Akşener: Sandığa Gömüleceğini Bile Bile!..
İYİ Parti lideri Akşener, "İşi gücü bıraktı, her fırsatta, 'Adayınız kim?' diye soruyor. Acaba benim yerime kim gelecek' diye, büyük bir merak içinde. Hatta bunun için, sandığa gömüleceğini bile bile, adaylığını bile açıkladı.
Devir teslim heyecanıyla, geceleri uykularının kaçtığından eminim... Sayın Erdoğan; sen hiç merak etme. Senin yerine, özgürlük gelecek! Senin yerine, adalet gelecek! Senin yerine, demokrasi gelecek! Senin yerine, liyakat gelecek" diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.
Akşener, Gelire Endeksli Senet düzenlemesine tepki gösterdi.
Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü gelirlerinin düzenleme ile Hazine yerine tasarruf sahiplerine aktarıldığını belirten Akşener, “Nebati Bakan bu kafayla ‘GES'ten' sonra ‘öz hakiki kurtuluş reçetesi' olarak milleti tamamen denklemden çıkartıp, yandaş ekosisteminin tamamı faydalanabilsin diye, 5'li çetenin gelirine endeksli ‘YES’ yani ‘Yandaş Endeksli Senet’ çıkartırsa şaşırmayın” dedi.
Akşener'in konuşmasından satır başları:
*Geçtiğimiz hafta ülkemizin çeşitli bölgelerin sel felaketleri meydana geldi. Zarar gören vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum.
*Dengesini bozduğumuz doğamızın, bize bir mesajı var. Yaşadığımız bu felaketlerle, bize fark ettirilmek istenen, bir gerçek var. 2 gün sonra, yani 17 Haziran günü, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü.
*İklim Krizi, tüm dünyayı, ama özellikle de, konumu nedeniyle, ülkemizi derinden etkileyen, acil sorunlarımızdan biri…
*Ülkemizin içinde bulunduğu, Akdeniz Havzası, ‘Antropojenik’, yani insan eliyle meydana gelen, iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle, gittikçe, daha da kuru bir bölge hâline geliyor.
*Türkiye maalesef, “su sıkıntısı çeken” bir ülke. Kuraklığa, arazi bozulmasına ve çölleşmeye karşı, son derece kırılganız. Yapılan değerlendirmelere göre, topraklarımızın yaklaşık yüzde 60’ı, çölleşmeye eğilimli.
*Yağış dağılımında, İklim Krizi nedeniyle gerçekleşeceği öngörülen değişimler, daha aşırı yağış olaylarına ve uzun süreli kuraklıklara yol açarak, ülkemizin toprak erozyonuna karşı kırılganlığını, maalesef daha da arttıracak.
*Ayrıca, ısınma nedeniyle, göller ve akarsular gibi su kaynaklarımızdaki kayıpların, derin bir su krizine yol açması riskiyle de, karşı karşıyayız.
*Bu risk; artan maliyetlerden dolayı, toprağını boş bırakmak zorunda kalan, suya erişemeyen, ya da erişse bile, çok yüksek fiyatlarla erişen, çiftçilerimiz için, çok daha hayati…
*Biz, İYİ Parti olarak; ne ülkemizin, ne de milletimizin, yeni bir krizi daha kaldıramayacağının farkındayız.
*İşte o nedenle, buradan iktidar mensuplarına, açık bir çağrıda bulunmak istiyorum: İklim Krizi meselesi, iktidar-muhalefet meselesi değildir. Bu mesele, el ele, kol kola hep beraber, Türkiye'nin geleceğini kurtarma meselesidir.
*Bu mesele, bizden sonraki nesillere, yaşanabilir bir Türkiye bırakma meselesidir. Biz, ülkemizin için hayati öneme sahip, İklim Krizi ile ilgili atacağınız, her türlü olumlu adımın yanında olacağız.
*Ama o adımı atmak, iktidar olarak sizin görev ve sorumluluğunuzda. Gelin, iktidarınız döneminde, bir ilke vesile olun.
*Gelin, bu sefer, bir krizin sebebi değil, önleyicisi olun. Gelin, bir kez olsun, cennet doğamızı katleden değil, koruyan tarafta olun. Gelin, bu hayati yol ayrımında, milletimiz ve memleketimiz için, üzerinize düşeni yapın!
