Aşkım Tan
AÇIK ÇAĞRI!
Avazımın çıktığı kadar bağırasım var!
Belki de ilk defa bu türden bir ifadem ile karşılaşıyorsunuz ama nasıl sakin kalınır ki bilemiyorum.
“Dokunmayın!” diye avaz avaz bağırmaktan tükendik artık.
Ruhları kirlenmiş, kalpleri taşlaşmış, vicdanları körelmiş, zihniyetleri kararmış o sapıklar, o caniler, sizlere soruyorum!
O uzattığınız pis elleriniz sizde tecavüzü, şiddeti, öldürmeyi nasıl hak kılıyor?
Giyilen kıyafetler mi, yaşanan ilişkiler mi, yaşam tarzları mı, alışkanlıklar mı, gece saat kaçta eve dönüldüğü mü, sizle konuşmak istememesi mi, ayrılmak istemesi mi, küçük kızın eteğinin kısa olması mı, oğlan çocuğuna sebepsiz dokunma isteği mi, hangisi?
Kime soruyorum bu soruları?
İzan sahibi biri zaten değil el uzatmak, gözünün ucu ile bile yakışıksız şekilde bakmaz, bakamaz.
Anladık ki ne sorgu, ne hâkim, ne dayak, ne imza kampanyası kâr etmiyor.
İsterseniz çıkın meydanlara ve kendinizi yakın.
Hiçbir şeyin faydası yok!
Her gün, her saat, her dakika geçmiyor ki bir kadın, bir çocuk şiddete, istismara uğramasın ve çoğunlukla da bu cinayetle sonuçlanmasın.
Ne yapacağız, çocuğumuz sokakta oynamasın, kapının önüne çıkmasın, komşuya gitmesin, amcanın elinden tutmasın, kızlar açık giyinmesin, sakın ola hava kararınca sokakta olmasın, hele taksiye hiç binmesin, devriyedeki polise zinhar şikâyet etmesin!
Sokakların güzelliklerini göremez olduk yaşanan çirkinliklerden ve saçtığı tehlikelerden.
Ya okul ve işyerleri?
Oralar çok mu tekin?
Okullardaki öğretmen, müstahdemler, işyerlerindeki çalışma arkadaşları(!) hangi birine güvene(bile)lim?
Birisi “yargı” mı dedi?
O mu, o çoktan sizlere ömür!
Örnekleri sayılamayacak kadar çoktur ama yine de son olarak yaşanan bir örnek vermek gerekirse; Antalya'da 10 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan apartman görevlisi hakkında “delil yetersizliği” nedeni ile beraat kararı verildi.
“Kimyasal hadım” her ne kadar yasalaşmış olsa da görüyoruz ki bunun da hiçbir yaptırımı olmamıştır.
Hangi anne evladını çocuğunu şiddete, istismara uğrasın ya da öldürülsün diye doğurur?
Tecavüzler meşrulaştırıldığı ve üstleri örtülerek üst mercilerden “Kadına şiddet abartılıyor”, “Kadın cinayetlerini sağır sultana duyurmaya gerek yok” gibi yapılan açıklamalar göstermiştir ki 2018 yılında 440 kadın öldürülürken, 317 kadın ve bin 217 çocuk da cinsel istismara uğramıştır.
Rusya'da kadınlara yönelik şiddet ve cinsel saldırıların artması üzerine saldırıların önüne geçilmesi amacıyla yeni bir yasal çalışma yapıldı.
Rusya parlamentosunda onaylanan yasaya göre tecavüz girişimlerine maruz kalan kadınlara “nefsi müdafaa hakkı” doğrultusunda yeni haklar getirildi.
Buna göre Rusya'da cinsel saldırıya uğrayan kadınlar, saldırıyı gerçekleştiren kişiye karşı güç kullanarak yaralarsa veya öldürürse hiçbir ceza almayacak.
Yukarıdaki Rusya örneğini Türkiye’de emsal teşkil etmesi amacı ile paylaştım ve anladım ki burada ne yargı ne de imza kampanyaları kâr etmiyor.
Yaşam tarzını, hayatı algılayışını, bireysel tercihlerini yermek, bunlardan dolayı mahkûm etmek, kimsenin hakkı değildir.
Başkasına zarar vermediği müddetçe herkes istediği hayatı yaşamakta özgürdür.
Kadınlarımız devletten “şiddet ve cinsel istismara karşı koruma yasası” istediler ve devlet buna sessiz kaldı.
Suçluların iyi hal ve benzeri gerekçelerle ceza indirimlerinden faydalanması, hatta serbest bırakılması bu konuda gerekenlerin yapılmadığını açık açık göstermektedir.
İşlenen bu insanlık dışı suçlar, bireysel suç olarak ele alınamaz ve istismar insanlık suçudur.
Bu nedenle hep birlikte öyle bir eylem başlatmalıyız ki etkili bir rüzgâr estirsin ve en başta devlet olmak üzere kimse bu eyleme kayıtsız kal(a)masın.
Lütfen bu açık çağrıma sessiz kalmayın ve istismar edilen, öldürülen her bir canın sessiz çığlığının hep birlikte haykırışı olalım.
Sizlerden tek ricam, bu yazıyı okuyup geçmemenizdir.
YETSİN ARTIK BU ZULÜM!
Aşkım TAN
03.05.2019 - Ankara
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.