Cüneyt Şaşmaz
50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/2
İngiltere 1915 yılında ise, kendi yanında savaşa dahil olması şartıyla, Kıbrıs Adası'nı Yunanistan'a teklif etti.
Ancak savaşı Almanya'nın kazanacağını düşünen Yunanistan, bu teklifi kabul etmedi.
Yunan hükümetinin, I. Dünya Savaşı'nın sonuna doğru savaşa İngiltere lehine dahil olmasına rağmen,
İngiltere adayı Yunanistan'a vermekten vazgeçmişti.
Bu durum, adadaki Rumların ENOSİS yani Yunanistan'a ilhak emelini hiçbir zaman ortadan kaldıramadı.
İngilizler adadaki Rumları kontrol etmekte zorlanacak, bunun cezasını da Türkler çekecekti.
Süreç, adım adım Kıbrıs'ın bağımsızlığına, ardından 1963'te kurulan ortak cumhuriyetin ortadan kaldırılması için
1974'te yapılan darbeye, ENOSİS ilanı ve Türkiye'nin garantör devlet sıfatıyla gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı'na kadar gelecekti.
Osmanlı devletinden 1878'de kiralık olarak yönetimini devraldığı Kıbrıs'ı ilhak ederek uluslararası bir gaspa imza atan İngilizler,
Kıbrıs adasını sömürgeleri arasına katmıştı.
İngilizler de adada kalıcı olamayacaklardı.
Çünkü ENOSİS hayaliyle yanıp tutuşan Kıbrıs Rumları, bir yandan Türkleri hakir azınlık olarak görüp küçümserken
Bir yandan da İngilizlere karşı terör estirdiler.
İngilizler bir üsse sahip olmayı yeterli görüp, İngiltere-Yunanistan ve Türkiye'nin garantörlüğünde bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti'ne evet dediler.
Kıbrıs bağımsızlığını kazandı, Rumlar ve Türklerin ortak yöneteceği bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
Ama Kıbrıs Rumlarının bağımsızlıkla yetinmeyip, ENOSİS yani Yunanistan'a ilhak çılgınlığının nüksetmesiyle birlikte,
Kıbrıs bir kez daha teröre esir düşecekti.
Bu kez namluların hedefinde Türkler vardı.
Yazar Tayfun Çavuşoğlu, o günleri şöyle anlatıyor:
"Batı dünyasının desteğini arkalarına alıp bugün mazlum ve demokrat rolü oynayan Rumların,
1960'lı yıllardan bu yana Kıbrıs Türklerine yaşattığı acı ve zulüm, ne unutulabilir ne de unutturabilir."
Kıbrıs'ta sembolleşmiş birçok isim var.
Her birini tek bir yazıya sığdırmak pek olası değil.
Bu yazıda sadece dört hayat hikayesini aktaracağım:
Cengiz Topel, Adem Yavuz, Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu, Binbaşı Fehmi Ercan...
Başta Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere, Kıbrıs'ta sembolleşmiş diğer isimler, başka yazıların konusu olacak...
Kıbrıs Rumlarının Türklere uyguladığı ambargo ve terör baskısının bunalttığı dönemde,
Kıbrıs Türklerinin Türkiye'ye açılan kapısı olarak görülen Erenköy'de müthiş bir direniş vardı.
Mücahitler, Rumlara direnmeye çalışıyor ama yetersizlikler bel büküyordu.
Türkiye Rum terörüne sessiz kalmadı.
8 Ağustos 1964 tarihinde, Kıbrıs'taki Erenköy Direnişi'ne Türkiye'nin havadan müdahalesi sırasında,
Yüzbaşı Cengiz Topel, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait dörtlü F-100 kolunun lideriydi.
Gemikonağı Limanı'nda bulunan Rum gemisini bertaraf etmek üzere dalış yaptığı sırada uçağı, uçaksavar ateşi ile yara aldı.
Koltuğunu fırlatıp, yanan uçaktan paraşütle atlayarak Gaziveren, Elye ve Çamlıköy Türk yerleşim yerleri arasındaki,
Günümüzdeki adı Cengizköy olan Peristeronari adındaki Rum köyü yakınına indi.
Tabancasındaki mermileri bitene kadar çatışan Cengiz Topel, Rumlar tarafından esir alındı.
Türkiye, pilotunun derhal geri verilmesini talep etti ve aksi takdirde intikam taarruzları yapacağını bildirdi.
Paraşütle inişinden sonra Topel'in başına gelenler konusunda bazı görgü tanıklıkları ve varsayımlar var.
Bir varsayıma göre yakalanıp Güzelyurt'a götürülmüş, Güzelyurt girişinde dipçik darbeleri ile konuşturulamayınca üzerine ateş edilip yaralanmış,
Lefkoşa Rum Hastanesi'ne kaldırılmış.
Bir başka varsayıma göre ise Güzelyurt Rum Hastanesi'nde gözaltına alınmış, işkence görmüş;
Şehit olmasının ardından naaşı Lefkoşa Rum Hastanesi'ne götürülmüş.
Ölümü, Rumlar tarafından radyo yoluyla duyuruldu.
Açıklamaya göre Topel, 9 Ağustos'ta ölmüştü.
Türkiye'nin ısrarlı girişimleri sonucu, 11 Ağustos 1964'te Lefkoşa Rum Hastanesi'nden alınarak Lefkoşe Genel Hastanesi'ne getirilen,
Otopsi yapılan naaşı, 12 Ağustos 1964 tarihinde Türkiye'ye getirildi.
Topel'in otopsi raporunu okumaya yüreğim elvermedi.
Ancak çok sayıda kurşun yarası, dipçik benzeri künt cisimlerle oluşmuş travma ve kırıkların var olduğunu söylemem, konunun anlaşılmasına yeterli olacaktır.
Rum vahşeti bir kez daha kendini göstermişti.
Kıbrıs'ta, Adana'da, Ankara ve İstanbul'da yapılan ve onbinlerce kişinin katıldığı törenlerden sonra
14 Ağustos 1964 tarihinde Edirnekapı'daki Sakızağacı Hava Şehitliği'nde toprağa verildi.
Yüzbaşı Cengiz Topel, hem Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki hem de Kıbrıs'daki ilk Türk hava harp kaybı olarak anılıyor.
Güzelyurt'ta işkenceye maruz kaldığı düşünülen oda, günümüzde onun adını taşıyan kışla binasıdır ve müze olarak kullanılmaktadır.
Cengiz Topel'in adı, Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki yerleşim yerlerinde birçok park, cadde ve sokağa verilmiştir.
Eskişehir'in merkezinde ve Bursa'nın Gürsu ilçesinde heykeli bulunmaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de anıtı dikilmiş, bir köye ve bir hastan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.