ANTALYA’DA ÖĞRENCİLERİN İNTİHARI
*Biliyorsunuz, Antalya'da, Akdeniz Üniversitesi'nin içerisinde bulunan, Elmalılı Hamdi Yazır KYK yurtlarında, yaklaşık 1 aydır, üst üste intihar vakaları yaşanıyor.
*3 evladımızın, KYK yurtlarında, 1 evladımızın da, öğrenci evinde intihar etmesi ,hepimizi derinden etkiledi. Öncelikle evlatlarımıza Yüce Allah'tan rahmet, kederli ailelerine de baş sağlığı diliyorum.
*Ülkemizdeki ağır ekonomik koşullar nedeniyle, yorulan, bunalan ve yıpranan gençlerimizin, barınma imkânını bile, zor buldukları yurtlarda, neler yaşadıklarını, bilmek zorundayız.
*Eğer ortada, Gençlerimizin hayatını baskılayan, Özgürlüklerini kısıtlayan, Onlara düşük kaliteli ve sağlıksız beslenme koşullarını dayatan şartlar varsa, bunu öğrenmek zorundayız.
*Öğrencilerimizin yaşadığı barınma sorunu; onları, dernek ve vakıflara ait, özel yurtlara mecbur bırakırken ve Enes'in acısı, hâlâ yüreğimizdeyken, KYK yurtlarının da, başıboş yönetimlerin eline bırakılmasına, göz yumamayız.
*O nedenle, Elmalılı Hamdi Yazır yurtlarında yaşanan olayların, araştırılması, soruşturulması ve gerçeklerin, bir an önce gün yüzüne çıkarılması için, konunun takipçisi olacağız.
“HÂLÂ ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR”
*Gençlerimizi çaresizliğe iten, karamsarlığa hapseden, yaşamaktan vazgeçiren sebeplerin peşini bırakmayacağız.
*Hatırlarsınız, ben bu kürsüden, defalarca Sayın Erdoğan'ın vicdanına seslendim. ‘Her hafta çocuklarımız ölüyor, her hafta gençlerimiz ölüyor, her hafta kadınlarımız ölüyor.
*Gel, iktidar ve muhalefet el ele verelim, bu ülkenin lügatından, kadın ölümlerini, genç ölümlerini silelim’ dedim.
*Ama belli ki, Sayın Erdoğan'ın vicdanı, kapsama alanı dışında ve kendisine ulaşılamıyor. Çünkü bu konuda, tek bir somut adım atmıyor. Çünkü kürsü şovları peşinde koşup, hâlâ üç maymunu oynuyor…
“NEBATİ BAKAN YES FORMÜLÜ ÇIKARSA ŞAŞIRMAYIN”
*Nebati bakan bu kafayla GES’ten sonra milleti tamamen denklemden çıkarıp yandaş ekosistemin tamamı paylaşabilsin diye YES yani Yandaş Endeksli Senet çıkarırsa şaşırmayın.
*Gelire Endeksli Senet’ten önceki KKM’nin ülkemize maliyeti 220 milyar lirayı bulacak. Bu para bir çivi bile çakmadan Hazine’nin kasasından çıkacak.
*Bu para ile milletimize ve memleketimize çok daha faydalı işler yapılabilirdi. 220 milyar lirayla okullarda, sokaklarda, her yerde şahit olduğumuz çocuk yoksulluğu ve yoksulluk bitirilebilirdi.
Mesela devlet okullarında 11 milyon öğrencimize ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği verilebilirdi.
*Yıllardır Hazine’de para yok diye görmezden gelinen kazanılmış hakları için mücadele veren EYT’li arkadaşlarımızın hakları verilebilirdi. Tüm bunlar esasında bir öncelik meselesi.
*Ne var ki AK Parti iktidarının hiçbir programında öncelik milletimiz olmuyor. İktidarın altına imza attığı tüm yanlışlara rağmen ülkemizi içinde bulunduğu bu çukurdan çıkarmaya geliyoruz.
