hedef sürelerin kim tarafından belirleneceğinin önem arz ettiği vurgulanarak, hedef sürelerin yürütme organınca belirlenmesinin hukuk devleti ile yargının bağımsızlığı ilkeleriyle bağdaşmadığı savunuldu. Kuralın Anayasa'nın 2. ve 138. maddelerine aykırı olduğu iddia edildi.
“OYÇOKLUĞUYLA REDDİNE”
Anayasa Mahkemesi değerlendirme sonunda şu hükmü kurdu:
“Kanunun “…kovuşturma veya yargılamanın tamamlanması için öngörülen hedef süreler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından belirlenir.” bölümünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Celal Mümtaz AKINCI, M. Emin KUZ ile Yusuf Şevki HAKYEMEZ'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 30/12/2021 tarihinde karar verildi.”
“YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIKLA BAĞDAŞMAZ”
AYM Başkanı Zühtü Arslan karşıoy gerekçesinde şunları kaydetti:
Bu kapsamda yargılamanın makul sürede tamamlanması yargı mercilerinin görevlerinin başında gelmektedir. Ancak uyulması gereken bu makul sürenin ne olduğuna yürütme organının karar vermesi, Anayasa'nın 138. maddesinde güvenceye alınan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Kuşkusuz hedef sürenin belirlenmesi, yargılamanın şu ya da bu yönde sonuçlanmasına yönelik bir müdahale değildir. Bu anlamda doğrudan hakimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilediği de söylenemez.
Bununla birlikte hedef sürenin yapılacak duruşma sayılarından duruşmaların ne sıklıkla yapılacağına, dinlenecek tanık sayısından bilirkişilere başvurulmasına kadar yargılama sürecine ilişkin birçok unsuru etkileme potansiyeline sahip olduğu da izahtan varestedir. Bunu da son tahlilde değerlendirecek olan dosyanın sahibi konumundaki yargısal mercilerdir.
Diğer yandan yargısal tarafsızlık aynı zamanda görünüm meselesidir. Tarafsız olmak yeterli değildir, aynı zamanda tarafsız olunduğunun görülmesi ve gösterilmesi de gerekir. Bu bakımdan hedef süre belirleme yetkisinin yürütmenin parçası olan Adalet Bakanlığına verilmesi bağımsızlık ve tarafsızlık görünümünü ve algısını zedeleyebilecektir.
Bir konuya ilişkin temel ilke ve esaslar belirlenmeden düzenleme yetkisinin yürütmeye bırakılması Anayasa'nın 7. maddesinde korunan yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle de bağdaşmayacaktır.
İtiraz konusu kural hedef süreye ilişkin hiçbir esas, şart ve kriter belirlemeden bu konudaki yetkiyi yürütmeye bırakmaktadır. Bu nedenle kural belirlilik ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan gerekçelerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 7., 138. ve 140. maddelerine aykırı olduğunu düşündüğümden red yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.