Nuray Başaran
Afrin’de ‘vekalet’ kimde?
Bölgede her şey o kadar karmaşık, bir o kadar da hızlı gelişiyor. Son gelen bilgiler düşündürücü ve bir o kadar da acil tedbir almayı gerektirecek türden.
Suriye milis güçleri Afrin’e doğru ilerlerken rejim, aynı zamanda Türk Ordusu’na ‘çekil’ demeye hazırlanıyor. Hem de, ‘ tüm topraklarımdan çekil’ diyecek gelen bilgilere göre. Üstelik de bunu tamamen kendi milliyetçi duyguları ile söyleyecek. Bölgeden gelen haberlere göre; Suriye rejimi Afrin’e girdikten sonra, kendi vatandaşları olan ve rejim adına bölgeyi kontrol altında tutan DSG’ye rejim askeri forması giydirecek. Daha sonra da terörist olarak gördüğü ve ülkesini bölmeye çalıştığını iddia ederek ÖSO’ ya karşı birlikte savaşacak. Bunu yaparken de hava sahasını kapatıp ‘işgalci güçler’ ülkemi terk etsin diyecek. Böylece dünya kamuoyu desteğini alarak, BM nezdinde çalışma yapılması sağlanacak.
Öte yandan bugüne kadar Rusya ve Putin üzerinden yürütülen Türkiye’nin Suriye diyaloğu ise yine Putin aracılığıyla sürdürülürken, dün Rusya bu ‘vekalet’i bize karşı adeta bıraktığını Dışişleri Bakanı Lavrov aracılığıyla ilan etti.
Görünen ki, başta Rusya olmak üzere ABD ile birlikte Suriye’de kendilerinden başkasını istemiyorlar. Bunu da taşeron kullanarak Uluslararası hukuka uygun olarak yapıyorlar. ABD, yerel Kürtleri, Rusya da dün itibarıyla rejime bağlı milisleri kullanıyor. Türkiye de OSÖ’yu kullanıyor. Keşke Türkiye’deki Suriyelileri de ‘ eğit-donat ‘ yaptıktan sonra kullanabilseydik. Hiç olmazsa ‘işgalci’ riskini ortadan kaldırmış olurduk. Ülkemizdeki 3 milyon Suriye vatandaşı da şimdi yeniden topraklarına dönmek için mücadele veriyor olurdu. Ve ‘ülkemizi geri istiyoruz’ derlerdi dünya kamuoyuna. Ve bundan daha ‘kutsal’ bir mücadele de olmazdı.
Gelelim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ‘un , Türkiye'nin güvenlik çıkarlarının Şam yönetimiyle doğrudan diyalog yoluyla korunabileceğini söylemesine. Ki daha önce Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile yaptığım röportajda Perinçek, açıkça Şam ile diyaloğa geçilmesi gerektiğini söylemiş ve bu köşede de bunları birkaç kez yazmıştım.
Moskova'da Pakistan Dışişleri Bakanı Hoca Muhammed Asıf ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Lavrov, Afrin'deki durumla ilgili "Türkiye'nin güvenlik çıkarları, Şam'la doğrudan diyalog yoluyla tamamen korunabilir" diyerek, topu taca atmış durumda. Diplomatik dilde buna, ‘ Rusya, Türkiye’ye doğrudan dur demiyor ama rejim güçleri üzerinden diş gösteriyor’ diyebiliriz. Lavrov aslında, Esad’ın Rusya’nın haberi olmadan tuvalete bile gitmeyeceğini bildiği halde böyle cümle kurabiliyor. Böyle öneride bulunabiliyor.
Şimdi bu şartlarda ilk akla gelen cümle, ‘Rus ayısıyla yatağa girdiğimize göre daha dikkatli olmamız gerekir’ şeklinde! Yanımızda gördüğümüz iki büyük güçten biri Persler, diğeri Ruslar! Ne kadar güvenilir olduklarının hesapları bir o kadar iyi yapılmalı diye düşünüyorum. Şimdi biz de kendi kurallarımızı koyup ‘masa ‘da, özellikle İngiltere’nin sunduğu barış süreci önerilerine yenilerini ekleyebilmeliyiz. Örneğin hemen çok hızlı Kürtleri kazanıp, bizim mücadelemizin terör mücadelesi olduğunu da ortaya koyabilmeliyiz. Yoksa Kürt sorununun bölgedeki kaosu derinleştirme ve Suriye'yi bölme amacıyla kullanılması hala ‘masa’ da önemli bir malzemedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.