*Memleketimizi kasıp kavuran derin yoksulluğun izleri her yerde hissediliyor. Evine ekmek bile götürmekte zorlandığı için ailesine mahcup hisseden babaların, önüne engeller çıkartılan gençlerin, ay sonunu getiremeyen emeklilerin feryadı her yerden duyuluyor. Geçen hafta Sakarya’daydık. İnsanlarımız içine hapsedildikleri yoksulluktan dertliydi.
ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI: BİR AN ÖNCE GÜNCELLEYİN
*Asgari ücrete rekor zam yaptık diye böbürlenenler hemen her ürüne neredeyse her gün gelen zamlarla zerre ilgilenmiyor. Bugün yeniden iktidara seslenmek istiyorum.
*Asgari ücretli vatandaşlar evine ekmek götüremiyor. Bir an önce asgari ücreti güncelleyin. Milletimizi ayın ortasına bile gelmeden eriyen maaşlar ile açlığa, çaresizliğe mahkum edemezsiniz.
*Kendi eş, dostunuzu ihya ederken bu milletin evlatlarını görmezden gelemezsiniz. Artık kabul edin, sizin bu aziz millete verecek hiçbir şey kalmadı. Artık yapılacak belli. Getirin sandığı, millet karar versin.
*Türkiye sahipsiz değil, milletimiz de çözümsüz değil. Madem yapamıyorsunuz o zaman daha fazla gölge etmeyeceksiniz. Siz sadece sandığı getireceksiniz sonra da muhalefet saflarında yerinizi alıp oturup izleyecek ve ders çıkaracaksınız. Bu kadar basit.
*Bay Kriz'i Mevlana, kendini de Şems ilan eden, ihale zengini yandaş ile Katarlı ortağına peşkeş çekilen, bu stratejik kurumumuzla ilgili, ne nutuklar atılmıştı, hatırlıyor musunuz?
*Önce dendi ki, ‘Satmadık kiraladık' Sonra satıldığı ortaya çıktı. Önce dendi ki, ‘Fabrika değil, hurda yığını.' Sonra dendi ki, ‘Obüsleri, tank paletlerini ve daha nice silahı, bu fabrika üretiyor.'
*Son olarak da; ordumuzun bu stratejik tesisinin, peşkeş çekilmesini örtbas etmek için, bir başka yalan daha uyduruldu. Dendi ki; ‘Karasu'da yeni bir fabrika kuruyoruz.
*Bölgede, 10 bin kişilik istihdam yaratıyoruz.' Hatta, her zamanki gibi, şaşalı bir temel atma töreni yapıldı. Yandaş medya da, günlerce yayın yaptı. Hal böyle olunca, ben de geçen hafta, Karasu'ya uğradım. ‘Milyarlarca dolarlık yatırım' dedikleri fabrikaya gittim.
*Neler oluyor biliyor musunuz? Yatırım-matırım yok. Fabrika sökülüyor. Yanlış duymadınız, o şaşalı törenlerin yapıldığı, ‘dev yatırım' dedikleri fabrika, yerinden sökülüyor. İşte size, Bay Kriz'in, mangalda kül bırakmadığı, yerli ve milli yatırım anlayışı…”
*Yerli ve milli olmak, lafla olmaz. Yerli ve milli olmanın, şartları vardır. Öncelikle, yerli ve milli olanı koruyup, kollayacaksın. Yerli ve milli olanı güçlendirmek için, tüm imkanları seferber edeceksin. Yerli ve millilik, bir siyasi slogan değil, bir anlayıştır.
*Öncelikle bu gerçeği göreceksin. Gerçekten yerli ve milliysen; Milletine, doğruyu söyleyeceksin. Milletin parasını, aziz bileceksin. Çiftçinin yanında olacaksın. Milli sanayimizi koruyacaksın.
*Çiftçimizi, yabancı ülkelerin çiftçilerine, sanayicimizi de, yabancı ülkelerin sanayicilerine, ezdirmeyeceksin.
*Milli ve stratejik kurumlarımızı, yabancıya peşkeş çekmeyeceksin. Buğday ithal etmek yerine, buğday üretene destek vereceksin. Hayvan ithal etmek yerine, hayvancılığa teşvikler verip, üretimi artıracaksın.
YERLİ KAYNAK ÇIKIŞI
*Ne var ki, Sayın Erdoğan'ın yerli ve milliliği, sadece lafta. Kendisinin, son icraatlarından biri de ne biliyor musunuz?Yerli kaynaklarla elektrik üreten firmalarımızı, zora sokmak…
*Bu arkadaşımız o kadar yerli ve milli ki; İthal doğalgaz, ithal kömür, ithal LPG ile üretim yapan firmalardan, megavat saatini, 2750 liraya aldıkları elektriği, yerli kömür kullanarak üreten firmalardan, kaça alıyorlar biliyor musunuz? 1277 liraya alıyorlar.
*Yani yarısından bile daha az. Üstelik, yerli kömür kullanan firmalara, ağır cezalar kestikleri yetmezmiş gibi, maliyetleri yüzde 70 arttığı halde, fiyatlarına sadece yüzde 15 zam yapıyorlar.
*2014 yılında çıkardıkları yasayı imha edip, Türkiye'nin enerjisini, ithal ürünlere mahkûm ettiler. Yerli kömür ve kaynak kullanarak, üretim yapan santraller, teker teker kapanıyor.
“GERÇEKTEN İBRETLİK”
*Ortaya çıkan zarara dayanmaları mümkün değil. İthal doğalgazı, kömürü, LPG'yi satan, yabancı ülkeler kazanıyor.
*O ürünlerle üretim yapan firmalar da kazanıyor. Milli kaynaklarla üretim yapan sanayicimiz ise, her geçen gün kaybediyor. İşte size, sözüm ona, yerli ve milliliğin kitabını yazan Bay Kriz'in gerçek yüzü… Gerçekten ibretlik.
*İktidar tarafından kendisine reva görülen hayat şartlarına karşı; milletimizin cesur sesi; sokaklardan, dükkânlardan ve meydanlarda yankılanıyor. Ama bir kesim daha var ki, onlar sesini hiç duyuramıyor.
*Onlar; içinde bulunduğu imkânsızlıklarla yaşamaya çalışıyor… Onlar; evini çekip çevirmek, çocuklarını yetiştirip büyütmek, her şeye rağmen, hayatta kalmak için, çok zorlu bir mücadele veriyor. Onlar; ev kadını kardeşlerimiz” dedi.
*Rutubet içindeki evlerde; Yaşanan gerçeklere, verilen hayatta kalma mücadelesine, şahit oluyorum.
*Tüm zorluklara rağmen, beni gülümseyerek karşılayıp, evlerine misafir eden, kadınların, gençlerin, çocukların, dertlerini ve taleplerini dinliyorum.
*Geçtiğimiz hafta da, Üsküdar'daydım. Orada gördüğüm, dinlediğim ve şahit olduğum acı hikâyeleri, Başta saraydaki rahat koltuklarında oturup, üst perdeden konuşanlar olmak üzere, sizlerle ve tüm Türkiye ile paylaşmak istiyorum.
*“Mesela; Eşi, bir okulda temizlik görevlisi olarak, asgari ücretle çalışan, 3 çocuk sahibi bir anne diyor ki; ‘Önceden seneden seneye gelen zamlar; şimdi bırakın aydan aya olmayı, günden güne geliyor. Eşimin aldığı maaş zaten yol parasına gidiyor.
*1250 liraya, kirada oturuyoruz. Evimize hiçbir şey alamıyoruz. Bebeğimize, en ucuz bez hangisiyse, onu alıyoruz. Hatta, çok bez gitmesin diye, bebeğimin altını, sabahtan akşama kadar, hiç açmıyorum.
*Mesela; Eşi motor kazası geçirdiği için, 8 aydır işsiz olan, kayınvalidesinin ve annesinin, yardımlarıyla geçinen, 2 çocuklu bir anne diyor ki; ‘Kurban Bayramı'nda annem, Elazığ'dan 5 kilo kıyma, 5 kilo et gönderdi o kadar. Şimdi 1 poşet kıyma, 1 poşet etim kaldı.
*Kayınvalidem de, kendine 5 kilo pirinç alır; 1 kilosunu bana verir. 5 litre yağ alır; 2'sini bana verir.
*Çocuklarıma harçlık veremiyorum. En ucuz sayılan markette bile, süt 12-13 lira oldu. Biz ne yapalım, ne yiyelim?'
*Mesela; Bodrum katta, pencereden dışarının görünmediği, eşi inşaatta yövmiyeli işçi olarak çalışan, 3 çocuk sahibi bir kardeşim diyor ki; ‘Hep makarna yiyoruz, bıktık artık. Şu anda evde hiçbir şey yok, pazara gideceğim. Biz pazara, genelde akşam 6-7 gibi gidiyoruz.
*Kıvırcığın yapraklarını topluyoruz. Onu bile, parayla satıyorlar. Muz, normalde 15 lira ise, 7 liraya siyah olanları alıyorum. Evde çocuklara yemek bölüyorum, kendime koyamıyorum.
*Bizim sigortamız da yok. Sağlık ocaklarındaki randevu sistemi kaldırılmalı. Gece oğlum ateşlendi.
*Sağlık ocağına gittim. Doktorlar, ‘bakamayız çocuğunuza' dediler. Çocuğum ateş içinde yanarken, doktor niye muayene etmiyor?
DIŞ POLİTİKA SORUNLARI…
*Dış politikada da derin bir krize sürükleniyoruz. Bay Kriz hangi konuda bilmişlik taslasa kriz çıkıyor. Haklı olduğumuz konularda da haksız konuma düşüyoruz.
Bağımsızlığı, gerçekçiliği, barışçılığı esas alan Atatürk’ümüzün dış politika vizyonundan iktidarın her fırsatta nefret kustuğu İsmet İnönü’nün ortaya koyduğu net tavrımızdan bugünlere nasıl geldik biliyor musunuz?
*Cumhuriyetimizi bir kişinin şahsına indirgeyenler yüzünden geldik. Halbuki dış politika, bir ülkenin ön savunma hattıdır. Ancak ne yazık ki AK Parti iktidarı iç siyasete malzeme üretmek, ülke gündemini değiştirmek ve oy toplamaktan ibaret.
*Mesela Mısır ile aramız Erdoğan’ın Mursi’nin intikamını almak istemisiyle bozuldu. Mavi vatan savunmasında kendisini tek bir tarafı seçti ve diğer ülkelerle karşı karşıya geldik.
*Sayın Erdoğan bir tarafı seçmekle kalmıyor, seçtikten sonra çıkıp bağırmaya başlıyor. ‘Ey’ diyor. ’15 Temmuz’u bunlar yaptırdı’ diyor.
*Her defasında büyük gürültüler çıkartıp ondan sonra tüm bağırdıklarıyla ya kanka ya dost oluyor. Bu tek taraflı çok bağıran sonra da geri adım atan tavırlar Türkiye’nin de başını öne eğiyor.
*Nitekim bugün Yunanistan ile yaşanan sorunda aynısının olmasından endişe ediyoruz. Sonuna kadar haklıyız ama Erdoğan yüzünden haksız duruma düşmekten kaygılıyız.
ERDOĞAN’A ‘ADAYLIK’ YANITI
*”İşi gücü bıraktı, her fırsatta, ‘Adayınız kim?’ diye soruyor. Acaba benim yerime kim gelecek’ diye, büyük bir merak içinde. Hatta bunun için, sandığa gömüleceğini bile bile, adaylığını bile açıkladı. Devir teslim heyecanıyla, geceleri uykularının kaçtığından eminim…
*Sayın Erdoğan; sen hiç merak etme. Senin yerine, özgürlük gelecek! Senin yerine, adalet gelecek! Senin yerine, demokrasi gelecek! Senin yerine, liyakat gelecek!
*Senin yerine; huzur gelecek! Senin yerine, bereket gelecek! Sen gönlünü ferah tut. Sen gideceksin, İstibdat bitecek! Sen gideceksin; hürriyet gelecek!
*Sen gideceksin; güçlendirilmiş Parlamenter Sistem gelecek! Sen gideceksin, millet yeniden iktidara gelecek! Şimdiden kemerlerini bağlasan iyi edersin, çünkü İYİ Parti iktidarına çok az kaldı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.